17. Bölüm

61 5 3
                                    

Acılar gelir ve gider.Mutluluk ise saniyeliktir,tabi yakalayabilirsen...

Yazarın Anlatımından

Kağan duyduğu şeyle donup kalmıştı.Kekeleyerek 'Na-Nasıl yani doktor bey ?' dedi.

Doktor ayağa kalkıp Kağan'ın karşısındaki koltuğa oturdu.'Büyüklüğü şu an ne çok küçük,ne de çok büyük.Tedavi edilebilir ama etkileri ağırdır.' dedi.Kağan kafasını önüne eğerek 'Bu nasıl olabiliyor ?' dedi.
Doktor,'Bu saatten sonra nasıl olduğu değil,nasıl iyileştirebileceğimiz önemli bizim için.' dedi.Kağan kafasını kaldırarak doktora baktı ve içini parçalayan o soruyu sordu.'İyi huylu mu,kötü huylu mu ?' Doktor derin bir iç çekerek 'Maalesef kötü huylu.' dedi.

Hastaneden çıkalı 3 gün olmuştu.Gözlerimi açtıktan sonra 1 gün daha beni gözetim altında tutup,diğer gün taburcu etmişlerdi.Hâlâ hareket ederken zorlanıyordum.Sırtımdaki ağrılar sebebiyle evde serum yiyordum.İştahım henüz yerine tam gelmemişti.Ağrılarım olduğunda hiçbir şeyi yiyesim gelmiyordu.Abim geceleri benim yanımda uyuyordu.Aslında uyuyordu da denilmez çünkü başımda bekleyip aralıklı ve kısa kısa kestiriyordu.Selim hergün bana çeşit çeşit çikolatalar ve yaş pastalar almasına rağmen hiçbir şey yiyemiyordum.Ayça bu süreçte benim hep yanımdaydı.Hem ruhen bana iyi geliyordu,hem de pansumanlarımı yapıyordu.Mert tekerlekli sandalyeden kurtulmuştu ama yukarı çıkmakta zorlandığı için çok fazla yanıma gelemiyordu,telefondan görüntülü arıyordu.

Başımı yastığın öbür tarafına çevirdim.Hava bugün yağmurluydu.Toprak kokusu odamın balkonundan içeriye geliyordu.Emre'yi o günden sonra bir daha görmemiştim.Kalbimi incitip ama beni kurtaran bir insana nasıl teşekkür edilirdi bilmiyorum.Bana yazdığı o nottaki cümleler hâlâ gözümün önünden geçiyordu.Sevilmekte acı veriyormuş insana.

Kapı tıklatıldı.
'Gelebilirsin.'
Abim içeriye girdi.Yüzümde oluşan gülümsemeye karşılık o da gülümsedi.
'Sen işte değil miydin abi ?'
Çalışma masamın sandalyesini baş ucuma çekti.
'İşteydim ama kardeşimi özledim ve gelip görmek istedim.' dedi.Yatakta doğruldum ve ellerini tutarak 'Beni bu kadar merak etmene gerek yok abim.Evdeyim,iyiyim,mutluyum.' dedim.Gözlerime bakarak 'Gerçekten mutlu musun ?' dedi.Evet mutluydum,ama bunu yansıtamıyordum.'Mutluyum abiciğim.Gerçekten bak emin ol mutluyum.' dedim.

Saçlarımı yavaşça okşadı ve 'Sen yeter ki mutlu ol birtanem.' dedi.'Aslında ben buraya seninle bir şey konuşmaya geldim.' Yerimde daha da dikleşerek 'Seni dinliyorum abi.' dedim.'Tatile çıkalım mı ? Sen,ben,Ayça,Selim,Mert,Devran.'
Yüzümde aptal bir sırıtış belirdi.'Çok güzel olur abi.Çıkalım,gidelim uzaklara.' dedim.Daha sonra merakla 'Nereye gidiyoruz ?' diye sordum.

'Paris.'

Abimin tatil haberini vereli 2 gün olmuştu ve yarın gidiyorduk.Paris,akıl alır gibi değildi.Hayallerin şehriydi ve ben o şehire tatile gidiyordum.Valizimin fermuarını kapatıp dolabın kenarına koydum.Arkamı döndüğümde pencerenin kenarındaki kişiyi görmemle durdum.Donup kaldım da diyebiliriz.

Emre pencerenin kenarına yaslanmış,ellerini önünde bağlamış ve kafası eğik bir şekilde duruyordu.Ben ise bir adım bile atamayıp oldugum yerde kalmıştım.'Ne işin var burada ?' dedim kısık sesle.Kafasını kaldırdı.Gözlerime uzun uzun baktı.Sanki son kez bakıyormuş gibi...'Seni merak ettim ve görmek istedim.İyi olduğunu gördüm,şimdi gidiyorum.' dedi.Arkasını dönmüş tam gidecekken 'Dur ! Gitme...' dedim titrek sesimle.Omuzlarının kaskatı kesildiğini hissettim.Durdu ama yüzünü bana dönmedi.'Konuşmayacak mısın benimle ? O kağıtta yazanlara inanmalı mıyım ? Yoksa yine incinirim diye senden uzak mı durmalıyım ? O kağıtta yazanların hepsi kalbinden geçenler mi ?' birkac adım attım.'Ben sorularıma cevap istiyorum.' diyerek tam arkasında durdum.

'Neye inanmak istiyorsan ona inan.' dedi kısık bir sesle kafasını yan çevirerek.'Acı çekiyorsun,hem üzüyorsun hem üzülüyorsun.Senin kalbin taştan değil Emre.Duygusuzmuş gibi davranmayı bırakmalısın.' dedim ve ondan uzaklaşmak için birkaç adım geri gittim.'Şimdi gidebilirsin.Ama bunu kalbimi kırmadan yap Emre.Çünkü...Çünkü ben seni seviyorum,seni düşünüyorum ve seni özlüyorum.' dedim.Kalbim küt küt atıyordu.Heyecanlanmış mıydım ben ?

Ben daha ne olduğunu anlamadan Emre bana doğru dönmüş ve beni kendine çekip sarılmıştı.Donup,kalmıştım.Ellerimi hareket ettirip bende ona sarılamıyordum.Nefes almayı mı unutmuştum ben ?

'Neden beni seviyorsun ?' dedi kulağıma fısıldayarak.'Çünkü sen kötü biri değilsin.Sadece kendini kötü sanıyorsun.' dedim bende onun gibi fısıldayarak.Benden ayrılıp yüzümü ellerinin arasına aldı.'Ben bu güzel gözlerinden çok yaş akıtırım.O güzel kalbini çok kırarım.İsteyerek veya istemeyerek,güzel gülüşünü soldururum ben İdil.Belki de gün gelecek intikam duygum hislerimin önüne geçicek ve ben,ben seni öldüreceğim.'

Sanki söylemek istediği çok şey varmış gibi bakıyordu gözleri bana.'Bana böyle güzel bakıp seni sevmememi mi söylüyorsun ? Yoksa beni bir bakışınla kandırıyor musun ? Beni gerçekten seviyor musun yoksa alay mı ediyorsun ?'

Ben konuşmaya devam ederken konuşmamı kesen şey Emre'nin dudaklarıma kapanması olmuştu.Gözlerin yerinden çıkacakmış gibi büyüdü.Emre geri çekilde ve tekrar gözlerime baktı.

'Ben senden gerçekten nefret ediyorum İdil.'

Yasak Aşk  (+18)Where stories live. Discover now