SIRLAR SARAYI

136 63 172
                                    

İyi okumalar dilerim :)))
💗💗💗💗

Yaşam emaresiz bir sanrıydı,yürek yakan cümleleri kurdurtan bir sanrı, her şeye rağmen devam etmeni isteyen bir sanrı, doyumsuzluguda vardı güdümsüzlügüde, kararı sana bırakırdı,ya karanlığımda boğul derdi, ya ışığımda kavrul, seçim senin, işte böyle anlamsızlıklar yaşatırdı, peki sen ne isterdin, boğularak ölmekmi, yoksa kavrularak yaşamak mı?

Acı çeken ruhani bir varlıktı insan,
bakınca derdim hep,
Nasıl dayandın?
Bakışları değişirdi,
dayanmadım, alıştım..

Bir anneme birde James denen adama bakıyordum. Kimdi bu adam, önemli biri olmalıydı ki annemi bile Kral'ın hastalığına rağmen buraya getirtmişti.

Annem koridorun başından hızlı adımlarla bize doğru yaklaştı,
aramızda az bir mesafe kaldığında durdu, endişeli bakışlarla bir bana birde James denen adama bakmaya başladı.

"Siz tanışıyormusunuz?" dediğimde ikisinin de bakışları tekrar beni buldu.

Annem konuşmaya hazırlanırken James denen adam sogukkanlılıgını korumaya devam etti.

"Evet kızım, James bu sarayın döşemecilerinden, bazı odaların onarılması gerekiyordu, onun için çağırdım."

"Sarayın döşemecileri mahzendemi kalıyor?" dememle suratındaki telaş yalan söylemiş bir çocugun tavrını andırıyordu.

"Şey....hayır tabikide." Sözeri kesik kesik olsada cümlesini tamamladı.

"Diyelim ki öyle,saray işleriyle benim ilgilenmemi istemiştiniz, neden buradasınız?" cümlelerimin netliği ona kendini ele verdiğini gayet belli ettiriyordu.

"Her gün ben ilgilendigim için aklımdan çıkmış kızım, istersen sen listelerle ilgilenirken bende James'a odaları göstereyim." bakışları onay bekler gibi beni emaresi altına almaya çalışıyordu.

Bana yalan söylediği apaçık ortadaydı, umursamaz tavrımla bakışlarımı James'a çevirdim.

"Siz doğruları söylemeye ne dersiniz?"
sorumla birlikte bakışları annemi buldu, sonra ise konuşmak için tekrar bana döndü.

"Prensesim, anneniz ne dediyse doğrudur." başını eğdiginde sorgulamamam gerektiğini söyler gibiydi.

Kesinlikle bu işin peşini bırakmayacaktım ama annemin yanındayken adamın doğruları konuşmayacağı açıktı. Kabullenir gibi başımı salladım.

"Peki, tamam öyleyse....Annem sizinle ilgilenirken bende diğer işlerimi halledeyim." dememle annemin yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı.

"Tamam kızım, ben halledeceğim, sen gidebilirsin." diyerek beni onayladı.

Konuşmanın tamamlanmasıyla James'ın yanından geçerken sorgular bir bakış atarak koridorun sonuna doğru ilerledim. Son kez arkamı döndüğümde gitmemi bekler gibi gözleriyle beni takip ediyorlardı. Bakışlarımı tekrar yoluma dogru çevirdim ve onları orada bırakarak belge odasına yöneldim.
Onlar ne kadar beni uzaklaştırsada bu işin peşini bırakmayacaktım...

EDWARD

İlk defa düşünmekten uyuyamadığım bir gece geçirmiştim, bu beni hem korkutuyor hemde bilinmez bir anlamsızlığa sürüklüyordu.

Anlamsız tavırlarım sanki aşık bir insan gibi dürtüleri beraberinde getiriyordu. Katarinayı öpmeye kalkmam onun gözünde eminim küçülmeme sebep olmuştu.

Neden bu kadar erken bir zamanda bile kendimi ona muhtaç hisseder olmuştum? Onun beni kırması içimi resmen normalinden fazla yakıyordu.

Kapının çalmasıyla düşüncelerimi sonlandırmak zorunda kaldım ve kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda duran iki askerinin bakışları beni buldu.

İHANETİN KEFARETİ (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin