[2]

30 2 0
                                    

Vote vermeyi unutmayın💜💜💜

______________________________________________

Sabah gözümü aydınlık bi gökyüzüne açmışken şuan ise hava sanki sabahkine inat kapalıydı ve yoğun bir sis kaplamıştı etrafı. Kahvaltı yapalı ne kadar olmuştu bilmiyordum. Ta ki havanın kararmaya başladığını görene kadar.

Masanın üzerinde duran kahvemi ellerimle kavradım. Bir yudum aldığımda sıcaklığı içime işlemişti. Kapalı camdan yavaş yavaş kararmaya yer tutmuş gökyüzünü izleme başladım. Pencereye su damlaları çarparken hafiften yağmur atıştırmaya başladığını farkettim.

Yağmur damlaları birer birer pencereye çarptı, her bir damla süzülürken bir yenisi ekleniyordu üstüne. Yağışın seslerine içeriden gelen hafif bi melodi eşlik etmeye başladı. Gözlerimi kapayıp kendimi iki sesin birbiri ile olan ahengine bıraktım. İçimde o an anlam veremediğim bi hüzün yer aldı. Bu hava ve bu hissettiklerim, yabancı değildi.

Bir süre öylece ruhumu dinlendirirken içeriden gelen müziğin hala bitmediğini farkettim. Kalkıp mutfaktan çıktığımda koridorda sürekli başa saran o müziğin geldiği yere doğru yöneldim. Tahmin ettiğim gibi çalışma odasından geliyordu. Akşam olmuştu ve sehun çalışma odasından hala çıkmamıştı. Ne yaptığını deli gibi merak ediyordum. Kulağıma daha net ilişen müzikten anladığım kadarıyla çalışmıyordu.

Odasının önüne geldiğimde kapalı kapının ardından gelen müzik daha net duyulordu.
Bir müddet girip girmemek arasında kalsam da elim kapı kulpuna uzandı. Kapıyı araladığımda hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. Tereddütle içeri bir adım attığımda sigara kokusuyla karışık Keskin bira kokusu başım biraz döndürdü. Kapının yanındaki plaktan müzik çalmaya devam ediyordu. Gözüm o sırada odanın köşesindeki koltukta rahat bir şekilde oturan Sehun'a kaydı. Ona doğru ilerlediğimde kızarmış yüzünü fark ettim. Kendinde olmadığını farkındaydım Ama
neden bu hale geldiğini çözememiştim.

Yavaşça yanına oturdum. Temkinli davranmaya çalışıyordum. Önümüzdeki masada gördüğüm boş şişelerden ne kadar içtiği belliydi. Sehun'a doğru dönüp elimi omzuna koyduğumda kısık sesle konuşmaya başladı.

"Tam bugün... Bir sene önce" dediğinde duraksadım.

Doğru ya bu benim aklımdan tamamen çıkmıştı.

Evet, bir sene önce bugün, yine aynıydı. Etrafa hakim olan sis ve yağmurlu bir gün. Bu içimde hissettiğim hüzün, boğazımda geçmeyen bir yumru, Sehun'un bu perişan olmuş hali... Bütün bunlar tanıdık gelmeye başladı. Hafızamda yer alan geçmişin izleri yine belirdiğinde hiç unutamadığım o gün gözlerimin önünde canlanmaya başladı.

Acıyı gördüm. Gözlerindeki çaresizliği gördüm.

Odaya bırakılmış çiçeklerin üzerindeki çerçeveli resimde beliren kadının seçilmiş siması...

O ise karşısında başı önüne eğik, perişan bi vaziyette oturuyordu. Üzerinde siyah bir takım.. Kıpkırmızı olmuş gözleri ve acı dolu bakışları her şeyi anlatıyordu aslında.Hayatında en çok değer verdiği, yaşamının anlamı artık ayrılıp huzur bulmuştu. Başını kaldırıp annesinin tebessümüne o da kederli bi gülümsemeyle karşılık verdi.

Boğazında hiç geçmeyen bir yumru... Hiç kabullenmek istemese de kalbinde çoktan yer almış o ağır sızı içinde bulunduğu vaziyeti inadına kabul ettirmeye çabalıyordu sanki.

Cenaze boyunca hiç ağlayıp içini dökememişti. İçine atmaktan ağlayamamıştı ve ağlayamadığı her vakit yüreğindeki sızı daha ağır geliyordu ona.
Ne insanların tesellileri ne de almaya çalıştığı nefesler onu kendine getiremiyordu.

HEARTBREAKER | OH SEHUNDove le storie prendono vita. Scoprilo ora