sen ve her şey benim için aynı' 15

738 88 266
                                    

Yere çakıldığına şahit olduğu o an da dünya durmuş olmalıydı. Minho olduğu yerden koşmak istese de, beyni ayaklarına komut vermiyordu. İçinde bir hançer tüm organlarını parçalamış gibi hissetti.

Gerçeklik algısını kaybetmişti, sanki bir şeyler gözünü kapatıp açınca geçecekmiş gibi geliyordu. gözlerini kapatıp tekrar açtığında Hyunjin'i orada görmesi aynı anı tekrar tekrar yaşattı.

Ellerine baktı, gitmesine izin veren ellerine baktı. Sonra yere yığılmış bedene doğru koşmaya başladı. Sanki var olan en hızlı koşuşu sergiliyordu. Halbuki normal insanların yürümesinden daha yavaştı. Titreyen bacakları, yüz üstü kanlar içinde duran bedenin yanına çöktü. Açık olan dizine batan çakıl taşlarını hissedemiyor, ama yerde yatan bedenin acısını hissediyordu.

Dokunmaya korktu, yüzünü kaldırmaya korktu. Onu kaybetmekten deli gibi korktu. Dudaklarını zoraki ayırıp adını söylemeye yeltense de yapamıyordu.

Cevap veremeyecek olduğuna emindi, yine de seslendikten sonra oluşan sessizliği kaldıramayacağına, bu acıya dayanamayacağına da emindi.

Dudaklarını birbirine bastırıp, saçlarını korka korka okşarken ağlamaya devam ediyordu.

İnsanlar gelmeye başladığında Minho titreyen elleriyle göz yaşlarını silerken, tüm gücüyle bağırdı; "ambulansı çağırın! Lütfen..."

Çok geçmeden ambulans gelmişti, yerden dikkatlice kaldırılan beden hem hızlı hem oldukça nazik bir şekilde sedyeye yatırıldı.

Minho gördüğü şeyle yutkunamıyor, konuşamıyor, yalnızca ağlamaya devam ediyordu.

Yüzü neredeyse gözükmüyordu, öpmeye kıyamadığı yüzü kanlar içindeydi.

Troye telaşla ambulansa koşarken Minho öfkeyle güçlendiğini hissetti. Önünde durdu, ona yaklaşmasına asla izin vermeyecekti.

Troye Minho'ya aldırış etmeden hemşirelere doğru seslendi; "yaşıyor mu?"

Minho avucuna aldığı yakaları silkeleyerek kendisine bakmasını sağladı. "Eğer ona bir şey olursa, seni yalvarta yalvarta gebertirim."

Troye hızlanan nefesiyle dolan gözlerine engel olmak için kendini sıkarken cevapladı; "ona bir şey olursa senden önce kendimi ben öldürürüm."

Minho yumruğunu indirdiği yüzle tekrar göz göze gelmek için yakalarını sıkıca tuttu. "Naptın? Orada ne yaptın ki düşünmeden atladı." Troye başını sallarken dudaklarını araladı; "hiçbir şey."

Minho ard arda geçirdiği tekme ve yumruklarla yerde kıvranan bedene hiç acımadan söylenmeye devam ediyordu; "yalan söylüyorsun! eğer seni yakınında görürsem tüm kemiklerini kırarım anladın mı?"

Karina ve Seungmin giden ambulans yerde duran kan izi ve Troye'u acımasızca döven Minho'yu görünce tedirgin olarak Minho'nun kollarını tuttu.

Minho Hyunjin'in peşinden gitmek için diretmeden ikisine arabaya geçmelerine dair emir verdi. Karina Hyunjin'i sordu, cevap alamayınca çoktan Minho'nun gözyaşlarına eşlik etmişti.

Polisler olay yerine gelip, Troye'u tutuklamıştı.

Seungmin trafik kurallarını önemsemeden son gaz vardığı hastanenin kapısına arabayı park etmeden Minho aşağıya indi. Karina hemen peşine koşarken, tanrıya dua ediyordu.

"Lütfen ona bir şey olmasın."

Hemşirenin yönlendirdiği ameliyathanenin kapısında bekleyen Minho için saniyeler dakikalara dönüşmüş gibi sabredemiyordu.

dlmlu, hyunhoWhere stories live. Discover now