24

51.6K 2.7K 124
                                    

Elimdeki soda dolu bardağın içine birkaç parça buz attıktan sonra geriye gitmek için çırpınan ayaklarıma inat salona doğru ilerledim. Adını bilmediğim çocuğun yanında oturan kız üzerini değiştirmiş, siyah bir eşofman ve üzerine mavi bir tişört giymişti.

"Aslında bu kadar tepki verecek bir şey yoktu sanki." dedi Alara saçlarını geriye doğru atarken. "Sanki fuhuş baskını yaptınız."

"Bana bak kızım." diye sinirle soludum, işaret parmağımı yüzüne doğru çevirirken. "Eğer o ağzını biraz daha yaya yaya konuşursan, konuşacak bir ağzın olmaz."

Arda kolumu sıkıca tutup yanına oturttu ve bir elini çırpınmama rağmen belime yasladı. "Ela, tamam bir dur."

Adını bilmediğim çocuk derin bir soluk aldı. "Yenge-"

"Ela! Yok size yenge falan, Ela diyin bana."

"Tamam. Ela, Alara benim sevgilim. Arda da yakın arkadaşım olduğu için evin anahtarı bende de var, yarın okul için şehir dışına gidecek gitmeden beraber biraz vakit geçirelim diye geldik. Arda'nın geleceğini bilmiyordum."

Sinirli bir soluk aldım, bu çocuk nasıl her seferinde olaylardan hiç haberi olmadığı gerekçesi ile yırtıyordu?

"Gidin yatın, sabah uyandığımda ben işe gideceğim oradan da ayarladıkları otele." dedim ve elimdeki bardağı masaya bıraktıktan sonra koltuktan kalktım.

"Sizin yapacağınız işe sokayım!" dediğini duydum Arda'nın, ardından birkaç adım sesi duyuldu. "Ela, valla haberim yoktu ya!" dedi sitemkar bir sesle.

Nereye gittiğimi bile bilmeden önden önden ilerlerken Arda elimi sıkıca kavrayarak bir odanın kapısını açtı ve benimle beraber içeri girdi. Fazla büyük olmayan odanın tam ortasında büyük bir yatak vardı, tam karşısında iki tane kapı ve ikisinin ortasında bulunan büyük bir ayna.

"Güzelim, yemin ederim hiçbir şeyden haberim yoktu. Alara ile hiçbir alakam yok, Mert'in sevgilisi o." dedi beni yatağa oturturken. "Evet çok haklısın, yanlış anlaman da çok normal ama şurada birkaç gün anca yan yana kalıyoruz onu da benim aptallığım yüzünden uzak geçirmeyelim."

"Kim onlar ve burada ne yapıyorlar?"

"Ne yaptıklarını bilemem, söylediklerine göre son günü beraber geçirmek istemişler. Mert benimle Aydın'a gelen sana o mesajı atan arkadaşım, Alara da yüzbaşının kızı."

"Sevmedim ben o kızı. Gitsin o."

Elleri yüzümü kavradıktan sonra bana ufak bir gülümseme ile baktı. "Gidecek, yarın onu görmeyeceksin söz."

Gözlerindeki korku ve kavga çıkarmamam için yalvaran bakışlarına dayanamayarak kafamı göğsüne doğru yasladığımda derin bir soluk verdiğini duydum. "Sen şimdi askeriyeye dönecek misin?"

"Seni bırakamam tek başına, yarın işe bıraktıktan sonra gideceğim. Hem izin alacağım bir hafta erken gitmek için."

"Kızmazlar mı?" dedim başımı göğsünden kaldırıp ona alttan bakarak.

"Kızmazlar, çok da sözü geçmeyen biri değilimdir."

Bakışlarım kapının kenarına kaydığında Arda'nın ne ara koyduğunu bilmediğim valizimi görmemele gülümsedim, içeri gidip onları görmek zorunda değildim demek ki. Arda'ya sarılı halde biraz daha durduktan sonra karanlık odanın içinde bir melodi duyuldu ve ardından cebimdeki telefonum titredi.

Yiğit Paşa Arıyor

"Ne oldu, kim o bu saatte?" diye sordu Arda bakışlarını ekranı görünmeyen telefonuma odaklarken.

ÇİÇEKÇİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin