★1;2;3★

490 82 70
                                    

"uzaklar benim olsa olmaz'mı?
Uzak olsun ama benim olsun."

Soğuk suyu yüzüme döken kıza gözlerimdeki tehlikeli pırıltılarla baktım. Alay dolu bir gülümseme kondu yüzüme. Yüzündeki anlamsız ifadeyle verdiğim tepkileri inceledikten sonra biçimli kaşlarını çattı.
Bakışlarımı yavaşça diğerlerine çevirdim.

Yankı Özgür'ün karnında oturmuş saçlarını çekiyor, aynı zamanda da Umut'un sağ elini ısırıyordu. Umut elini kurtarmaya çalışsa da canı yanıyor olmalı ki yüzünü buruşturarak Yankı'nın omzuna yumruk atıyordu. Yankı bağırsa da geri adım atmıyordu. Özgür tepkisizce durmuş bu saçma anın bitmesini bekliyordu. Bu sefer de gözlerim koltukta umursamazca oturmuş olanları boş gözlerle izleyen Ateş'i buldu. Düşünceli gözüküyordu. Şimdi yapacağım şeyi kimsenin engellemeyeceğinden emin olduktan sonra yüzümü Neşeye döndüm. Hala bana bakıyordu.

Baksın.

Birazdan canı o kadar çok yanacaktı ki gözü kimseyi görmeyecek, ismimi haykıracaktı.Yardım dilenirken  ben bu halini büyük bir zevkle izleyecektim.

Hiç düşünmeden sağ elimi kaldırıp Neşenin at kuyruğu yaptığı saçına doladım. Anında tırnaklarını elime geçirip kurtulmaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenilemezdi. Gözlerime yerleşen şeytani pırıltılarla son kez gözlerine baktım ve hiç düşünmeden kafasını cam sehpaya vurdum. Büyük bir çığlık kapladı ortamı. Sanki o an zaman durmuş, herkes susmuştu. Etrafa saçılan cam kırıklarında oyalandı gözlerim. Sonra yavaşça yere bulaşan kan damlalarına baktım. Aklımı binlerce anı istila ederken ellerim yumruk haline geldi. Avuçlarımın içine batan tırnaklarımı umursamadan geri çekilip kendimi arkamdaki siyah koltuğa bıraktım.
Neşenin ağlamaları, acı dolu iniltileri zerre pişmanlık hissi uyandırmıyordu şu buzdan kalbimde.

"Neşe iyi misin, lütfen sakinleş"
Özgür'ün endişeli sesini duydum ama bir an bile olsun bakışlarımı cam kırıklarından çekmedim.
Sonra Umut'un sesi geldi kulaklarıma.
"Tamam sorun yok hastaneye gideceğiz lütfen sakinleş."
Daha sonra Yankı'nın endişeli sesini işittim. "Lan domates gibi patladı kızın kafası, salçaya döndü iyice kalkın çabuk."
Yavaşça bakışlarımı onlara çevirdim.

Özgür dikkatle Neşeyi kucağına alıp ayağa kalktı. Bir an bana bakacak gibi olsada bundan vazgeçip kapıya doğru yürümeye başladı. Yankı ve Umut da hemen peşlerinden çıkıp gözden kayboldu.

'Niye yaptın bunu Tutku?'
Duyduğum soruyla gözlerimi kapattım. Onu görmek istemiyordum. Derin okyanusları andıran gözlerini de görmek istemiyordum. Ben tam da şu an Deniz'i görmek istemiyordum.Ta ki duyduğum tanıdık sese kadar.

'Neden?'
Tek bir sorusu gözlerimi açmama yetmişti. Hissiz bakışlarımı tam önüme çevirdim.

Oradaydı.
11 yaşım ziyaretime gelmiş, tam karşımda duruyordu. Çocukluğum hatalarımı yüzme vurmak ister gibi bana bakıyor, bir an bile olsun asi bakışlarını gözlerimden çekmiyordu. 12 yaşımın kayıbı kendiyle 11 yaşımı getirmişti.

Küçük bedenimin baştan aşağıya her ayrıntısını inceledim. Beyaz pileli çorapları toz olmuş  siyahı andırıyordu. Tam dizlerinin üzerinde biten çizgili eteği kırış kırıştı. Sürekli eteğinin bir kısmını avuçlarının içine aldığı içindi o kırışıklar. Beyaz düğmeli gömleği eteğinin üstünde sarkıyordu. Böyle hiç öğrenciye benzemiyordu ama ben bunun da sebebini biliyordum. Gözlerim yavaşça ellerine kaydı. Sağ eli yine eteğini kavramış sıkıyordu. Sol eli yumruk halinde duruyordu. Kollarını görmek istedim ama buna gömleğinin kolları izin vermedi. Bakışlarım ilk önce boynuna oradan da yüzüne tırmandı. Gözleriyle buluşan gözlerim bir kez daha o güne gitmeyi seçti.

𝕍𝕖𝕣𝕚𝕝𝕞𝕚ş 𝕤ö𝕫𝕝𝕖𝕣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin