Y E D İ

63 35 7
                                    

Öyle bir an olur ki bazen kendini tutamaz insan, engel olamaz içindekilere. Bazen de öyle bir an olur ki kendinden bile kaçacak delik ararken kaybolursun, mahvolursun içindekiyle. Kalbim, bedenim şuanda öyle bir andaydı işte. Ne yapacağımı bilemedim, kendimle cebelleştim. Biliyorum pişman olacaktım, biliyorum kendimi asla affedemeyecek ve ailemin ruhlarına bile seslenemeyecek kadar utanacaktım kendimden ama kalbime, bedenime hakimiyetimi kaybettirecek kadar sarhoş ettirmişti gözleri kendisine.

Yakınlığı nefesimi kesti, dudaklarımı kuruttu. Ne yerimden oynamama izin verdi nede bakışlarını gözlerimden ayırdı. O an anladım işte gözleri benim zehrimmiş te haberim yokmuş. Kara büyüymüş gözleri, gözlerimi kör eden.

Elinin birini kaldırıp alt dudağımı okşamaya başladığında konuştu.

"Benden başkası bir daha odana giremez gece gözlü kadın."

Dudaklarımdan gözlerini çekip elini enseme doladığında dudakları dudaklarımla kapandı.

Bu oyunda ya ben yanacaktım ya da ikimiz bir yanacaktık. Onun ışığı ya benim karanlığımda sönecekti, yada benim karanlığımı onun ışığı aydınlatacaktı. Belki de ikimizde birbirinin tutulmasıyla yok olacaktık öylece.

Dudağı dudağımda karşılık vermeden dans ediyordu. Ne güzel öpüyordu zalimin oğlu

Daha fazla kendime engel olamayarak öpüşüne karşılık vermeye başladım. Midem yandı, başım döndü. Onun gibi elimi ensesine çıkardığımda öpüşünden gülüşünü hissettim. Daha sert öpmeye başladı. Ufak bir inilti çıktı ağzından. Bu hoşuma gitti. Nefes nefese kaldığımızda dudaklarını uzaklaştırıp alnını alnıma dayadı.

"Mahvediyorsun beni gece gözlü. Mahvediyorsun."

"Ben hiç bir şey yapmıyorum." dedim ve onu ittirebildiğimde bir hışımla yerimden kalkıp devam ettim konuşmaya. "Bir daha, bir daha böyle bir şey yapma." Gelmek istediğinde yanıma elimle göğsünü ittirerek "Yaklaşma." dedim. Nafile. İttirdiğim bileğimi tutup gülerken konuştu.

"Neden karşılık verdin o zaman? Zorlayan yoktu. Engel olsaydın zorlayacak değildim. İstemeyeceğini bilsem zaten yaklaşmazdım gece gözlü. İstiyorsun. Sende istiyorsun kabul et. "

"Ben hiç bir şey istemiyorum. Seni öpmek istediğimi mi sandın?-güldüm- Komiksin. -yatakta bulunan ince pikeyi çekip dudaklarımı sildim- istiyor muymuşum? "

Öfkelendi gözleri koyuyken zifiri oldu sanki. Yeniden dudaklarıma yapıştı iki eli yanaklarımı tutarken. Kısa sürdüğü için engelleyemediğim gibi itemedim de zaten hemen bir adım geriledi.

"Altı ay." dediğinde ne dediğini anlamadım ve sordum.

"Ne altı ay?"

"Altı ay gece gözlü. Dudaklarında DNA mı taşıyacaksın. Altı ay. " Güldü.

"Yeter! Çık. Bir anlaşma yaptıysak dediklerimin de önemi olmalı artık."

"Ev benim, kurallar benim. Bu yüzden çokta önemli olduğunu sanma düşüncelerinin ."

"Öyle mi? "

"Öyle."

"O zaman anlaşmayı bölme fikrimin de bir önemi yoktur herhalde -öne bir adım atarak yaklaştım kendisine- hı ne dersin?"

"Çıkıyorum ama tekrar geleceğim - yüzüme doğru eğildi- endişelenme." Nefesi yüzümü yalayıp geçmişti adeta.

Neyle uğraşıyordum ben? Neden onun karşısında gardımı indiriyordum bu kadar çabuk? İlk defa böyle şeyler hissettiğimden mi? Neydi beni böyle karşısında saf dışı bırakan?

VİRGÜLDEN SONRASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin