0.4

30.4K 1.1K 671
                                    

Bu bölüm texting açısından çok az ama diğer bölümlerde bu şekilde olmayacaktır 💐💕

💐💐💐

Bakışları yüzümden bedenime inerken poşeti geri çekti. 

"Önce sen giyin, sonra dinle."

Kapının kulpunu çekip kapattığında kendisini dışarıda bırakmıştı. Dudağıma kocaman bir tebessüm peydahlanırken derin bir nefes aldım.

İnce düşünceli adamım benim, içeri bile girmemişti. 

Koşar adımlarla odama gidip iç çamaşırlarımı giydim. Depresyon pijamamı geri rafa geri koyup daha düzgün bir takımı üzerime geçirdim.

En azından ayıcıklı değildi. Düzdü.

Odama girdiğim gibi aynı şekilde kapının yanına gidip açtım. Arkası dönük bekliyordu.

"Giyindim, gelebilirsin."

Bana doğru dönüp içeri girdi. Poşeti mutfağın tezgahına bırakırken gözleri etrafı inceliyordu. 

Evime ilk gelişiydi. Umarım hiçbir zaman son olmazdı...

"Bu sefer ben soruyorum, sen iyi misin?"

"Rakı bardağın var mı?"

Cevap vermeden başımı iki yana salladığımda o da aynı şekilde sessiz kalmayı tercih etti. Bir şey olmuştu. Bu onun her zamanki tavırlarından değildi.

Üzüldüğünde asla kimseye çaktırmazdı. Kimse bilmez ve kimse anlamazdı. Burada neden var olduğunu bilmediğim sıkıntının varlığı, kalbime kocaman kocaman yükler asıyordu. Onun yüzüne gülmek yakışıyordu, morarmış göz altlarıyla böylesine acı verecek kadar düz durmak değil. 

İki tane ince uzun bardağı alıp salona geçti. Elindeki poşetten kocaman iki şişeyi çıkarıp meze paketlerini açtı.

"Ben içmesem olmaz mı Kortaç?"

Şişenin kapağını masaya bırakıp bana döndü.

"Derdim kadar koyacağım rakıyı, yok mu senin derdin, yok mu kalbinin ızdırabı, hayatının uçurum kenarı?"

Dün onu bozmasam da ben içki içen biri değildim. Hiç içmemiştim, aramamıştım da. 

Kalbimi yoran tek şey oydu ve o acısını bile sarhoşluğa feda etmeyeceğim kadar değerliydi.

"Ben görüyorum Ela, var bir şeyler. Gözlerin konuşuyor bana, acı çekiyorsun? Ne için?"

Derin bir nefes aldım. 

"Hani ben seni dinleyecektim bu gece? Rol çalmak yok."

Sek yaptığı rakıyı bana uzatıp arkasına yaslandığında küçük bir yudum aldığım şeffaf sıvı inanılmaz acı bir hissiyat ile geçti. 

Öksürmemek için zor duruyordum. 

"Zaman asla acıyı geçirmez biliyor musun, hiç geçmez acı. Orada kalır ama sen unutursun, yok sayarsın, üzerini örtersin ama yok edemezsin. Varsa merhemi hala o acının, kabuğu tekrardan tecrübelerle yolunmadan önce gerekeni yap."

İlk defa böyle görüyordum onu. Daha önce kimseye böyle üstü kapalı cümlelerle içini döktü mü bilmiyorum ama şu an benim üzerimden kendisini anlatıyordu.

"Senin merhemin var mı?"

"Benimki kurşun yarası, merhemle geçmez artık. Çok geç kaldım."

Bana doğru uzattığı bardağına bardağımı vurup bir yudum daha aldım.

BİR AKIM MESELESİ /TEXTİNG (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin