B E Ş

69 51 54
                                    

Güneş Demir

23 Temmuz 2019 günlerden Çarşamba . Devam ediyor bitmeyen gün :)

Aklımda kalan o sima, o gözler ve onu yeniden görmek isteyen aklım hep ondaydı. Neydi bu böyle içimi kavuran? Neydi içimde kaynayan bu his? Neydi büyüsüne kapıldığım o gözler , o isim.

Tüm günümü Mehir denen o kızı düşünerek geçirmiştim. Aklım, fikrim hep ondaydı.

Sabırsızlandığım bu olayı ve hissettiklerimi gider gitmez anlatacaktım bizimkilere. Tabi asıl işimin, işimizin de gece başladığını söylemeliyim. Çete lideri olan Kenan'ı yakalamamız ve ona yaptıklarını bir bir ödetmemiz gerekiyordu. Bu yüzden gece gündüz demeden ekip olarak çalışıyorduk. Gündüzleri hem maddi üstünlüğümüz hem de hiç bir kozumuz olmadığından küçük işlerde çalışıyorduk her birimiz.

Diğerleri de benim kuryelik yapmam gibi ufak tefek işler ile ilgileniyorlardı ellerinden geldiğince. Hazar bir aşçı başının yanında asistanlık işini üstleniyordu. Mirza bir mağazada çalışan olarak görevliydi. Poyraz ev taşımacılığı yapıyordu. Çağrı bir bilgisayarcıda programcı olarak görev yapıyordu. Meriç ise vale olarak çalışıyordu.

Gece 9 da biten iş ile motora binmeden Hazar'ı aradım.

"Bilader eve geliyorum. Bir şey lazım mı?"

"Bende tam seni arıyordum."
Diye açan Meriç'in sesine gülerek cevap verdim.

"Tesadüfe bak sen. Birazdan gelmiş olurum. Bir şey istiyorsanız alıp öyle geleyim diyecektim. Eksik bir şey var mı?"

"Sensin eksik olan." Dediğinde tuhaf bir şeyler olduğunu sezdim. Suratım istemsiz asıldı ve beni yanılgıya düşürmeden hislerimin doğruluğunu ispatlayarak konuştu.

"Bir sen eksiksin... Bakayım kaç kişiyiz... Bir saniye... Aa tabi elleri kolları bağlıyken onlar kendi numaralarını belirleyemezler değil mi? Zaten biri uçtu artık... Bu yüzden bu zahmete senin için ben gireyim Güneş, kardeşim. "

"Ne eli, kolu bağlısı ne uçması Meriç ? Ne diyorsun?"

"Hiç. Bir an önce gel de hazırladığım sürprize bak diyorum."

"Ne sürprizi? " diye sormama kalmadan telefon suratıma kapandı. Hızlıca motora oturup kaskı geçirmeden sürdüm eve doğru.

Umarım yanılıyorumdur. Umarım gerçekten bir şakadır. Umarım gerçekten bir sürprizdir. Diye içimden geçirirken yol boyu çoktan evin sokağına giriş yapmıştım. Yapmıştım da duyduğum silah sesi kulaklarımı inletince gazı kökleyerek ulaştım anca evin önüne.

Koşar adımlarla çıkarken merdivenleri Meriç'i elinde silahla benim aksime inerken gördüm.

"Sonun da gelebildin. Bir an korktum sürprizi mi kaçıracaksın diye neyse ki hızlısın kardeşim."

Gerçekten hala kardeşim miydin Meriç? Yoksa çocukların dediği gibi ihanet mi ediyorsun bize? Birazdan görecektim olacakları.

"Neredeler?" Dediğimde sırıttı. Bu sırıtışı biliyordum. Küçük görüyordu resmen. Umursamadım konuşmaya devam ettim.

"Meriç. Sana diyorum neredeler?"

"Bilmem geç bak bir neredeler acaba."

Demesiyle kolundan ittim ve hızla merdivenleri tamamladım. Sadece şaka olsun sadece şaka. Hazar'ın pis şakalarından olmuş olsun. Sürekli tekrarladığım bu sözler ile bitin odalara teker teker baktım. Zaten 6 oda vardı. 6 kişiydik Meriç'te dahil. Fakat hiç bir oda da yoklardı. Son kez banyoya bakmak istediğimde içimde yangın feryat etti. Gitme dedi sanki oraya ama gitmeliydim. Gidecektim ne ile karşılaşacağımı bilmeden.

VİRGÜLDEN SONRASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin