ÖZEL BÖLÜM ~beyza

140 69 88
                                    


Gerçek ve masal arasından kesitler...

Bu satıra bir ünlem bırakın sesimizi duyurduğumuzu bilelim, bir noktalı virgül bırakın tek çaresizin kendiniz olmadığını görün.

Keyifli okumalara umarım beğenirsiniz:)

Beyza'nın yaşamından...

Ambulansın arkasında öylece otuyordum. Kontrol her zamandaki gibi benim elimde değildi. Hiçbir zaman elimde olmayan o kontrol sanki yüzleşmek, suratıma tüm gerçekliyle çapmak için bu lanet geceyi bulmuştu.

Kabuslarımın sahibi şu an önümde boylu boyunca yatıyordu. Önceleri masalardaki prenslerden biri sanmıştım onu, beyaz atada gerekte yoktu. Bir zamanlar benim prensti. Öylece bir anda onu prensim ilan etmiştim iki tatlı sözü yetmişti bu unvanı için.

Ama yanılmıştım bilemezdim o prensin bir canavara dönüşeceğini hayatı bana zinadan edeceğini. Oysaki kurbağalar, canavarlar, yaratıklar prense dönüşürdü masalarda, öyle olmasına o kadar çok bel bağlamıştım ki canavarımdan hiç kurtulmaya uğraş vermemiştim. Hep düzelir diye beklemiştim. Hiç yılmadan.

Lakin o hiç değişmedi aksine her geçen gün dahada şiddetlendi hakaretleri yumruklar sırtımda kırılan sandalyeler her gecen gün daha da artı şiddetin dozajı.

Prensesi kuleye hapsetmişti. Oysa beni kuleden kurtarması gerekmez miydi?

Yenilmesi imkânsız bir canavardı o yıkılmaz her fırsatta can yakardı. Ama o canavar şu an aciz biri gibi boylu boyunca yatıyordu. Onun yenilmez olduğunu düşünmüştüm. Öyle olmalıydı ama değildi.

Değildi, galiba emin olamıyorum asla emin olmayacağım her ay ayaklanıp tekrar o parmakların boğazıma yapışacağını düşünüyordum.

Ama o yatıyordu ama nasıl aklım hâlâ almıyor yani canavarlarda yenile bilir mi ama kim tarafından masalın hangi kısmını kaçırdım. O yenilmiş miydi şimdi. Peki kim kazanmıştı? Ben mi, ben kazanamam ki?

"Çevre yolu kapalı Işılak tarafındaki hastaneye gidiyoruz."

Duyduğum konuşmayalar kendime gelip kafamı kaldırdım.

"Hayır!" dedim.

Uzun zamandır kullanılmayan bodrum katında kaderine terek edilen bir kelimeyeydi bu kelime eski kullanılmayan unutulmuş olandı ve bu kelimenin yerine yalvarmalar yakarışlar almıştı. O kadar uzun süredir hayatımda olan şeylere karşı çıkmamıştım o kadar süredir hayır kelimesini kullanmamıştım ki bende çıkmadığını söyleseler hemen inanırdım.

Ben zaten bir kendime bir de kurtulma ihtimali me inanamıyordum. Bunun benim sesim olduğunu bana baktıklarında anlamış olmamın acizliği içerisinde ezildim.

"Lisan şehir hastanesine gidilecek."

Kardeşim ordaydı ve ben onun yanına gidecektim bir kez olsun kendi kararımı verip ilk kez kardeşimin yanında olacaktım sonucu ne olursa olsun. Bir kez o dayakları düşünmeden bile isteye bir hata yapacaktım. Kafamı dikleştirdim, gözümü karartım artık ne olursa umurumda değil gibi davrandım başka hangi kemiğimi kırabilirdi ki etlerim dayak yemekten nasır tutmuştu hissetmiyordum bile artık.

"Yol kapalı diğer..." diye açıklama yapan görevliye baktım.

"Hayır hastane seçme şansım var ve riskleri kabul ediyorum Lisan şehir hastanesine gidilecek."

ADALET SAVAŞIWhere stories live. Discover now