[3]

28 3 0
                                    

Gelecek

Karanlık odada sadece ben ve karşımda duran komiser vardı. Ben donuk bakışlarımı masadan ayırmazken o ise pür dikkat beni inceliyordu. Konuşmamı bekliyordu ama ben her şeyi nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Sadece midem bulanıyordu ve yorgunluktan gözlerim her an kapanacak gibiydi. Kapının açılma sesini işittim. İçeri başka biri girdi ve elindeki kağıdı komisere uzattı. O da bunu bekliyormuş gibi kağıdı masaya koydu ve bana uzattı.

"Bu kişiyi tanıyor musun?"

Ona iğrenerek baktım, görmeye bile tahammül edemiyordum.

"Yunho. Jung Yunho."

"Nerden tanıyorsun, nasıl tanıştın?"

İşte burda tıkanıp kalmıştım. Suçlu bariz ortadaydı ama şimdi bunu cevaplarsam oklar başka birisini gösterecekti.

"Bak, bir şey demek zorundasın. Şuan ne dersen de inanmaktan başka çaremiz yok. Herkes senin bir lafına bakıyor."

Doğru söylüyordu. Zor da olsa cevapladım.

"Babasının iş ortağı. Sehun tanıştırmak istedi, bu şekilde."

"Yani onun da ortağı?"

Kafamı salladım istemeyerek de olsa.

"Onda dikkatini ilk çeken şey neydi?"

Önümde duran resmine baktım tekrardan. Parmağımla boynunun altındaki dövmeyi gösterdim.

"Dövmesi mi?-

"Komiserim!"

İçeri aniden dalan polis ile yerimden sıçradım. Telaşlı telaşlı konuşmaya başladı.

"Kaçmış, Jung Yunho şehri terk etmiş."

"Lanet olsun!"

Duyduklarımla içimden binlerce kez onlara küfrettim. O kaçmıştı. Artık gitgide olaylar karmaşık hale geliyordu. Artık tek dileğim Sehun'un iyi olmasıydı.

Günümüz

Bilgisayarımdan göndermem gereken mailleri gönderdikten sonra çalışma masamdan kalktım ve bu akşamki yemek için hazırlanmaya koyuldum. Zil sesini duymamla yerimden sıçradım. Hemen gelmiş olamazdı değil mi? Daha hazır bile değildim. Bu akşam şu sürekli bahsettiği kuzeni ve aynı zamanda iş ortağı olan Yunho ile tanışacaktım. Kendisini merak etmeye başlamıştım açıkçası. Çünkü bu aralar gerçekten bir şeyler bana hiç normal gelmiyordu. Özellikle de onun bir anda ortaya çıkması. Bilemiyordum, belki de ben kafamda kuruyordum. Neyse, tanışınca ben mutlaka anlardım.

Odamdan çıkıp dış kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açar açmaz gelenin Jongin olduğunu yeni farketmemle beni es geçerek içeriye dalması bir oldu. Bu çocuğun tuhaf hareketleri beni sinir ediyordu. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde çoktan salona geçmiş bir yere oturmuştu bile. Ben karşısına geçip kollarımı birbirine bağladım.

"Sana kaç kere dedim şöyle hareketler yapma diye?", deyip suratıma memnuniyetsiz bir ifade yerleştirdim. O işin eğlencesinde olabilirdi ama ben gerçekten katlanamıyordum. Jongin Sehun'un üniversiteden arkadaşıydı ve aynı zamanda benim de. İşinde çok başarılı bir avukattı ve kendine ait bir bürosu vardı. Bu sıralar işleri yoğun olduğundan bizle vakit geçiremese de elinden geldiğince yanımızda olmaya çalışıyordu. Alaycı kişiliğine bakacak olursak onun avukat olduğuna kimsenin inanmayacağı aşikardı. Doğrusu ben de bazen şaşırıyordum.

HEARTBREAKER | OH SEHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin