6. bölüm❆

17.6K 992 40
                                    

Selamm
Öncelikle herkesin Ramazan
Bayramı mübarek olsunn

O zaman geçiyorum.

"Size bu köpeği içeri sokmayacaksınız demedim mi?" Pamir'in sakin ama bir o kadar da korkutucu sesiyle sanki bana soruyormuş gibi gerildim.

Şu an ne mi oluyordu?

O bulgur denilen köpeğin eve girip eskilerden kalma antik bir vazoyu kırmasından ve Pamir'lerin eve gelmesinden sonra herkes salonda Pamir'in, Eren ve Aren'e sorduğu soruları dinliyor ve ecel terlerini dökmelerini izliyorduk.

Bir de Eren'in kucağında, çaprazımda bana dik dik bakan bulgur denilen köpek vardı.

İnşallah uykumda beni yemez.

Ha bir de Demir'in köpek sevdası vardı. Bakışları sanki köpeği boş bulduğunda, kucağına alıp sarılarak "o benim!" Diyecek gibiydi.

"Abi vallahi kendisi girdi." Eren sıkılarak cevap verdiğinde Pamir ona döndü.

"Oğlum köpek nasıl kendisi içeri girsin? Hem annemin köpeğe alerjisi var. Bunu son kez söylüyorum. Bir daha bu köpek salona girmeyecek." Eren ve Aren onayladığında Emel hanım ayaklandı.

"Eren sen köpeği kendi odana götür ve hiç çıkarma. Deniz belli ki köpeklerden korkuyor."
Ona minnet dolu bakışlarımı atınca gülümsedi."Gelin çocuklar size de odalarınızı göstereyim, Yorulmuşsunuzdur."

Kafamızı salladığımızda ben, Denir ve Demir de kalktık ve Emel hanımı takip ettik. İkinci kattaki yan yana üç odanın kapısında durdu. "Eral Erdel ve Erdal'ın odasını kullanacağınızı sanmıyorum. O yüzden misafir odalarını açtık. Pek eşya yoktur büyük ihtimalle. Yarına kadar idare edebilir misiniz?" Demir sözü aldı.

"Evet. Teşekkür ederiz Emel hanım." Bize tekrar gülümsedi "Siz benim çocuklarımsınız ve biz gerekeni yapıyoruz. Teşekkür etmenize gerek yok." odalarımızı gösterdikten sonra gitti. bir odaya üçümüz girdik.

Vay be!

Desene misafirler bile keyif yapıyormuş bu evde.

Sade bembeyaz bir odaydı. İçeri girdik ve yatağa bağdaş kurarak oturduk. İlk konuşan Denir oldu.

"Ne yapacağız şimdi?"

"Üç ay sonra buradan gideceğiz. Önceden biriktirdiğimiz paralar bize yeter."

Demir'i onayladım. "Aynen öyle yaparız." Biz yıllardır 18 olduğumuzda 'ne yapacağız?' diye hayaller kurardık. Ve Demir ikide bir 'biz üçümüz beraber yaşayacağız.' Derdi. O yüzden annemden ve babamdan gizlice okul çıkışları, kafelerde çalışırdık. Aklıma gelen anılarla yüzümü buruşturdum.

İlk çalışmaya başladığımızda 14 yaşındaydık. Tabii birçok kafe bizi işe almazdı küçüğüz diye.

Sonunda bir kafe sahibi üçümüzü birden işe aldı. Birinci gün her şey güzel gidiyordu Servis falan yapıyorduk. İkinci gün masaya bir arkadaş grubu oturmuştu. Bizim mahallenin lisesine gidiyorlardı. Biz de, çocuklar bizi görüp annemize ve babamıza söyleyecekler diye korkmuştuk. beni de servis yapmam için o masaya göndermişlerdi.

Beni tanımasınlar diye her boku yapmıştım ama...

İçlerinden birisi benim ismimi söylediğinde hepsi bana döndü. Sonra yaşımla alay etmeye başlamışlardı. Ben de hiçbirşey demeyerek elimdeki tepsiyi sıkıyordum. Sonra sırık Selim, 'sizin anneniz ve babanız biliyor mu?' Diye alayla sorduğunda, daha fazla dayanamayarak 'keşke boş olmasaydı.' Diyerek boş tepsiyi şlap diye çocuğun yüzüne yapıştırmıştım. Biraz sert yapıştırmış olmalıyım ki, burnu kanıyordu. Sonra da üçümüz de oradan topuklamıştık.

Tabii ailemize de bunu söylemişlerdi.

"Tamam hadi defolun gidin uyuyacağım." Diyerek elimle kış kış yaptım.

"Hain kardeş." Denir gülerek konuştuğunda ikisi de ayaklandılar Ve gittiler. İç çekerek yatağa uzandım ve düşünmeye başladım.

Her zaman hayatımın sıkıcı geçtiğini, ekşınlı bir hayat yaşamak istemişimdir.

Al sana ekşınlı hayat!

Daha fazla göz kapaklarıma dayanamayıp gözlerimi kapattım ve uykuya daldım.

.
.
.
Eveet biliyorum biraz erken bitirdim.

Neyse diğer bölümü uzun yazarım.

Görüşürüzz!






3'Ü BİR ARADAWhere stories live. Discover now