15.BÖLÜM: KURTULUŞ PLANI

47 10 0
                                    

15. Bölüm: KURTULUŞ PLANI

Gözlerim halının desenlerin de olmasına rağmen en ufak bir motifini bile kavrayamıyordum. Gözlerim görüyordu fakat beynim algılama konusunda yavaşlamış gibiydi.

Üzgündüm, kırgındım, öfkeliydim... Bir sürü duygu, bir sürü karmaşa, bir sürü tarif edemediğim şeyler; yoruyordu beynimi. Tek istediğim ailem bildiğim Anıl'ımın acı çekmemesiydi.

Yanımda Anıl, karşımda Ceyhun abi ve başda olan tekli koltuk da ise Kemal amca vardı. Aras mutfağa hızlıca kahve yapmaya gitmişti.

Buraya gelmiştim çünkü yardıma ihtiyacım vardı, Denizler'e gidebilirdim ama onların elleri kolları Kemal amca kadar uzun değildi.

Aras elinde tepsiyle salona girince bakışlarım ona taraf döndü. Gözleri kısaca yüzümü turladı ve önce Anıl'a sonra bana kahve ikram etti, ardından da babasına ve Ceyhun abiye...

Fincanı iki avucumun içine yerleştirdim ve büyük bir yudum aldım. Kuruyan boğazım ıslanınca gelen rahatlıkla ikinci yudumu aldım ve boğazımı temizledim. Ne kadar konuşmasalarda merak eden üç kişiye artık bir açıklama yapabilirdim.

Son bir yudum alıp elimde ki fincanı koltuğun yanında ki sehpaya bıraktım. Gözlerim Aras'ın yeşillerine odaklanırken ağzım çoktan aralanmıştı. "Sizden büyük bir ricam var. Anıl'a yardım etmenizi istiyorum, çünkü ne onun ne de annesinin daha fazla kaldırabileceğini sanmıyorum." dedim.

Yetersiz olan açıklamam kaşlarının daha fazla çatışmasına sebep olurken ilk kez bir sözümü çiğniyordum. Anıl'ın özelini kimseye anlatmamak üzerine verdiğim sözü bugün onun için çiğniyordum. İsterse bana küsebilirdi, kırılabilirdi, hatta dövedebilirdi, alınmazdım. Şimdi olmasa da sonra toparlardık biz.

Başladım en başından olayı anlatmaya, şaşkınlık ve kızgınlıkla hatta yüzlerinde okuyamadığım bir sürü duyguyla dinlemişlerdi beni. Anıl ise sessizce yanımda oturmuş, lafımı bile bölmemişti. Çünkü o da artık çok yorulmuştu.

Kelimelerimin sonuna geldiğimde hepsinin yüzünde ki hayret dolu ifade beni şaşırtmamıştı bile. Ben sadece bunları anlatırken çok öfkeliydim. Ceyhun abinin geriye yaslanırken sayıkladığı küfürler kulağıma çalınırken bende içimden küfürlere devam etmiştim.

"Anıl, oğlum siz çok dayanmışsınız bu adama. Yeter artık ne yapıp ne edip kurtulmanız gerekiyor bu şerefsizden." dedi Kemal amca bakışlarını benden çekip Anıl'a çevirdiği sırada.

"Kolay değil Kemal amca, çok ısrar ettim, gidelim dedim. Yok diyor, kabul ettiremiyorum." Anıl'ın kasılan çenesi ve çatılan kaşlarıyla ağlamamak için kendini zor tuttuğu belliydi. "Annemi ikna etmek de zor. Başlarda diyordu ki: 'Gidersek bulur bizi, ya o seni öldürür ya da sen onu.' Ben derdim bir şey yapamaz ama şimdi de gelmiş 'Seviyorum, onunsuz yapamam.' diyor." Kafasını kaldırıp tavana baktı. Elimi omuzuna atıp destek olmak için sıktım.

"Bu nasıl sevgidir? Kim azrailini sever ki?" diye mırıldandı Ceyhun abi. Kaşları çatılmış, bakışları yerdeydi.

"Ben başlarda inandım, inandırdı beni. Sonra düşündükçe korktuğu için böyle dediğini anladım." Gözlerim sessizce bizi dinleyen Aras'a kaydı. Bakışları bendeydi ama sanki beni görmüyor gibiydi.

"Anıl, siz buradan gitmelisiniz," dedim kısık çıkan sesimle. "Gitmek zorundasınız," diyerek de devam ettim.

"Gidelim, gidelim de nasıl? Hadi diyelim bir şekilde çaktırmadan kaçtık gittik. Bulur o it oğlu it, gelir peşimizden." Sesi sinirliydi, siniri bana değil baba dediği adamaydı.

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin