B İ R

268 97 81
                                    

"Elli iki daha hızlı! Elli üç, elli dört, elli beş" derken babam ,kapı çaldı. Gelenin kim olduğunu bilmemek ne mümkün. Gelen Kenan'dı . Babamın en sadık görevlisi ve aynı zamanda da en yakın arkadaşı diyebiliriz.

Babam "Gel ." diye seslenince içeri bir hışımla girdiğini sırtım kapıya dönük olmasına rağmen bile işittim.

"Efendim, ekibi hazırladık. Son kez kontrol etmeniz gerekiyor." dedi.

"Tamam sen git. Ben geliyorum." diyerek babam cevabını geciktirmedi. Ardından Kenan kapıyı çarparak odadan çıktı. Bende şınavımı sesli olarak tekrarlamaya devam ettim "Yetmiş iki, yetmiş üç..."

" Birazdan gelirim. Bugünlük bu kadar yeter." deyip babamın da odadan çıkmasıyla kendimi yere bırakmam bir oldu. Sanırım yerden kalkamayacak kadar sert gelmişti bugünkü antrenmanlar bana. Fakat bu düşüncem çok sürmeden burnuma enfes kokuların gelişi ile son buldu. Şimdi kalkmayıp ta ne yapacaktım. Hızla ter kokan tişört ve taytımdan kurtularak ılık bir duşa attım kendimi ardından ise merdivenleri kullanarak evimizin bodrum katından ayrıldım.

Bodrum kat falan diyorum ama evimiz aslında küçük ve iki katlı bir mimari sadece.

Yukarı çıkar çıkmaz salondan adeta bir çocuk gibi mutfağa doğru koştum ve bağırarak "Hani benim elleri sihirli annem" diye arkasından sarılıp hızlı bir öpücük verdim.

"Dur kızım dur bir yerlerini yakacaksın sonrada elleri sihirli annen kahırdan o elleri kullanamayacak ona göre." dediğinde kendimi tutamayarak kıkırdadım ve onun bu tatlı cümlesine karşılık olarak tekrardan yanacığına bir öpücük daha kondurdum. Ardından yemeği beklemek adına odama doğru yol aldım.

Geçen yarım saatin ardından annem yemeğin hazır olduğunu sadece bana değil seslenişiyle resmen tüm orman halkına duyurdu.

Evet bu detayı da es geçmeden söyleyeyim evimiz ormanda ki patika bir yolun az ötesindeydi. Abimin ölümünden bugüne kadar buradan hiç ayrılmadık. Nedenini henüz öğrenemediğim bu durum, abimin benden saklanan gizli ölümü ve babamın dayattığı, yapmazsam sonumun abim gibi olacağını söyleyip durduğu şeyler dışında, dışarıdan ormanda ki bu evde yaşayan ufak bir aile olarak gözüküyorduk sadece o kadar. Hayatımda ne bir yükselme ne de bir alçalma hiç bir değişken olay yoktu. En azından bende şimdilik böyleydi.

Gerçi hiç bir şeyin olmayışı kötü bir şey olmasından iyidir.

Ben düşüncelere dalıp gitmişken annemin bir kez daha evi ve ormanı uyandırmaması adına hızlıca mutfağa indim. Babam benden hemen önce geldiğini belli eden takım elbiseleriyle yemek masasında oturuyordu. Annemle konuştuklarını anlayınca aralarına girmemek için bir süre beklemeyi ve sessiz olmayı tercih ettim. Neyse ki onların beni göremeyecekleri bir şekilde "L" uzantılı duvarın arkasındaydım çoktan.

Fısıltılı konuşmaların ardından Annem babama hararetli bir biçimde "Olmaz bunu Mehir'e yapmana izin veremem." dedi.

Annemin ne demek istediğini anlayamadım. Neyi yapacaktı babam bana ? İçimi korku ve endişe sararken onlar aralarında ki konuşmaya devam etti.

" O daha 20 yaşında. Meriç'e olanlar yetmedi mi? Daha neyin peşindesin Hakan sen?"

Ardından babam "Mehir sandığından da güçlü. Endişe edilecek bir durum yok. O babasına ihanet etmeden yapacak her şeyi. Günü geldiğinde de beni anlayacak , her şeyi onun için yaptığımı görecek." dedi.

"O yüzden mi Mehir'e bugüne dek işkence edercesine sert antrenmanlar yaptırıp dövüşü ve silah kullanmayı öğrettin ? Hiç değilse bunu bilerek kendini olacaklara hazırlayabilir babasının onu sırtından bıçaklayışını görmemiş olurdu. Her şeyi geçtim, ya sen kızını okula bile göndermedin be adam sırf kimse hiç bir şey öğrenmesinde saygınlığına zarar gelmesin diye . Kızına sunduğun bahanen bile o kadar yaratıcı ki öğretmenler öğrencinin ayağına gelmeliymiş böylece dersi daha iyi anlarmış. Sırf ona zarar gelmesin diye katlandım bunca şeye susup boyun eğdim ama artık mani olma zamanım geldi. Onu da riske atmana izin veremem. Buraya kadar." deyince annem kaynar sular başımdan aşağı döküldü.

VİRGÜLDEN SONRASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin