İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

147 86 154
                                    

İyi okumalar güzel okurlarım:)))
🦋🦋🦋🦋🦋

Yalnızlığın hapsolmuş dakikalarından birindeyim, kaç güz atlatacagım belirsiz. Kabuslarım davam edecek ama hiç bir zaman bitmeyeceginide biliyorum. Dakikalarım geçiyor ve hayatımda ne varsa sürükleniyor. Yüzümü görüyorum aynada,
mahvolmuş bir şekilde bana bakıyor. Aynanın karşısında başka yüzlerde var. Hepsi tanıdık ve acımasız...

Kalbimi umursayan ben değilim, içimdeki çocukluğum. Acılar çeksede savaşan küçük bir kız. Hayalleriyle çoktan vedalaşmış, gerçekleri düzeltmeye çalışıyor.

Eklemleri ağrıyor çoğu zaman ama umrunda değil, ruhunun acısı hepsini bastıracak şiddette. Devam ediyor çünkü yürümesi gereken yollar var. Kalbi küçücük, elleri kadar belki, atışları durmadan yaşam için çarpıyor.

Acılarını bir kenara bırakmış gibi gülümsüyor. Yaralarını iyileştirecek bir gülümsemeye muhtaç sanki, gerçekleri gördüğü halde kaderiyle yüzleşmek için can atıyor. O günden beri geçirdiği günler hala aklında ama tek birşeyi unuttu, duygularını...

Edward'ın son sözlerinden sonra ikimizde sessiz kaldık. Zamanın eşliğinde sanki sessizliği dinliyorduk. Birşey söylemek istemiyordum. Hafifçe kafamı çevirip baktığı yöne baktım. Ahşap penceremin biraz ilerisinde net bir şekilde görünen kavak ağacını inceliyordu.

Sonra başını bana çevirdi, o an sanki gözlerindeki kırgınlık beni parçaladı. Uzun uzun gözlerime baktı.
Bana dokunmuyordu yada yaklaşmaya çekiniyordu.

Hafifçe dudaklarımı araladım.

"Bundan sonra ne olacak bilmiyorum."

Gözleri tekrar kavak ağacına döndü. Sessizlik bu gece en güçlü şahidimizdi.

"Ben biliyorum." diyerek beni bir anlamsızlığa sürükledi.

"Ne olacak?" diye sordugumda, hafifçe yutkundu.

"Birbirimiz için savaşacağız." anlamamış bir şekilde tekrar cevap verdim.

"Savaşmak da ne demek?"
dememle düşüncesini açığa vurdu.

"Ya birbirimizi tanıyacağız,"

Sesi kesildi, gerisini neden tamamlamamıştı.

"Yada?"diye yineledim.

"Yada başa döneceğiz." dedi ve sessizliği yine aramıza aldık.

Buda ne demekti, kendisini unutmamı mı istiyordu?

"Yani seni unutmamı mı istiyorsun?"
diyerek o sessizliği birkez daha böldüm.

Başını bana çevirdi ve gözlerimiz tekrardan buluştu.

"Unutsan ne değişecek ki?" Masum sorusu kırıklıklarla doluydu.

Birden içimden -çok şey değişecek- demek geldi. Peki bunu söylememin ne anlamı olacaktı, neyi degiştirecekti?

"Haklısın bisey değişmeyecek,
seni hala tanımadım." diye kestirip attım.

Bu konuşmamın cevabı yine anlamsız bir sessizlikti. Sözlerime devam etsem iyi olacaktı. Planı geç olmadan artık uygulamalıydım.

"Sana bir teklifim var." diye söze girdim.

Bana doğru dönmedi hala aynı yere bakıyordu. Kavak ağacı rüzgarın esmesiyle hafif sallanıyor, kuru yapraklarına veda ediyordu.
Edward ise sessizce olanları izliyordu. Dakikalar sonra başını bana çevirdi

"Dinliyorum."

"Annem seni saraya şövalye olarak almak istiyor. Eğitimlerinde de sana ben yardım edeceğim." dedim.

İHANETİN KEFARETİ (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin