iyi okumalar, yorum ve oylarınızı bekliyorum<3
Ela: Günaydın komutanım
Ela: Browni kurabiye yaptım yer misin? (13.20)
Ela: Neredesin sen? (16.32)
Ela: Başka zaman bu kadar geç yazmazdın, göreve gidecek olduğunda haber verirdin.
Arda Komutanım: İşim var yazma. (01.18)
Ela yazıyor
Ela çevrimiçi
Ela: Peki.
"Salak Ela." diye mırıldandım sinirle "Salaksın gidip her seferinde yüzsüz gibi yazdığın için çok salaksın."
Avuçlarımı sinirle sıktım ve yastığa ufak bir yumruk attım. Sabahtan beri hiçbir mesajıma cevap vermeyip gecenin bir yarısı böyle bir mesaj yazması beni sinirden deliye çevirmişti.
Akmak için çırpınan göz yaşlarıma rağmen ayağa kalktım ve duşa girdim, sıcak suyun tenimden akması içimdeki ağırlığı geçirmek yerine daha çok arttırıyor gibime geliyordu. Ağlamak istiyordum ve bunun nedeni kırgınlıktan çok sinirdi.
Sıcak banyomdan çıkarak küçük yatak odama girdim ve iç çamaşırlarımı giydikten sonra yeşil pijama takımımı üzerime giyip hırkamı da hızlıca kollarımdan geçirdim.
"Uyursan geçer." dedim sakinleşmeye çalışarak. "Onun moralimi bu denli bozmasına izin vermeyeceğim."
Başımı koyduğum yastığıma biraz daha sarıldığımda evimin içini birkaç saniyeliğine zil sesi doldurdu, kısa süreli zil sesi yanlış bastıklarını düşünmemi sağladığından yatağımdan kalkmak yerine uykuya biraz daha teslim ettim kendimi.
Birkaç dakikanın ardından telefonuma ardı ardına gelen bildirimler huzurumu iyice kaçırdığından kısık gözlerim ile ekranın ışığına alışmaya çalıştım bir süre.
Yiğit Paşa: Evde misin?
Yiğit Paşa: Zile bastım açmadın.
Yiğit Paşa: Ela?
Ela: Evdeyim Yiğitsu
Ela: Uyuyacağım yatıyordum
Yiğit Paşa: Moralini ne bozdu senin?
Ela: Bir şey bozmadı uykum var
Yiğit Paşa: Ben sana hep ne diyorum?
Ela: Ben senin ciğerini bilirim Ela, diyorsun
Yiğit Paşa: Aynen öyle hanımefendi
Yiğit Paşa: Şimdi dökül bakalım
Ela: *ekran görüntüsü*
Ela: Beni sinir krizine soktu şu tavrı
Ela: Haspam ilk ben yazdım ve yazıyorum diye kendini bir şey sanıyor.
Yiğit Paşa: Asker adam bu Elo
Yiğit Paşa: Meşguldür ve hızlıca yazmıştır belki bilmeyiz
Yiğit Paşa: Biraz daha bekle, baktın sabah falan da böyle davranıyor koyarsın tekmeyi
Ela: Öyle yaparım artık
Ela: Ama şimdi uyuyayım.
Yiğit Paşa: Yarın sabah hazır ol kafeye gideceğiz organizasyon için
Ela: Off
Ela: Ne zaman döneriz?
Yiğit Paşa: Direkt eve döneriz iki gibi
Ela: Okay
Ela: İyi geceler Yiğitsu
Yiğit Paşa: İyi geceler kardeşim zıbar hadi
07.48
Bu saatte kapıma davar gibi vuran kim olabilirdi?
A şıkkı Yiğit?
B şıkkı Yiğitsu?
"Ela üç dakika içinde arabada olmazsan sana o çiçekleri yediririm!"
Cevap A şıkkıydı.
"Geldim fıstık." diyerek köşeye fırlattığı çantam ve telefonumu alarak kapıyı açtım, hızla peşinden aşağıya inerken ona yetişmek için ekstra çaba harcamam gerekiyordu.
"Ben sana sabah en geç buçukta kapının önünde hazır bekle demiyor muyum he?"
"Diyorsun."
"Sen ne yapıyorsun peki her seferinde?"
"Beklemiyorum."
"Neden peki canımın içi?"
"Uykum açılmıyor Yiğitsu ben ne yapabilirim?"
Suratımı bir süre izledikten sonra kafasını iki yana salladı ve arabaya binip çalıştırdı, beni bırakmasından korkup hızla ben de bindim yan koltuğa, ardından kemerimi taktım.
"Sus artık!" diye bağırmak zorunda kaldığımda şokla bana baktı. Kırk beşinci kez geç kaldığım hakkında konuşup sinirleniyordu ve artık daralmıştım.
Kaşlarını çatarak baktı. "Döveceğim seni he."
"Ben de seni döverim."
Sağa doğru çevirdiği direksiyon ile birlikte çiçekçi dükkanımızın önüne geldiğimizde hâlâ benimle atışması bitmemişti.
Arabadan inmek için durmasını bekliyordum ki arkamızdaki araçtan yüksek bir ses geldi.
"Hay ben böyle işin!"
"Ne oldu?" dedim tedirgin bir sesle kemerimi çözerken. Yiğit saçlarını karıştırdıktan sonra derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı ama işe yaramıyor gibiydi.
"Arabayı götümüze kadar soktuğu için çarptım."
Hızla indiğinde ben de peşinden indim, sinirinin üzerine daha çok sinir katmıştı bu kaza ve eğer geç kalırsak sakinleşmesi hiç de kolay olmayacaktı.
Siyah spor arabanın ön tarafında küçük bir ezik harici hiçbir şey yoktu, bizim arabada ise birkaç çizik vardı.
Burada durursam hazırlık yapacak kimse olmadığından organizasyona geç kalacaktık, o yüzden içeri girip hazırlık yapmam Yiğit'in ruh sağlığı için daha hayırlıydı.
Bir sorun olmadığını düşünerek içeri girecektim ki arkamdan gelen ses beni olduğum yere resmen çiviledi.
"Günaydın çiçekçi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEKÇİ KIZ
Teen Fiction05**: 500 gram çiğ köfte ve yanında büyük boy ayran istiyorum, Lavanta Çiçek'e getirirsiniz. Çiğ Köfteci: Ne çiğ köftesi? Askerim ben