3.Bölüm

900 76 30
                                    

İyi okumalar🪐

Elçin Yekta'dan;

"Bebeğim benim!" Safir'in patilerini öperken kapı çalmıştı. Yerden kalkıp kapıya gittim. Kendime çeki düzen verip açtım kapıyı.

"Buyrun?" dedim, kapıdaki adamı incelerken. Uzun, 25-30 yaşlarında duruyordu. Siyah pantolan, beyaz sweat ve siyah montuyla normal gözüküyordu.

Dış görünüş yanıltıcıdır güzelim.

"Karşı dairenize yeni taşındım da, apartman aidatını kime vereceğim?" dedi adam.

"Yakup amca toplar. Apartman yöneticisi o, girişte solda dairesi. Hayırlı olsun bu arada."

"Teşekkürler. Erdem ben bu arada."

Bizene adından hacı?

"Elçin ben de, memnun oldum."

"Ben de memnun oldum. İyi günler." başımı sallayıp içeri geçtim ve kapıyı kapattım.

"Safir, bebeğim. Annenin hazırlanması gerek. Gel kıyafet seçelim." Safir oturma odasından koşarak gelirken gülümsedim.

•••

"Birde ülke gençlere emanet diyorlar! Otobüste büyüklerine yer bile vermiyorlar." dedi yaşlı kadın gözümün içine bakarak.

"Hanımefendi, koskoca otobüste niye benim başımda konuşup duruyorsunuz? Ayrıca bunun ülkeyle ne ilgisi var? Diğer bir konu, ben de insanım ben de yorgun olabilirim. Size yer vermek zorunda değilim." bana ayıplarcasına baktıktan sonra konuştu.

"Terbiyesiz, annen baban çok şımartmış seni." yutkunup başımı başka bir tarafa çevirdim. Bütün otobüs bizi izliyordu. Daha fazla konuşmadım. Camdan baktığımda ineceğim durağa yaklaştığımızı gördüm ve kalktım.

Düğmeye bastım. Kadın hemen kalktığım yere oturmuştu. Otobüs durunca indim. Aile konusunda gereksiz bir şekilde hassastım. Meriç'in de dediği gibi. Beni bırakıp giden insanlar için üzülmemeliydim.

Meriç'i en son, parkta yemek yerken görmüştüm. Saat iyice geç olduğunda kalkıp gitmiştim. O günden beri bir hafta geçmişti ama Meriç'i bir daha görmemiştim. Çalan telefonumla telefonuma baktım. Tanımadığım bir numaraydı. Meraklı tarafımı bastıramayarak açtım.

"Alo?"

"Merhaba, Elçin Yekta ile mi görüşüyorum?" acaba iş için numaramı bıraktığım yerlerden biri miydi?

"Evet benim, kiminle görüşüyorum?"

"Ben, Özel Fulya Hastanesi başhekimi Rıza Ersoy. Önemli bir konu hakkında sizinle acilen görüşmem gerekiyor. Yarın gelebilir misiniz?" adamın telaşlı sesiyle kaşlarım çatıldı.

"Neyle ilgili?" benim özel bir hastane ile ne işim vardı ki?

"Yüz yüze konuşmamız daha sağlıklı olur." dudaklarımı dişledim.

"Yarın saat kaçta geleyim?"

•••

Nilay Zorel'den:

DİLHUN Where stories live. Discover now