27: saatlerce öpsem bile ayrı kalamam ki bu dudaklardan

6.7K 1.2K 508
                                    

marabalar

(♡)

"şu kabloyu yenisi ile mi değiştirsek? tek değişmeyen bu gibi duruyor."

namjoon'un fikrine karşılık olarak kafasını heyecanla salladı hoseok. "evet! nasıl fark edemedik bu zamana kadar?"

garip bir ortamda olduğumu kabul ediyorum. bir yanımda hoseok, diğer yanımda da minho dikilirken önümüzde fikirler savunan namjoon'u dinliyorduk. amacımız da tabii ki felix'in bilgisayarı osman bey'i tamir edebilmekti. bu gazi külüstür bir kurtuluşu kesinlikle hak ediyordu çünkü.

ama ben, her zamanki ben gibi değilim. hoseok gibi yerinde zıplayan kişi normalde ben olurdum çünkü ya da tuhaf fikirlerin sahibi falan. şimdi ise sadece izliyorum onları. ağzımdan tek bir kelime bile çıkmadan duvara yaslanmış bir şekilde olan biteni seyrediyorum.

buraya da zorla çağırıldım. felix hepimizi "artık yeter." başlıklı mesajıyla bu odaya çağırdı ve gitmemize de asla izin vermiyor.

saçma gelebilir belki ama üzerimde bakışlar hissetmek istiyorum. bu bakışların sahibi minho olsun ve ara sıra beni izlesin, bir şeylere tepki vermemi beklesin istiyorum ama bir kere bile bana bakmıyor. kaçamak birkaç bakışı bile hak etmiyorum demek ki.

"şunu şuraya soksam? yok, saçma oldu. peki ya bu vidayı açmaya çalışsam? gerçi o ne işime yarayacak sanki..."

felix kendi kendine söylenirken saatlerdir hiçbir ilerleme kaydedemeyişimiz hafiften sinirlerimi bozmaya başladı aslında. hayır yani bir işe yaradığım da yok, neden minho ile aramda gram mesafe olmayan ve bazen omuzlarımızın birbirine değdiği bu gerici ortamda duruyorum ki?

"bence biraz hava alalım. bu odaya oksijen falan girmiyor farkındaysanız."

namjoon tekrardan ortaya bir fikir attığında önce hepimiz birbirimize baktık. ardından minho ilk kez ağzını açıp bir şeyler söyledi. "siz gidin, bir de ben uğraşayım şu bilgisayarla."

"osman bey."

"bilgisayar."

felix'in itirazına minho tekrardan düz sesiyle cevap verince hoseok gülmeye başladı ve bir koluna namjoon'u, diğer koluna da felix'i sokup odanın kapısına doğru ilerledi.

"jisung, sen gelmiyor musun?"

hâlâ duvara yaslandığım sırada namjoon'un bana seslenmesiyle duraksadım biraz. minho ile tek kalabileceğim kısıtlı anlardan birisiydi bu, ayağıma kadar gelen fırsatı geri çeviremezdim sanırım.

"yok." dedim belli belirsiz bir şekilde. "siz gidin ama geleceğim ben hemen."

hoseok ağzından garip sesler çıkardığında hızla arkasına geçip sırtından ittirdim onu, en sonunda odadan çıkıp kapıyı kapattılar ve ben de derin bir nefes alarak minho'ya doğru döndüm.

bir anda karşımda beliren beden irkilmemi sağlarken geriye doğru adımladım birkaç kez. ne ara dibime kadar girdiğini anlayamamıştım resmen.

"korktun mu?"

"yok canım, aniden geri geri zıplayasım geldi." dedim dalga geçer bir ses tonuyla.

dediğim şeye güldüğünde kalbim yeniden hızlandı. minho'ya baktığım her an zaten kalp ritmim dengesizleşirken bir de o gülüşünü görmek deli gibi mutlu ediyordu beni.

