3.BÖLÜM: HAK EDİLMEYEN ÖZÜRLER

102 10 2
                                    

Bölüm şarkısı~ Gripin - Böyle Kahpedir Dünya

3. Bölüm: HAK EDİLMEYEN ÖZÜRLER

O büyük sınava girmeme sadece 1 ay kaldı. Ankaralılar ise sadece 8 gündür buradaydılar. Hayatımı belirleyecek, beni bu evden kurataracak o sınav için çok heyecanlı ve umutluydum. Sonuçta kendimi bunu adamıştım.

Dayım o günden beri hala eve uğramadı. Bu duruma şaşırdım açıkcası, şimdiye en az bir kere eve gelmiş olmalıydı. Son zamanlarda değişik davranıyordu. Doğrusu bu durumdan şikayetçi değildim.

Yeteri kadar dinlediğimi düşündüğüm sırada tekrardan derslerin başına geçtim. Çok fazla boş sorum yoktu fakat anlamadığım konuyla ilgili çoğu boş soru. Ne kadar kendi kendine öğrenmeye çalışsamda başaramadım. Videolar izledim, konu anlatımlara baktım fakat nafile, bir etkisi yoktu.

Telefonu elime aldım ve rehbere girdim. Son çare Zehra ablaydı. Bugün Pazar günü olduğu için evde olmalı. Deniz'i aradım ve anında açtı. "Buyur hatun," dedi.

"Beyim akşama mercimek yapacaktım. Olur mu diye sorayım dedim." Yaptığı oyunu bozmaya niyetim yoktu.

"Ne? Akşam mercimekleri fırına mı verelim?" Küçük bir kahkaha attıp devam ettim.

"Yok bey, çorba diyorum, mercimek diyorum." dedim tane tane.

"Nee? Üzerine çorba döküp öyle mi mercimeği fırına verelim?" O da kendini tutamayıp kahkaha attı. Bu nasıl fanteziydi böyle. Hadi çikolata falan süreceğim dese anlardım. Bu mercimek çorbasıydı yahu.

"Ayy...neyse, Zehra abladan bana bir konu anlatamasını isteyecektim," dedim daha falza uzatmadan. Deniz ise konuyu bu sefer başka yere çekti.

"Ne? Zehra Ablam konu komşuya evden nasıl kaçacağını mı anlatmış." Bu sefer göz devirdim ama iyi uyduruyordu. O da çok uzatmamaya karar vermiş olmalı ki düzgüncr cevap verdi. "Kanka şirkette acil iş olmuş, oraya gitti." Umutsuzca nefesimi verdim.

"Hmm...anladım. peki, sen ders çalışıyor musun?" diye şüpheyle sordum. Normalde derslerle pek ilgilenmez. Pek ilgilenmezi bırakın asla ama asla umursamazdı.

"Mecbur çalışıyorum ama senin kadar değil. Biliyorusun ki ben güzel sanatlara gideceğim." Bu arada resme acayip yatkınlığı olan birisiydi. Eğitim görmemesine rağmen çok güzel çizerdi. Bu yüzden dersleri pek umursamıyor kendini resme veriyordu.

"İyi iyi, çalış bakalım. Bemde gidip konu anlatacak birini bulayım." dediğim an kafamda şimşekler çaktı. "Laann...buldum valla, ben gider yeni komşumuza."

"Seni çakal, git bakalım," dedi ve vedalaştıktan sonra, üstüme aldığım hırkam ve elimdeki kitaplar ile Araslar'ın evinin yolunu tuttum.

Kapılarına vardığımda zili çaldım ve açmalarını bekledim. Kapıyı dağınık saçlarıyla Ceyhun abi açtı. Beni süzdü ve elimdeki kitapları görünce içeri buyur etti. "Hoşgeldin bebe."

"Hoşbuldum abi," fedim ve onunla beraber içeriye geçtim. Kendini uzun boyuyla koltuğa sırt üstü uzanacak şekilde attı. Bende ayakda dikilmiş bir şeyler demesini bekliyordum. Baygın gözlerimide üstüne dikmiştim.

"Ne dikiliyon ayakta laa?" diye sordu ve ardından esnedi. Bu saate kadar uyuyor muydu?

"Aras evde mi Ceyhun abi?" Tek kaşını kaldırdı, sorgularcasına baktı. Nefesimi verip tekli koltuğa attım kendimi.

"Uyuyor o daha, git uyandır," dedi. Kolunu gözlerini kapatacak şekilde kafasına koydu. "Ne kadar rahat ya? Bir zahmet onu da yap yani abi."

Kitaplar hâlâ elimdeyken ayaklandım. Ceyhun abi hiç istifini bozmadan uyumaya devam etti. Bir kaç adım atmıştım ki, salonun kapısında Kemal abi belirdi. O da yeni uyanmıştı. "Saat 12'yi bilmem kaç geçiyor, ezan okunacak, öğle yemekleri yenecek. Horozları çoktan öttü, kesilmeyi bekliyorlar"

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBOù les histoires vivent. Découvrez maintenant