HÜZNÜN ACI TINISI

227 137 176
                                    

İyi okumalar umut ışıklarım:)
💚💚💚💚

(GÜNÜMÜZ)

KATARİNA

Hayatımda her zaman bir aileden bahsetmiştim kendime, mutlu olan bir aileden.
Ne yazıkki bu düşünce bana gerçekleri yüzüme çarpa çarpa kendisinden vazgeçmemi haykırıyordu.

Ben bir prensestim, tahtın tek varisiydim. Her zaman savaşmak ve cesaretten yanaydım. Ancak annem gibi acımasız olarak ülke yönetmek bana göre birşey değildi.
Kimseyi korkutmak gibide bir huyum yoktu.

Ülkeme sahip çıkayım diye halkıma kötü davranamazdım.
Halkta ülkenin bir parçasıydı, anneme karşı aldıkları bu kötü tavrın annemin ne kadar kötü bir kraliçe olduğundan başka bir açıklaması olamazdı. Ülke yönettiğini zannediyordu ama kendi kızıyla birlikte sonunun geleceğinden haberi yoktu.

Annem bana küçükken eğer Mirana prensesiysen her zaman acımasız olman gerek derdi.
Burda çocuklara doğduğunda ilk eğitim verilen konu:
Vicdanını unutturmak ve acıma duygusunu yok etmekti.

Bunun için devletimize bağlı okullarda savaş eğitimide yapılırdı.
Annem eğer sarayda işleri erken biterse hergün farklı bir okulu ziyaret eder ve çocuklarda savaş yeteneği olanları ordu himayesine alırdı.
Onları ailelerinden ayırırdı, ona göre ailesiyle yaşayan çocukların vicdan duygusu olurdu, annem ise merhametsizlik istiyordu.
Ben bile eğitim alırken çoğunlukla annemden uzak tutulmuştum.
Egitimlerim bittiğinde ise çoğunlukla annemin gazabına ugrardım.

Ülke yönetebilecek kabiliyeti bende görmek istiyordu, oysa sadece yedi yaşındaydım. Nasıl benden bunları isterdi onuda anlamazdım, yaparsam beni seveceğini ve mutlu olacağını sanardım, ama her seferinde onun kin dolu bakışları altında ezilip kalırdım. Sığınacak kimsemde yoktu, sadece her zaman temenni ederdim.
"Geçecek sabret.."

Geçmişi hatırlamak bana iyi gelmiyordu. Korktuğum şey bambaşkaydı.
Annem miydi? Hayır, değildi.
Ondan her zaman nefret etmiştim.

Duygularım, hislerim beni şaşırtıyordu. Hergün farklı bir düşünce zihnimin kapısını çalıyordu.
O gün o kütüphaneye gideceğimi annem kimden ögrenmişti?
Kimseye söylemediğime emindim, kesin beni takip ettirmişti.

Edward'ın soğukkanlılıkla anneme bakışı ve tavırlarını sanki önceden biliyormuşcasına davranışı çok değişik geliyordu. Sanki annemi önceden tanıyan biri gibiydi, ama sonradan buz kesilmişti sanki, hiç bir duygu alamamıştım bakışlarından.

Kütüphaneden ayrılalı sadece bir saat geçmişti. Annem Edward'a gitmesini söylemiş ve oda itiraz etmeden kütüphaneden ayrılmıştı.
Ordayken ben acı çekerken, yanımda olması gerekirken, bana tek bir kelime etmeden çıkıp gitmişti.

Onu bu konuda suçluyordum, bizim birbirimizden ayrılmamamız gerekiyordu. O ise arkasına bakmadan gitmişti.

Gerçi ben neden yanımda olmasını bekliyordum. Sen bu değilsin ki Katarina, her zaman kendin mücadele ettin, şimdi ise birinden ümit bekleyecek kadar acizleşemezsin.

Yoksa, ona aşık olmayamı başlayacaktım. Hayır, kendimi kaybedemem, buna asla izin vermem.

Tak!tak!

"Uyumak istiyorum defol!" diye hırladım. Bu sarayda dinlenmek de yasaktı. Adım sesleri yavaş yavaş uzaklaştı.

Neydi şimdi bu?

EDWARD

Orda olanlar neydi sahi..
Katarinanın babasının ölmesi sanki benim içime bir kor düşürmüştü. Sanki benim babam ölmüştü.
Buz kestigimi hissediyordum, bir an o soğukkanlı tavrım gitmiş, yerine acı çeken biri gelmişti.

İHANETİN KEFARETİ (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin