12.BÖLÜM: ORTAK GEÇMİŞ TEK MASA

61 10 0
                                    

Bölüm şarkısı- Meimuna~La tristesse du diable

12. Bölüm: ORTAK GEÇMİŞ, TEK MASA

(1987 YAZ AYLARI)

Mahallenin başında kıvırcık saçlarıyla göründü Ali. Mahallenin sevilen bir abisi evleniyor, bu yüzden de kocaman mahalle için yemek veriliyordu. kocaman sokak, upuzun bir masayla ve üzerindeki yemeklerle donatılmıştı. Envai çeşit yapılan yemekler, başka başka evlerde pişmiş, mahalle dayanışması anlayışına uygun bir şekilde masada toplamıştı. Masanın etrafını çevreleyen görünüş olarak farklı ama aynı ifadeye sahip yüzler, birbirleriyle güzel bir sohbetin içine girmişlerdi.

Ali heyecanlı ve mutlu adımlarla masaya ilerlediği sırada omuzundan tutulunca adımlarını kesti. Kafasını çevirip omuzunu tutan kişiye baktığında, yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. "Bu ne heyecan kıvırcık?" diye sordu omuzunu tutan el yüzündeki neşeli ifadeyle. "Görende ben değilde, sen evleneceksin sanar."

"Allah kısmet ederse o da olur abi," dedi gülümserken. "Bir de çok sevdiğim Rıfat abi evleniyor, tabii heyecanlanacağım." Eli bir yandan kıvırcık saçlarına gitmiş ve karıştırmıştı. Rıfat'ın kaşları havalanırken merak duygusu içini kaplamıştı. Mahalledeki çoğu kişiyi severdi ama bu kıvırcık onun için ayrıydı.

"O...bakıyorum da sende kaptırmışsın gönlünü birilerine," dedi yüzündeki gülümsemeyle. Tek gözü sorgularcasına kırparken konuşmuştu. "Kim bakalım bu kız?"

Ali kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığında yıldızlarla yine sevdiceğini hatırladı. Derin bir iç çekişten sonra, gözlerini yıldızlardan çekip Rıfat'a baktı. "Orası da bende kalsın abi," dedi.

"Peki madem. O zaman kızın gönlü var mıdır sende?" Rıfat kendi düğün eğlencesini es geçip içindeki körüklenen merak duygusuyla, Kıvırcık oğlanı soru yağmuruna tutmuştu.

"Var abi," Kafasını kendi dediğini onaylamak için aşağı yukarı salladı. Rıfat, yüzünde oluşan gururlu ifadeyle bakıyordu Ali'nin koyu kahvelerine.

"Güzel mi kız?" Ne Rıfat soru sormaktan bıkmıştı ne de Ali sevdi kız hakkında konuşmaktan. Ali'nin aklına sevdiği kızın yüzü düşünce yüzünde şapşal bir sırıtma peydahladı. "Oğlum sen şimdiden Mecnun olmuşsun."

"Kusursuz bir güzellik, benim için kusurlarıyla kusursuz o." Rıfat ağzından küçük bir kahkaha kaçırdı ve Ali'nin aptal sırıtışına baktı.

"Senin kafa içmeden uçmuş, " dedi ve Ali'nin sırtına sert bir şekilde vurdu. Ali umursamazca hala sırıtıyordu. "Hadi arkadaşlarını yanına git, Mecnun."

Ali, Rıfat'ın sözünü ikiletmeden masaya adımlamaya başladı. Masanın bir köşesinde oturan annesi mahalledeki kadınlarla koyu bir sohbete dalmıştı. Annesinin yanına gitmeyi es geçip arkadaşlarının toplandığı tarafa ilerledi. Yanlarına varınca, onun için bir sandalyeyi boş bıraktıklarını fark etti. Bu durum onu gülümsetirken "Selamün aleyküm," dedi. Arkadaşlarının başı ona taraf dönünce aynı şekilde karşılık verdiler.

Onun için boş bırakılan yere oturdu Ali. Tam Hasan'ın yanına oturmuştu, bu durum Hasan'ı içten içe sevindirirken artık işinin ehli olduğu bir şekilde duygularını dışarı yansıtmamıştı. Ali, Fatih'in oburca yemek yediğini fark edince, ikisinin arasında oturan Kemal'in arkasından kolunu Fatih'e uzatıp kafasına vurmuştu. "Beleş yemek bulunca görgüsüz gibi yeme," diye uyarıda bulundu.

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBWhere stories live. Discover now