7. Bölüm Taburcu Olmak

116 20 45
                                    

Işık pencereden içeri süzüldüğünde gözlerini araladı yavaşça, avucunun içinden bir an bile bırakmadığı günlük ve yanı başında uyuyan sarman bir kedi onu karşılıyordu. Sessizce tavandaki lekeleri izliyordu, sonra kafasını yavaşça pencereye çevirdi. Kuşlar cıvıldıyor, etraf ıslak gözüküyordu. Güneş parıldıyor, karanlık gece ve yağmurun sonrasında bile gülümsüyor. Ağaçların üzerindeki çiçekler yapraklarına eşlik ederek rüzgarda dans ediyor. Genç korktu bir kere daha, o unutmak istemiyordu, sonsuza kadar hatıralarında yaşasın da istemiyordu, yanında olsun istiyordu.

Daha fazla beklemek istemiyordu. Kediyi uyandırmamaya özen göstererek yataktan çıktı, kulaklarında çınladı genç kızın sesi, "Todoroki!" Etrafına bakındı ama kimse yoktu, dişlerini sıktı. Doktor içeri sesli adımlarla girince Todoroki arkasını döndü, "Bu gün öğlene doğru taburcu olacaksın." Dendiğinde derin nefes aldı ve konuştu. "Peki..." boğazında yumrular oluşmuştu, kedi kalktı ve gerindi, sonra Todoroki'nin bacağına sürtündü. Öğlene kadar dışarıyı izledi, öğlen olduğunda doktor odaya girdi ve onu söylediği gibi taburcu etti. Dışarıda düşünceli adımlarla babasının arabasına doğru yavaşça ilerledi. Arabaya bindiklerinde herkes çok sessizdi, sanki konuşmamaya yemin etmişlerdi.

Ablası arkasını dönmeden ön koltuktan konuştu, "Bir açıklama bekliyoruz," dediğinde Todoroki kucağındaki kedinin başını okşayarak camdan dışarı bakıyor kafasını başka yana çevirmeyi red ediyordu. "Ben..." eğer olanları anlatırsa başı derde girmekle kalmayacak gözetim altında tutulacak ve arkadaşını yüz üstü bırakacaktı, onu tembihleyen Luna kendisinden kimseye bahsetmemesini istemişti. Buna rağmen ondan 2 kişi daha haberdardı "Sen ne?" Todoroki kafasını ablasına çevirdi, "Ben yorulmuştum, sadece her şeye biraz mola vermek istemiştim." Ablasını sesini ayarlayamamış, yükseltmişti, "Hiç bir şey söylemeden ortadan kayboldun!" Genç daha önce bir çok kez yalan söyleyip rol yapmıştı, ama bu diğerlerinden daha zordu. "Biliyorum, sadece kafam karışmıştı, her şeyden uzaklaşmak istedim." Ablası iç çekti, "Seni anlıyorum, ama nasıl yaralandın?" Aklına güzel bir sebep gelmiyordu, "Bir kötüyle karşılaştım, onu küçümsediğim için oldu, yani hepsi benim hatam!" Doğruydu ama eksikti, Endişelenince hafif sesi yükselmişti. Gözlerini yere dikip mırıldandı, "Hepsi benim hatam..." ablası küçük kardeşinin bu haline bir anlam veremiyordu, nasıl olursa düzelir diye düşünerek önüne döndü.

"Bende senin için endişelendim Shoto." Todoroki sözde babası olan bu manyağın kelimelerini duyunca kafasını kaldırdı, "Hayatımı mahveden birinin cümlesi mi bu? Gülünçsün yaşlı adam," ablası "Shoto!" Diyerek kardeşini kınadı, abisi kardeşine katılsa da tek kelime etmedi. Yine "Tüm o karanlık günler geride kaldı artık aileyiz" gibi şeyler zırvalarsa gencin abisi yemin ederdi ki baba dedikleri bu adama karşı çıkacaktı. Eve gidene kadar kimsenin ağzını bıçak açmadı, eve nihayet döndüklerinde genç kediyi ve günlüğü alarak hiç beklemeden odasına girdi ve arkasından kapıyı kilitledi, uzun zamandır bu oda yerine yurttaki odasını kullanıyordu. Bir an önce burayı terk etmeliydi, gerekli eşyaları aldı, gece fark edilememek için siyah giyindi ve arkasında bir kağıttan başka iz bırakmadan çekip gitti. Küçük bir köy olduğu için oraya uçak ve ya herhangi bir araç gitmiyordu, zorundaydı, bir şekilde oraya ulaşmalıydı. Telefonundan ne kadar yol olduğuna baktığında lanet etti. Yürüyerek 1 hafta da anca varacaktı, telefonu cebine geri koydu, ara sokaklardan geçti, hiç bilmediği ıssız mahallelerden. Korkmuyordu, karşısına çıkacak ve ona engel olacak her villaini ezecekti.

Evden çıkmadan önce kalacak bir yer ayarlamıştı ve gideceği yeri biraz araştırmıştı. Gideceği köy oldukça sevecen ve küçüktü, Japonya'nın en az bilinen köylerinden biri olduğu için pek bilgi yoktu ama elindekilerle yetinebilecek bir gençti Todoroki. Otobüse bindiğinde zar zor ayakta durabiliyordu, gözleri kapanıyor uyku onun peşini bir an bile olsun bırakmıyordu. Gözünü her kırptığı an sanki açması daha da zorlaşıyordu, nihayet ineceği durağa geldiğinde akan gözlerini sildi, uykusu geldiği için gözleri akıyordu. Hızlı adımlarıyla otobüsten indi ve kalacağı otele doğru ilerledi. Resepsiyonla konuştu oda kartını aldı ve odasına çıktı. Kendini yatağa attı, yaptığı şeyi tekrar düşündü ama kararlıydı. Gözleri kapanırken tüylü kedi yanı başına yerleşti.

Selam! Uzun bir yolculuğumuz var gibi görünüyor, evet biliyorum şuan bizim karakter ortalıkta yok ama bir olaylar bir olaylar olacak, sahneleri defalarca aklımda canlandırdım çok hoşuma gidiyor, trajik olaylar bayılıyorum. Aslında bir ara herkesi öldürmeyi planladım bu açgözlülüğün sonu olacaktı ama burada ders mi veriyoruz? Bu kitabı bitirmeyi iple çekiyorum!

𝙱𝚊𝚗𝚊 𝙰𝚒𝚝𝚜𝚒𝚗 (Todoroki x reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin