düş' 1

4.4K 234 172
                                    

Troye'yle beraber takılmak için geldikleri barda, kendini unutana kadar içmeye karar vermişti. Eğlenmiyordu yalnızca kulakları ve beynini patlatan berbat müzik eşliğinde her şeyi unutmak istiyordu.

Yaşadığı hayatı kendisi seçmişti, ama bundan memnun muydu emin değildi.

Hayatında zerre kadar sempati duyduğu bir şey yoktu. Sadece aynanın karşısına geçtiğimde böbürleniyordu. Kendini beğenmişliktense realist biri olduğunu düşünüyordu. Birisi onu övdüğünde "o sizin güzelliğiniz" demek ona göre değildi. Hatta aptalca bir geri dönüş olduğunu düşünüyordu. "Evet öyleyim" diyebilir ve bu cevaba alaylı bir bakışla kendini beğenmiş olduğunu ima edenlere "övme sebebin sana karşılık vermem içinse, sen de seni övenlere dilersen sadece teşekkür edip tatmin olabilirsin diyerek alayla gülümserdi."

Çünkü insanlar gözünde bundan ibaretti. Çıkarlarına göre yaşayan aptal varlıklar.

Kimseden bir beklentisi yoktu. Yalnızca insanların onu üstün görmesini isterdi ve bunu başardı. Etrafında onlarca adam, çalışma prensiplerine uygun olarak yürüttüğü yasal olmayan işler.

Lee Minho, asla kimseye minnet etmez.

İstemsizce etrafında bulunan herkese olumsuz düşüncelerle yaklaşıyordu. Yüzüne gülümsenmesi gereken biri olması, güven probleminin baş sebepelerinden olsa da, İnsanlardan kendisini soyutlamasının birçok sebebi daha vardı.

Yine de Troye'yle anlaşıyordu, işine yarıyordu. en yakın o olduğu için mi emin değildi, ama güven duygusuyla tam olarak teslim olmasam bile, bu ihtimali düşünüyordu. 'Ona güveniyor muyum?' Minho için büyük bir adımdı.

Bugün kafayı bulması gerektiğini düşündü. Önüne ne gelirse tek seferde içti. Sebebini bilmeden, neden kaçtığını bilmeden... Yalnız hissediyordu, hissiz olmaya alışmıştı ama kendinden ürktüğünü düşünüyordu adeta.

İçecek bir şey kalmayınca önünü göremeden yürümeye başladı. Çarptığı herkese siktiri çekip barmenin önünde durdu. Zoraki oturduğu koltuktan doğrulmaya çalışırken birden düştü. Eli başının altındaki yerini aldı. Uzanmış olduğu yerden diğer elini kaldırıp barmenin duyması için tüm sesini kullandı.

"En ağır içkilerden doldur!"

Elini savurduğunda bir şeyleri yıktığını anladı, umursayacak durumda değildi. Hala neden içki vermediğini gevelerken kafasına yediği şamarla, gözleri hızla açıldı. Refleksle yüzünü göremediği eli tutup sıktı, sertçe.

Kafasını kaldırıp gözlerindeki acıyı görünce, sıktığı bileğin avucundan kaymasına izin verdi.

Dikkatle güzelliğini hayretler içinde izlerken 'acıyla sızlanan yüzü nasıl kusursuz görünebilir' diye düşündü.

Oldukları durumu unutmuştu. Ayrıca burası gay barıydı. 'Gay barında kızın ne işi var?' Diye düşündü. Sarhoşluğun etkisiyle zoraki gözlerini açıp kesik kesik kesik görse de emindi, bu güzellik bir erkeğe ait olamazdı.

Erkeksi sesi kulaklarına dolana kadar, gay olmadığını düşünüyordu.

Anın şokuyla yüzüne doğru daha çok yaklaşıp bağırdı.

"SİKEYİM NE BİÇİM ERKEKSİN"

Kafasını yana çevirip alayla gülümsedi. "Çalışma kurallarım olmasa gösterirdim, şanssız günündesin."

Uzun süre afalladı, çalışırken yalnızca onu izledi. Deli gibi sarhoştu ve gördüğü güzellik düş gibi geliyordu. Buna kesin bir kanaat getirdi ve içinden şu cümleler geçti.

'Seni canlı bir düş gibi görebilmek için ölene kadar içebilirim.'

Dudakları ve burnun arasındaki ahenk zihnine kazındı. İlk defa övmek istediği birine rastladı. Saatlerce övmek istedi.

Aradan dakikalar geçti. Uzunca bir bakış attı ve kendisini fark etmesini sağladı. Yalnızca bunu bilsin istedi ve müziği bastırmak için eliyle yaklaşmasını işaret etti. Kulağına eğilip konuştu.

"Biri sana iltifat ettiğinde 'o senin güzelliğin' diyerek, karşılık verme! Bu güzellik yalnızca senin, kabul et ve teşekkür et."

"Ya kardeşim ne anlatıyorsun? siktir git işine!"

Düşünün sonlandığı o ana geldi ve sarhoşluğun etkisiyle olduğu yere sızdı.

♾️

2 bolum attım gozden kacmasın✋🏻

dlmlu, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin