42: yüce oklarım aşkına!!

5.4K 981 782
                                    

nbr yav

tam 1k kelıme ıı okumalar

(♡)

yang jeongin.

"şu büyük kaşığı uzatır mısın bebeğim?"

duyduğum hitap şekliyle gülümserken hyunjin'in bunu fark etmesine izin vermeden değiştirdim hemen surat ifademi. aniden şöyle şeyler söylediği sürece elim ayağım birbirine dolaşacaktı belli ki, uzattığım kaşığıyı yere düşürmüştüm çünkü.

"ups!" diyerek yere eğilip aldı kaşığı, ardından suya tutup kağıt havluyla kuruladı. yarım saattir sürekli bir şeylerle uğraştığı için zaten gözüken damarları kendini daha da çok belli ediyordu, bu yüzden ellerinden alamıyordum gözlerimi.

"bir şey mi oldu? sessizsin yine."

ben de ara sıra konuşuyordum aslında, sadece o mutlu olmasından kaynaklı sürekli konuşup duruyordu bugün. bazen şarkı mırıldanıyordu, kek karışımını tepsiye dökerken de ıslık çalmaya başlamıştı.

"hayır, olmadı." dedim ellerimi yıkayıp kurularken. ardından arkamızda kalan fırını ayarlamaya başladım eğilerek.

"sen öyle diyorsan." diye mırıldanışını duyarken fırının kapağını açtım ve hyunjin'in çekilmeme izin vermeden tepsiyi fırına yerleştirmeye çalışmasıyla duraksadım.

ciddi anlamda hareket etmeyi unutmuş gibi öylece duruyordum çünkü vücudum hâlâ eğilmiş bir şekildeydi ve arkamdaki beden resmen kendini bana yaslamıştı.

ellerim yerleştirdiğim tezgahın mermerini deli gibi sıkarken hyunjin biraz daha eğildi üzerime, tepsiyi yamuk yerleştirdiği için onu düzeltmeye çalışıyordu sanırım.

"giriş yerleri daha belli olan bir fırın alalım ya, olmamış bu böyle."

eğildiği ve bir şeyle uğraştığı için kalınlaşan sesini tam kulağımın arkasında duyduğumda nefesimi tuttum.

vücudumu biraz kaldırmaya çalıştığımda ise utançtan kafamı bir yastık ile boğmak isteyeceğim türden bir şey oldu. kalçam tam anlamıyla hyunjin'in penisine baskı uyguladı, öyle bir histi ki istemsizce belimi daha da bükerek kalçamı kaldırmıştım aptal gibi.

duyduğum nefes sesiyle güldüğünü anladığımda hızla toparladım kendimi, vücudumu dikleştirip önünden çekildim ve kenara geçip tezgahın üzerindeki kirli bulaşıkları toplamaya başladım.

kalbim deli gibi atıyordu, yüzüm ve kulaklarım da çoktan kızarmaya başlamıştı kesin. ellerim de titremesini sürdürürken tuttuğum bardağı sert bir şekilde koydum lavabonun içine.

ardından fırının kapağını kapatan hyunjin'e çevirdim bakışlarımı, heyecanlandığımın farkında mı diye anlamak için. kollarını önünde birleştirip sırtını tezgaha yaslamıştı ve öyle bir ifade vardı ki yüzünde, daha da rezil hissetmemi sağlamıştı üzerimdeki o bakışları.

ortamdaki sessizlik beni fazlasıyla germeye başladığında -sanki hiç gergin değilmişim gibi- konuşmaya çalıştım sesimin titremesini önemsemeden. "çekilmemi bekleseydin keşke."

"neden?"

hızlıca verdiği cevap beni yine afallatırken öksürerek boğazımı temizledim. "yani, garip oldu biraz."

"öyle mi?" dedi kafasını yana eğerek. delirtecek bu çocuk beni gerçekten.

"öyle."

"bana pek garip gelmedi."

cupid ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin