bölüm on: piyan

5.4K 550 1.2K
                                    

- - -

10| O küçük, masum çocuk

Lüks araç şehrin en eski yapılarından birinin önünde durdu. Saraya yakın bu bölgedeki bütün yapılar eskiydi ama modern zamana ayak uydurmak adına belirli aralıklarla restore edildikleri için dışarıdan bakıldığında asla göz tırmalamıyor, aksine estetik açıdan tatmin duygusu oluşturuyorlardı.

Yine de Jimin'in arabadan inip az katlı apartmana bakarken düşündüğü bu değildi. Annesini ve elindeki karton poşetteki boyaları düşünüyordu. Buraya gelmeden önce Junghwa'yı aramış ve durumu gelişi güzel izah ettikten sonra kimseye söylememesini de rica etmişti. Bu noktada annesine güveniyordu ama olayların seyrine baktığında güveninin doğru olup olmadığını da bilmiyordu. Bu yüzden içindeki kurt ona annesinin çoktan başkan ile konuşmuş olabileceği ihtimalini fısıldadığında bunu reddetmedi. Sadece kabullendi.

Yıllardır arkasından iş çevirdiğini düşündüğü Yoongi bile tanımadığı bir kişilikte yanında yürüyorken artık hiçbir şey imkansız sayılmazdı.

Jimin henüz küçük bir çocukken Deokhwa, Kralın yanında onun saçını okşamış ve "Bu hayatta tek başına olduğunu kabullenmelisin oğlum," demişti. "Herkes yalnız ölecek. Bu karşında gördüğün Kral bile." Sonra ukala bir gülüşle kendini göstermişti. "Ben bile."

Ve ondan sonra Jimin'i yanından bir an bile ayırmamak için taklalar atmıştı.

Öleceğini bilse Jimin'i de yanında götürmek isterdi.

Jimin bazen bu anı düşünüp gülerdi. Herkes yalnız ölse bile başkanın yalnız ölmeyecek kadar bencil olduğunu düşünürdü. Ama şimdi durduğu noktadan geriye bakınca başkanın aslında ne kadar haklı olduğunu anlıyordu. Hayat böyleydi. Tüm ipleri elinizde tutuğunuzu sanırken bile yanılıyor, aslında bir kukladan farkınızın olmadığını anlıyordunuz. Başkanın kimseden bir farkı yoktu. Bu hayat onun da yalnız ölmesini sağlayacaktı. Ne kadar bencil olursa olsun o gün söylediklerinde tamamen haklıydı. O bile yalnız ölecekti. O bile.

"Annenin yanında bu kadar dalgın görünme." Yoongi arka koltuğa koyduğu çiçekleri aldıktan ve arabayı kilitledikten sonra Jimin'in yanına ulaşmış ve izinsizce elinden tutup yürüdüğü yolda ona eşlik etmeye başlamıştı. "Biliyorsun Jimin, bu noktada birbirimizden başka güveneceğimiz kimsemiz kalmadı." Dudaklarında tatlı bir gülümseme yer ediniyordu. "Annen dahil."

"Annem sandığın kadar kötü değil Yoongi." Jimin müstakbel eşine bakmak için bakışlarını yana çevirdiğinde ilerideki arabaların orada duran iki bedeni ve o iki bedenin yüz hizalarında tutulmuş kameraları görmesi uzun sürmedi. Bu insanların ne kadar uç sınıra gideceklerini ve çektikleri görüntülerden ağız okuyacak kadar psikopatlaşabileceklerini sonuna kadar biliyordu. Bu yüzden derin bir iç çekip Yoongi'nin elini sıkarak apartmana doğru adımlarını hızlandırdı. Yoongi onu sorgulamadı bile. Muhtemelen o kameraları kendinden önce fark etmişti.

Apartmanın içindeki üç basamaklı merdiveni çıktıktan sonra muhtemelen restoreler sırasında eklenmiş eski bir asansörün önünde durdular. Jimin çağırma düğmesine basarak ona döndüğünde elini çekecek gibi oldu ama Yoongi izin vermedi. Bunun yerine avucundaki eli kaldırdı ve dudaklarına götürüp üst yüzüne minik bir öpücük kondurdu. Jimin de sadece bir an için merakına yenik düşüp başını apartmanın demir kapısına çevirdi. Desenli kapıdaki şeffaf camlardan dışarıya baktı. Kendilerini çeken birinin olup olmadığını görmek için saniyelik bir analizde bulundu.

"Yaptığım her şeyi bir nedene bağlamaktan vazgeç." Yoongi onun bakışlarını takip etti. "Gerekli zamanlarda peşimize bir magazin ordusu takmadığım müddetçe sana dokunan bir planın parçası değil, benim. Anlıyor musun?"

sillage : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin