Ü Ç

123 83 34
                                    

Hepsinin adını öğrenmemin ardından içimi ürperten o odaya yeniden tıkmışlardı beni. Neyse ki bu sefer bütün ipleri çözmüşlerdi.

Oda da bulunan siyah renkli geniş yatağa uyumayı ne kadar çok istesem de sırası olmadığının farkındaydım ve bu yüzden oturup demirlerle montelenmiş olan pencereden dışarıyı seyretmeye başladım. Buradan kaçmanın bir yolunu bulmalıydım. Biraz düşününce onların suyuna gidip dediklerini yaparsam ve onlardan yanaymış gibi gösterirsem kendimi, kurtulmanın elbet bir yolunu bulurdum diye düşündüm. Tabi elimi hızlı tutmalı ve şimdi başlamalıydım kafamda oluşan bu fikri uygulamaya dökmeye. Bunun içinde kapıya yaklaştım ve "Hey!" Diye seslendim. Ardından kimseden ses gelmediğini fark edince sesimi daha çok yükselterek "Yalvarmamı istiyordun Güneş Demir. Al sana yalvarıyorum. Çok açım. tamam mı. sen kazandın." diye devam ettim.

Henüz yeni bitirmişken cümlemi kapının kilidinin açılması ile Güneş'in odaya girip aynı hızla kapıyı üstümüze kilitlemesi bir oldu. Anahtarı cebine yerleştirirken;

"Ne yapıyorsun?" diye sordum. Gerçekten ne yapmaya çalışıyor bu?

"Hiç canım sıkıldı." diyerek elindeki ekmek arasını bana uzattı. Tam elimi uzatmış alacaktım ki aynı hızla elini tekrardan geriye çekti.

"Oyun mu oynuyorsun benimle? İstediğini aldın zaten yalvardım. Şimdi ne istiyorsun benden?"

"Dizlerinin üzerine çökmeni ve "Çok açım Güneş yalvarırım bana yemek ver." demeni istiyorum."

Dediğinde sırf oyunumu sürdürebilmek ve hedefime ulaşabilmek için alaycı bir bakış takınıp bir anda yere, dizlerimin üzerine çöktüm. Hiç beklemiyor olacak ki oda sırıtarak bana baktı. Ben ise fazla geciktirmeden ona istediğini "Çok açım Güneş yalvarırım bana yemek ver." diyerek cevapladım.

Bakın belki bu yaptığım akıl alır gibi değil hatta gibisi fazla hiç değil. Sonuçta karşımdaki insanların her biri bir katildi. Ve ben her ne kadar eğitim görmüş olsam da ellerim kollarım onlardaydı. Burada olduğum müddetçe de onlarda olmaya devam edecek onların isteği üzerine davranacaktım. Yaptıklarım, yapmaya başladıklarım içimde korku kol gezerken fazla ukalacaydı belki de. Yine de dediğim gibi abimin intikamını alacak, buradan kaçmanın bir yolunu bulacaktım elbet. İstemediğim yollara başvuracak olsam dahi.

Cevabımın ardından Güneş "Kendini fazla zeki sanıyorsun. Sanmaya devam et bana bir zararı dokunmaz ancak dikkatli ol. Ben sana zarar verecek dahi olsam ki bu mümkün mü kendimden de emin değilim ancak öbürleri " dediğinde duraksadı bense Mirza'yı kastettiğini anladım. Devam ederek "Öbürleri sana zarar vermeyi benden daha fazla istiyor. Bunu unutma." dedi ve ardından ekmek arası dürümü bileğimden tutarak avucuma yerleştirdi. Gözlerinde bu sefer anlayamadığım bir bakış vardı oldukça derin. Bana bir şeyler anlatmak ister gibi.

Neyse ki bu bakışma beni ürpertmişken kalkıp kapıyı da üstüme kilitleyerek odadan ayrılmıştı.

Güneş Demir...

23 Temmuz 2019 günlerden Çarşamba .

İkinci işim olan kuryelikte günün gelen ilk siparişini teslim etmek adına motosiklete bindim ve yola çıktım. Bir insan neden ormanın ortasında yaşardı ki yaşayacak yer mi kalmamıştı diye söylene söylene yarım saati bulmuştu varmam. Oldukça geniş olan bahçeye yanaştığımda etrafta bir çok koruma olduğunu fark ettim fakat onlar beni fark etmeden çalılıkların ardından "Pışt pışt" seslerini işitince o yöne çevirdim kafamı. Siyah gözleri o kadar büyüleyiciydi ki 40 gün verseler 40'ındada bakabilirmişim gibi geldi o an. Benim için sanki zaman durdu, durdu ve ben bir çift göze yem oldum. Hayatında annesi dışındaki kadınlara asla dönüp bakmayan ben!

VİRGÜLDEN SONRASIWhere stories live. Discover now