13.BÖLÜM: AMA İYİYDİM

56 9 0
                                    

13. Bölüm: AMA İYİYDİM

"Uyan güzel aç gözünü," duyduğum seslerle yerimde huzursuz bir şekilde kıpırdandım. "Dinle aşığın sözünü." Kaşlarım çatılırken duyduğum tanıdık sesle gözlerim aralandı. Kendi kendine şarkı söyleyen ve bacaklarını bir oraya bir buraya sallayarak dans eden Ceyhun abiye anlamsız bakışlar attım. Gözüm Aras2ın yatığı yere kayınca onunda benden bir farkı yoktu. Aras kafasının altındaki yastığı alıp Ceyhun abiye fırlatınca Ceyhun abi kapıya koştu. "Kalkın, bugün izin aldım. Beraber eğlenmeye gideceğiz." dedi ve hızla çıktı gitti odadan.

Aras ile birbirimize bakıp aynı anda kafamızı geri yerine bıraktık fakat onun kafasının altında yastık olmayınca kafası yer yatağıyla buluştu. Hiç umursamadan gözleri kapanırken bende onu izliyordum. "Kalk-" Doğru düzgün çıkmayan sesim yüzünden lafımı kesip boğazımı temizledim. "Kalkmayacak mısın?"

Tek gözünü açıp "Kalkarım şimdi," dedi. Onun bu hali beni gülümsetirken, onun açık olan tek gözü yine kapanmıştı. Vücudumu sırt üstü yatacağım şekilde hareket ettirdim. Bakışlarım hala yanmakta olan ama güneşin içeriyi aydınlatmasından kaynaklı pek fark edilmeyen mavi ışığa kaydı. Ciğerlerime derin bir nefes çektim, kafamın içinde dün yaşanan karmaşa dönüp dolaşırken bihaber olduğum geçmiş canımı yakıyordu.

Koskoca 18 yıllık yaşamım, sadece yüktü benim bu bedenime. Yaşamaya, mutlu olmaya, gelecek kurmaya çabalamış ruhum sığmıyordu artık bu bedene. Annem ve babam benimle olsa bile bu halde olacağımı hissetmiştim hep. Bu yük, bu duygular benim yaratılışımın bir parçası gibi. Annem ve babam kimin ahını aldıysa, ben bu dünyaya o ahı çekmek için gelmiştim.

Bunu kabulleneli çok oluyordu aslında, sadece bu durumu geri plana atmıştım. Ciğerlerime dolan düzenli nefes eşliğinde, tavanı ve hafif belli olan mavi ışığı izlemeye devam ettim. Dayıma soramayacağım -sorsam bile cevap alamam- geçmişi net bir şekilde, sadece Kemal amcada öğrenebilirdim. Ya da babamın mezarına gidip dirilmesini ummalıydım. Son düşündüğüm şey yüzünden kendi kendime güldüm.

Üzerimde hissettiğim bakışların ağırlığıyla kafamı bakışlara çevirdim. Kafamı çevirmemle şaşkınla baktım, bana yoğun bir şekilde bakan bir çift yeşil göz ile karşılaşmayı beklemiyordum. Evet , yeşil gözlerle karşılaşmayı umuyordum ama bu bakışlarla değil. Elimde olmadan yutkunduktan sonra bakışları tekrardan tavana çevirdim. Aras ise benim onu fark etmeme rağmen ne bakışlarını çekişti ne de gözlerin açık açık yansıttığı yoğunluktan çekinmişti, açık ve net bir şekilde yeşilleri kahverengi gözlerimi çevrelemişti adeta.

Daha fazla bu bakışların altında ezilmemek adına boğazımı temizledim ve uzandığım yerden doğruldum. Aras'a bakmadan "Ben bir elimi yüzümü yıkayıp geleyim," dedim ve kapıya doğru adımlamaya başladım. Aras arkamda kalırken ben kapıya ulaşmıştım. Elim kapı koluna gittiğinde ardımdan gelen sele duraksadım.

"İyi misin?" Duyduğum soru karşısında kaşlarım çatıldı. Basit bir soruydu ve basit bir cevabı vardı ama bu iyi olduğunuz sürece geçerli olan bir durumdu. İyi miydim? Tabii ki evet, aksi bir cevap vermek biz insanların doğasına tersti bir kere. Yoksa hiç ama hiç iyi değildim. Yorulmuştum, şimdiden çok yorulmuştum. Halbuki -anladığım kadarıyla- geçmişten daha hiçbir şey öğrenebilmiş değildim.

Dün ki gösterdiğim zayıf ve aciz tarafımı saklamak için yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim, arkamı dönüp "İyiyim," dedim. Kaşları bu halime anlam veremediğini belli edercesine çatılmıştı. "Ve daha iyi olmak için karnımı doyurmalıyım," dedim. Çabam dikkatini azda olsa dağıtmak içindi.

Derin bir nefes alıp kafasını aşağı yukarı salladı, "O zaman git, elini yüzünü yıka bakalım," kafamı aşağı yukarı salladım ve kapının kolunda asılı kalan elimi sıkılaştırıp aşağıya doğru çevirdim. Açılan kapıyla odan çıktım ve hızımı kesmeden yerini artık ezberlediğim banyoya ilerledim.

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBWhere stories live. Discover now