11

92 17 6
                                    


''Çok sıcak, dikkatli ol.'' İçi ramen dolu tencereyi masaya bırakmadan önce sabırsızca yemeğini bekleyen Baekhyun'u uyarma gereği hissettim çünkü hiç olmadığı kadar heyecanlı ve acıkmış görünüyordu. Öğünleri her ne kadar sağlıklı ve doyurucu olsa bile Baekhyun her zaman canının istediğini yerdi bu kimi zaman yarım dilim reçelli ekmek kimi zaman ise sadece bir bardak meyve suyu olabiliyordu. Ancak nedenini bilmediğim bir şekilde buzdolabındaki her şeyi yiyebilecek gibi görünmesi beni endişelendirmişti çünkü onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Tencerenin kapağını açtığım anda masanın üzerinde, önünde, duran küçük kasesinin içine yemek çubuklarıyla normalde yediğinden daha fazla ramen koymaya başladı. Onu durdurmalı mıydım yoksa istediği kadar yemesine izin vermeli miydim bilmiyorum. Eve gelmeden önce aldığım ve onunla sohbet ederken pişirdiğim eti ve hazır garnitürleri masanın üzerine koyduğumda Baekhyun ışıldayan gözlerle bana baktı.

''Sen yemeyecek misin?'' 

Hızlıca karşısındaki sandalyeye oturdum ve benim için çıkarmış olduğu yemek buçuklarını elime aldım.  ''Bay Hwa bu akşam seninle konuşmak istiyor, yemeğini yedikten sonra gitmeliyiz.''

''Biraz geç gitsem bile bana kızacağını zannetmiyorum o yüzden bunu dert etme ve yemeğini ye. Bütün gün arkamdan koştuğun için iyi beslenemiyorsun. Böyle devam ederse şu anki kaslı kollarını ve karın kaslarını kaybedebilirsin Chanyeol.''

Güldüm sağ kolunu havaya kaldırıp kol kasları varmış gibi kendi kolunu işaret ettiğinde. Oh Sehun'u ve onun aurasını çabuk atlatmışa benziyordu her ne kadar o fotoğrafları gördüğünde içine kapanacağını düşünsem bile keyfi gayet yerinde görünüyordu. Yemeğin çok sıcak olduğu hakkında söylenmeye başladığında sandalyemden kalkıp buzdolabına doğru yöneldim. Yarısı boş şişeyi alıp buzdolabının kapağını kapattığım anda Baekhyun kıkırdamış ve yemekten sonra içmek için aldığımız biralardan birini açmıştı. Eliyle oturmamı işaret ederken dudaklarının arasındaki şişe neredeyse yarıya inmişti, sanırım hızlı içtiğinin farkında bile değildi. Yavaşça karşısına oturdum elimdeki şişeyi masanın üzerine bıraktığımda Baekhyun poşetteki biralardan birini alıp benim için açtı ve sevimli bir tavırla bana uzattı.

''İzinli olduğun günlerde neler yapıyorsun?'' 

''Genelde uyuyorum ya da tembellik yapıp yatağımdan bile çıkmıyorum. ''

''Arkadaşlarınla buluşmuyor musun?'' Sorduğunda gülmeden edemedim. Merak dolu gözleri parıldıyordu yine.

''Düşündüğün gibi arkadaşlarım yok. Minhyuk ve Junmyeon ile yakınım denk gelirse izinli olduğumuz günlerde görüşüyoruz ancak onlar haricinde dışarı çıkıp vakit geçireceğim kimse yok.''

''Benim gibisin.'' dedi, arkasına yaslandıktan sonra. Yemek çubuklarını havada garip şekiller çizdikten sonra masanın üzerine bıraktı, sonrasında derin bir nefes aldı. ''Benim tek arkadaşım sensin.''

Açıkçası şaşırdım çünkü onun için koruma ya da korkularını geride bırakana dek yanından ayrılmamaya yemini etmiş bir yardımcı olduğumu düşünüyordum. Her ne kadar önyargısız bir şekilde benimle konuşuyor ve etrafında bulunmama ses çıkarmıyor bile olsa onun için arkadaş kavramını oluşturacağıma asla inanmamıştım. Aramızda gözle görülen bir resmiyet vardı ve bunu devamlı olarak sürdürmeliydik, o da biliyordu. 

''Her gece uyuduğuma emin olduktan sonra nereye gidiyorsun Chanyeol?'' 

Ona Kim Jongdae'nin adamlarını bir bir öldürdüğümü ya da Wang çetesinin içine sızdığımı söyleyemezdim. Ne kadar tehlikeli olduğunu bildiği halde gelmek isteyeceğinden emindim, onu bu kez peşimde sürükleyemezdim. Bay Hwa, Hyunwoo ve Bayan Kim önceki konu için hala beni suçlarlarken onu bir kez daha kışkırtıp kendisinden şüphe duyacağı bir durumda bırakamazdım. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Love Killa / ChanBaekWhere stories live. Discover now