"iyi, ben de sana doğru geleyim o zaman?"

soru sorar bir şekilde konuştuğunda tek kaşını da kaldırmıştı ve bu beni gerekenden fazla etkilemişti sanırım.

meraklı gibi gözükmemek için sırtım kapalı olan kapıyla buluşana kadar geri geri yürüdüm. aynı zamanda minho da üzerime doğru gelmeye devam etti.

işte, dedim kendi kendime. saatlerdir bakışlarını üzerinde hissetmek istediğin kişi sana bakıyor kocaman gözleriyle. istediğin bu değil miydi jisung, neden bir tepki bile veremiyorsun?

yüzümün her bir yanını, haritasını çıkarmak ister gibi izledi o gözleriyle. sağ kolunu kapıya, başımın hemen üzerine destek alırcasına yerleştirdi ve böylece biraz daha yaklaştı yüzlerimiz birbirine.

dudaklarına bakmamaya çalıştım. o çok güzel, parlak ve dolgun dudaklarına bir an olsun bakmamaya çalıştım ama kendime engel olamadım. bir saniye de olsa kaçamak bir bakış atıp tekrardan gözlerine kitledim gözlerimi.

ama bu onun gözünden tabii ki kaçmadı, hafifçe sırıtmasından anlayabiliyordum bunu.

"yalnızca bir kez," dedi ortamdaki sessizliği bozarak. "asıl istediğin şeyi yapamaz mısın?"

onu bütün hislerimi konuştururcasına öpmemi istiyor. bahsettiği şey kesinlikle bu.

yine de ben salağa yatmayı tercih ediyorum.

"anlamadım?"

"anladın."

"hayır minho, anlamadım."

inandırıcı değilim galiba. tabii olamam, artık baktığım tek yer dudakları çünkü.

"şu anda tam olarak ne istiyorsun?"

"seni öpmek."

siktir. içimden söyleyecektim.

o kadar hayal kurar gibi söyledim ki son cümlemi, bakışları bile değişti sanki. daha büyüleyici bakıyordu artık, daha ne kadar beni büyüleyebilirse gerçi.

boşta kalan elini de hissettiğim üzere belime sürtüyordu yavaşça. o kadar usul bir şekilde hareket ediyordu ki, uyuyacak gibiydim beni bir kez kolları arasına alsa.

nefeslerimiz birbirine karışırken minho, söylediğim şeye cevap bile vermeden belimi okşadı sadece. ben de buna güvenerek kollarımı boynuna doladım ağır bir yavaşlıkla.

ve yine yüzlerimiz yaklaştı ama öpemedim onu. bir şey bana engel oluyordu sanki. öpersem bütün büyüyü bozacakmış gibi hissediyordum.

"jisung."

nefeslendiği sırada adımı söyleyince mırıldabildim sadece. konuşacak halde hissetmiyordum kendimi.

cevap vermedi yine. öylesine bir sesleniş olduğunu anladığım zaman da zaten aralarında çok az mesafe kalmış olan dudaklarımızı birleştirdim.

o kadar yavaş hareket ediyorduk ki dudağını kendi dudaklarım arasında hissettiğim her an beynimde şimşekler çakıyordu sanki. doyamıyordum ben minho'ya. saatlerce öpsem bile ayrı kalamam ki bu dudaklardan, çok iyi biliyorum bunu.

ben dün akşam kendisine onu sevdiğimi söyleyemiyorum belki ama bugün, felix'in odasında dakikalarca öpüşmemizin ardından nihayet asıl istediğimi yapmanın da verdiği heyecanla birlikte fısıldıyorum dudaklarına doğru, "seni seviyorum." diye.

ve bir saniye bile cevapsız kalmıyorum.

"ben de seni seviyorum meleğim."

&

bıze bır bolum ayrı kalmak yeterlıydı sevgılılerım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

bıze bır bolum ayrı kalmak yeterlıydı sevgılılerım.🫶🏻💗🧚🏼‍♀️(mınsunga karsı





cupid ✓Where stories live. Discover now