4

130 28 29
                                    

Şafak sökmek üzereydi Baekhyun'un eşyalarıyla,  onun kokusuyla ve ders kitaplarıyla dolu odadan çıktığımda. 'Birisinin sevgisini hissetmek istiyorum' adlı konuşmasını yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranacağını düşünmüştüm ancak Baekhyun bu konuşmanın devamını her an yapabilirmiş ya da en azından okuduğu kitaplardan bu durumlarla ilgili örnekler verebilirmiş gibi duruyordu. Ancak davranışlarının aksine son derece sessizdi. Hiç değilse sessizliğinin ardında bir şey saklamadığını , aramızdaki her şeyin yolunda gittiğini belli eden davranışlarda bulunup, biraz daha rahat hissetmemi sağlamıştı. Onu sessiz ve sakin bir şekilde kitaplarıyla vakit geçirirken ilk kez izleme şansını yakalamıştım. Eğer geceyi benimle geçirmek istediğini söylememiş olsaydı onu kitaplarının arasında zaman geçirirken, getirdiğim meyveleri sevimli bir şekilde yerken ya da uyumamak için direnip sonunda kendini yatağına atarken asla göremeyebilirdim. 

Bütün gece boyunca aramızdaki gizli anlaşmayı bir kenara kaldırmış gibi davranmış olmasının nedenini düşünmemeye çalışırken ağır adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Acaba yakınlaşma konusunu hızlandırmam onu ürkütmüş müydü? Ama korkusunu geçiştirmeye çalışarak bana dokunan o değil miydi?  

Aslında bunun nedenini bildiğimi fark ettiğimde bir türlü ekranına odaklanamadığım telefonuma uzun bir süre baktığımı fark ettim. Onun için sıradan bir korumadan fazlası değildim ve sadece ikinci kişiden korkmamaya devam etmek için benim yardımıma ihtiyacı vardı. Diğer tüm zamanlarda, eğer istediği başka bir şey yoksa ve tek başına olmaktan son derece mutluysa benimle konuşması için herhangi bir nedeni de yoktu, değil mi? 

''Günaydın.'' Minhyuk uykulu gözlerle yanımdan geçip gittiğinde telefonumu hızlıca cebime soktum. 

''Günaydın. Saat uyanman için hala çok erken değil mi?''

Göz ucuyla bana bakıp omuz silkti. Kendine bir bardak su koyup içerken sessizce onu izledim. Bardağı avucunun içinde tutarken derin bir nefes aldı. ''Dün haraç kesmek için gittiğiniz dükkanın sahibi elinde kalan son parayı bizi öldürmesi için birisine vermiş. Tüm gece herkes alarm modundaydı, kimse uyumadı açıkçası bunun çok büyük bir sorun olacağını düşünmüyordum ancak Bay Byun'un avucunun içinde olan yerlerde ardı ardına yangınlar çıkmaya başladı. Bir gecede beş gece kulübünü ve bir atıştırmalık dükkanını yaktılar. ''

''Bunu kim yaptı?'' Bardağı tezgaha bıraktığında elinin üzerindeki kan lekelerini fark edebildim. Ona bu şekilde - üzerinde kan varken- eve girilmediğini söyleyeceğim anda tamamen bana çevirdi bedenini. Fena bir kavgaya giriştiğini açıkça belli ediyordu yüzü, gömleğindeki kan damlalarının bir çoğunun ona ait olduğunu yüzüne bakarak kolaylıkla anlayabilmiştim.

''Yedi sene önceki olayın arkasında kimin olduğunu hatırlıyorsun değil mi? Kendilerine yeni bir patron bulmuşlar , herkese karşı savaş açmak için doğru zamanı beklemişler ve bunu yaparken  yavaş yavaş çevrelerini de genişletmişler. Kim Jongdae ... Başlarındaki adamın adı bu. ''

Duyduğum ismi zihnime kazıyarak diğer soruya geçme kararı aldım. Kim Jongdae denen adamı daha sonra kendi başıma araştıracaktım her zaman yaptığım gibi.  ''Bay Byun bu konu hakkında bir şey söyledi mi? Yapmamızı istediği bir şey var mı?''

Başını hafifçe iki yana salladı. ''Sen sadece içeride uyuyan masum genci korumaya devam et, gerisini bana ve diğerlerine bırak olur mu?''

''Minhyuk...'' Aramızdaki mesafeyi kapatmadan önce adını söyledim. Sıkıcı bir konuşmanın içindeymiş gibi surat asmaya başlamıştı bile ama açıkçası bunu umursamıyordum. Sadece Baekhyun'u düşünmem belki de her şeyi mahvedebilirdi, buradaki herkes gibi ilk önce Bay Byun'un güvenliğinden sorumluydum daha sonra kişisel olarak Baekhyun'un güvenliğinden sorumluydum sıralama böyleydi. O yüzden beni kenara atmasına sessiz kalamazdım. 

Love Killa / ChanBaekWhere stories live. Discover now