A L T I

62 51 36
                                    

Bölümün sonunda anlatmak istediğim duruş resimdedir.

🌈

Uyandığımda günler sonra ilk defa böyle güzel uyuduğumun farkına varmıştım. Belki de bu son huzurlu uyuyuşum olmuştu, bilmiyorum. Saatin kaç olduğunu da bilmiyordum ama hava çoktan aydınlanmıştı. Yer yatağından doğrulduğumda içerden gülüşme sesleri duyarak hemen ayaklandım. Daha fazla kalamazdım burada onları da kendimle ateşe atamazdım.

Komodinin üzerinde duran kıyafetlerimin kurulduğunu anladığımda hızla onları giyinip odadan çıktım.

"Günaydın kuzum. Gel kahvaltı edelim bizde seni bekliyorduk." Dediğinde hazırlamış oldukları masaya ilişti gözlerim.

"Günaydın. Ellerinize sağlık. Dünden beri benimle çok ilgilendiniz. Ne desem az ama ben artık gideyim. Sizi daha fazla yormak ve de rahatsız etmek istemiyorum."

"Ne biçim laf o öyle. Hele bir gel kahvaltını yap ondan sonra bakarız bir çaresine elbet."

Dediğinde başımı olumlu olumlu anlamda sallayarak kırmamak adına özenle hazırlamış oldukları sofraya kuruldum.

"Bu kadarına ne gerek vardı. Zahmet etmişsiniz gerçekten." Diyerek utancımla yüzümü yere doğrulttum.

"Yok canım ne zahmeti severek yaptım. İyice doyur karnını emin olmadan yollamam bak ona göre." Dediğiyle gülümsemesine karşılık uzun zamandır ilk kez içtenlikle gülümsedim.

Kahvaltımı iştahla yaptıktan sonra kalkmak için hareketlendim.

"Tekrardan ellerinize sağlık çok teşekkür ederim. Emeğinize nasıl karşılık veririm, sizi bir daha görür müyüm bilmiyorum ama teşekkür ederim her şey için. Eğer siz ve eşiniz dün beni bu çatının altına almış olmasaydınız..." gözlerim dolmuştu ama gülümsememle bastırarak konuşmaya devam ettim.

"Siz olmasaydınız bilmiyorum ne olurdu. Ne desem az kalır." Sözlerimin devamını getirecekken Şevin konuştu.

" Sen bunları düşünme hepsini içimizden gelerek yaptık. Kendine iyi bakman kafi. "

Sahi şimdi düşünüyorum da ben neredeydim? Nereye getirmişlerdi beni? Alakasız ve konudan uzak olacak şekilde pencereye doğru ilerledim. Dışarısı kuş sesleri ve yeşillik doluyken nerede olduğumu kestiremedim.

"Şey biz neredeyiz şuan , yani burası neresi?"

Sorumla Şevin ve Metin birbirinin gözlerinin içine bakınca durumumun vahimliğini fark etmiş oldular. Yine de sorumu geciktirmeden aynı zamanda da gülümseyerek cevapladı Şevin.

"İzmir , Alaçatı."

"İzmir.... Alaçatı." Diyerek dediğini tekrarladım. Hala uzaklaşmış sayılmıyorduk. Sadece merkeze uzak bir köydeydik o kadar.

İkisine de gülümseyerek "Artık ben gitsem iyi olur." Dedim. Şevin yanıma yaklaşarak bileğimden tuttu ve avucumu açıp içine bir kağıt parçası yerleştirdi.

"Her hangi bir şeyde araman için. İkimizin de numarası yazılı. "

Gerçekten bana yanımda olduklarını iliklerime kadar hissettirmişlerdi. Gerçekten hala sevilebiliyor olmam kalbimi okşamıştı. Dayanamadım sarıldım gözlerim doluyken.

Evden ayrıldığımızda beni kendileri bırakmak istediklerini söylediklerinde ne kadar diretsem de tek gitmek istediğimi söylediğimde kabul etmediler.

Şoför koltuğunda Metin yanın da da eşi Şevin oturmuştu. Ben ise arka koltukta oturuyor, camdan esen rüzgarı ciğerlerime soluyordum. Uzun zaman olmuştu arabaya binmeyeli bunu bugün fark etmiştim.

VİRGÜLDEN SONRASIWhere stories live. Discover now