22: lee minho, her iki yaşamımda da gördüğüm en güzel kişiydi.

7.6K 1.2K 2K
                                    

1k kelımelık mınsung bolumu😋

(♡)

han jisung.

odamın kapısı yavaşça tıklatıldığında yatağımdan heyecanla kalktım ve kapıya doğru adımladım.

"hoş geldinnn!!"

uzatarak kurduğum cümleden sonra minho da gülümsediğinde kapıyı arkamdan kapattım ve elindeki kasedi aldım hemen.

"bilgisayardan izlemek varken neden kasetlere ihtiyaç duyduğumuzu hâlâ anlamış değilim..."

minho mırıldanarak konuştuğunda kaşlarımı çatıp baktım ona. "ben böyle seviyorum."

ellerini teslim olmuş gibi kaldırıp yatağıma uzandığında ben de işimi halledip yanına geçtim hemen. kolu anında omzumdaki yerini alırken bedenimi iyice ona yaklaştırdım ve boşta kalan kolumu beline attım gelişi güzel bir şekilde.

başlarda pek sorun yoktu benim açımdan fakat her seferinde duygulandığım sahneler geldiği zaman işler değişmişti biraz. ağlamamak için dudaklarımı ısırmaya ve ara sıra yukarıya bakmaya başlamıştım bile.

"ağlayacak mısın?"

minho beklemediğim bir anda derin ses tonuyla konuşunca duraksadım ve bana baktığı halde kafamı ona çevirmeden salladım yavaşça. "ne münasebet."

ağzının içinde kısaca gülüp beni biraz daha kendisine çektiğinde belindeki elimi göğsüne çıkardım ve onun gibi gülmeye başladım. aksi gibi, "gülme." diyip duruyordum bir de.

birkaç dakika sonra artık dayanamayacağımı fark edip ilk gözyaşımı saldığımda burnumu da çektim sessizce. ağladığımın farkındaydı ama dikkatini filmden çekmiyordu bir türlü.

"minho." dedim kısık ses tonumla.

"hmm." diye mırıldandı sadece.

"ağlıyorum."

"biliyorum."

sebepsizce sinirlenip derin bir nefes aldım ve geri çekildim biraz. o da ne olduğunu anlamamış gibi suratıma doğru baktı. belki de salağa yatıyordu, bilemiyorum.

en sonunda tamamen ondan ayrıldığımda sırtını yatak başlığından çekip bedenini bana çevirdi ve elini maskesine doğru götürdü. "ağlarsan öperim demiştim."

o an kendimi o kadar boşlukta hissettim ki, kalbimin ritmini tarif bile edemiyorum. işaret parmağı kulağının arkasındaki maske ipini tutarken aynı şekilde nefesimi tuttum sadece.

yıllardır yanımda olan, çoğu işimi beraber yaptığım ve beni herkesten daha iyi tanıyan iş arkadaşımın yüzünü bir kere bile görememiş olan benim için büyüleyici bir andı bu.

tek yaptığım bacağımın üzerindeki elimi olabildiğince sıkmak ve nefesimi bir daha asla alamayacakmışım gibi tutmaktı. o da bilerek yapıyormuş gibi yavaş yavaş hareket ediyordu sanki.

en sonunda maskenin ipini yüzünün ortasına kadar getirdiğinde surat ifademin aldığı şekli umursayamadım bile. hissettiğim duygu karmaşası başımı döndürecek türdendi çünkü.

çok güzeldi.

lee minho, her iki yaşamımda da gördüğüm en güzel kişiydi.

o maskenin altındaki suratı hiçbir zaman tahmin edememiştim. öylece göreceğim günü bekliyordum sadece ve tüm bu beklediğim yıllar dile gelip konuşacak olsaydı eğer, varlıklarına şükredebilirlerdi.
minho o kadar güzeldi çünkü. beklememe değecek kadar güzeldi.

cupid ✓Where stories live. Discover now