10. Bölüm

85 9 3
                                    

Chan'in Anlatımıyla:

Min ile birbirimize sarılarak uyurken ikimizinde telefonu bir anda çalmaya başlamıştı.

İkimizde bir anda tırsarak telefonları elimize almıştık.

"Alo"

"Efendim, yeni bir görev var."

"Anlat..."

"Bizim adamlardan bazıları Yoong-Sook'u bir yerde görmüşler."

"Anladım tamam."

Yoong-Sook aslında hiç umrumda değildi ama Yoong-Bin'in geri dönüşü beni çok endişelendiriyordu.

Seungmin telefonu açmamıştı.

"Neden açmadım sevgilim."

"Sevgilim mi?"

"Evet sen benim sevgilim değil misin?"

"Bir anda diyince heyecanlandım."

Bir anda gözümde çok tatlı görünmüştü ve öpmüştüm onu...

"Hala dün geceye inanamıyorum. Hayal gibi geliyor."

"Bende öyle..."

Seungmin üstünü giyip çıkmıştı.

Seungmin'in Anlatımıyla:

Hızlıca üstümü giyinip odama gitmiştim. Arayan kişi Yoong-Sook'tu. Onu tekrardan aramıştım.

"Oooo Seungmin Bey telefonlarımızı açma zahmetine girmişsiniz bakıyorumda."

"Uzatma. Ne oldu?"

"Kardeşlerini unuttun sanırım..."

KARDEŞLERİM!

"Neyse, Chan ve ekibini sana mesaj attım o yere getir. Sonrada kardeşlerine kavuş."

Telefonu kapatmıştı. Kapatmasıyla masaj gelmişti.

Rahatlamak için duşa girmiştim. Duştan çıkıp hazırlanıp aşağı inmiştim. İndiğimde gördüğüm manzara beni biraz korkutmuştu.

"Min gel yeni bir görevimiz var."

Chan'in yanına gitmiştim. Görevi merak etmiştim.

"Burada eski bir düşman var. Onu yakalayacağız."

"Bu eski düşman kim?" demişti Jisung.

"Yoong-Sook..."

Duyduğum isimle gözlerim büyümüştü. Ne yani Yoong-Sook zaten bizim oraya geleceğimizi biliyor muydu?

"Hazırlanın biraz sonra gideceğiz."

Herkes hazırlanmıştı. Arabaya bindik ve adrese doğru yola çıktık. Herkes çok heyecanlıydı ama ben korkuyordum... Korkumun sebebi ise onlara bir şey olmasıydı...

Adrese gelmiştik.

"Jisung sen ve Minho aşağı bakın. Hyunjin ve Changbin siz bizimle gelin ve orada ayrılalım."

Herkes onaylamıştı. Hepimiz binaya girmiştik. Minho ve Jisung'u aşağıda bırakmıştık. Yukarı çıktık. Ve ikişer şekilde sağa ve sola ayrıldık.

Her tarafa baktık hiçbir şey yoktu. Sonra bir silah sesi geldi. Ardına bir bağırış sesi daha.

Bu bağırma sesi Jisung'a aitti. Bir şey oldu diye aşağı doğru gittik.

Aşağı indiğimizde yerde acıyla kıvranan Minho ve başında ağlayan bir Jisung ile karşılaştık. Sonra Jeongin ve Felix'i gördüm. Elleri bağlıydı ve diz çöküyorlardı.

Onların yanına gidecekken ensemde soğuk bir şey hissettim. Arkama dönmeye korktum.

Beni zorla yürüttü. Chan yanıma geldi ve elimi tuttu. Yanımda olduğunu hissettirmek istedi. Arkasından Changbin ve Hyunjin'de geldi.

O sırada karşımıza biri geçti. Bu Yoong-Sook'tu. Jeongin ve Felix'i arkasında bıraktı.

"Aferin Seungmin paşam bir şeye yarıyormuşsun demek."

"Sen ne..."

"Aaa Chan'in haberi yok demi? Sizi buraya ben getirttim ve bu işte Seungmin'inde parmağı var."

Chan elimi bırakmıştı.

"Seni pislik herif sana güvendim ben sen bunu nasıl yaparsın?"

"Jisung ben... Özür dilerim..."

"Ne yani o kadar şeyden sonra sadece kuru bir özür mü diliyorsun?"

"JİSUNG YETER!!!" Chan Jisung'a bağırmıştı.

"Sizin bu hallerinizi izlemek çok güzel olsada asıl işimize dönelim."

Jeongin ve Felix'i gösterdi. Hyunjin Yoong-Sook'un eliyle gösterdiği tarafa baktı. Çok sinirlenmişti.

"S sevgilim..."

"Seungmin biliyor musun? Yoong-Bin sana acıdığı için seni serbest bırakmamı istedi. Bu ikisini alıp burada gidebilirsin."

Bir şey dememe fırsat bile kalmazken bir silah sesi duyduk. Nereden geldiği bilinmeyen bir silah sesi. Bir süre sonra Yoong-Sook yere yığıldı. Herkes şaşkınlıkla karşısına bakıyordu. Onu vuran kişi...

Onu vuran kişi Felix'ti.

Onu ve Jeongin'i alıp bir yere geçtim çünkü çatışma çoktan başlamıştı.

Bir adam Chan'in arasındaydı ve Chan'i vurmak üzereydi. Felix'in elindeki silahı alıp o adamı vurdum.

Chan bana bakmıştı. Kısa bir süreliğine göz göze gelmiştik.

Uzun süren çatışma neyseki bitmişti. Bizde yerimizden çıkmıştık. Ama Felix çıkmamıştı. Onu zorla çıkarmıştım. Hepimiz birlikte Minho'nun yanına gitmiştik.

Jeongin gider gitmez Hyunjin'e sarıldı.

Felix korkudan değil yaptığı şeyin farkında olduğundan titriyordu.

Ayağa kalkıp bir yere gidecek gibi oldu. Onu tutmak istedim ama o Changbin'e sarıldı...

"Sevgilim iyi olacaksın sana söz veriyorum."

Jisung ağlayarak Minho ile konuşuyordu.

"Jisung iznin olursa..."

"HAYIR!"

"Şey..." Hepimiz Jeongin'e dönmüştük.

"Seungmin bir doktor şu an işsizde olsa. İstersen yaraya bir baksın."

Jisung yanına gelmem için yere vurmuştu. Yanına gidip yarayı incelemiştim. Burada sadece kanamayı durdurabilirdim...

Chan'a kemerini vermesini söyledim. Yatan adamların birinin kıyafetini yırttım ve bir şekilde kanamayı durdurdum.

"Onu hemen hastaneye götürmeliyiz."

"Hastane olmaz." dedi Chan.

"Ne yapacağız o zaman?"

"Bizim evde bir ameliyat yeri gibi bir yer var orada ameliyat edemez misin?"

"Her malzeme varsa yaparım."

Çünkü yapamazsam bile yapmak zorundaydım.

***

H

ehe uzun zaman oldu...

Nabersiniz?

Diğer bölümde birazcık geçmişe gideceğiz.

Artık herkes Seungmin'in kim olduğunu öğrendi...

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız çok mutlu olurum.

Neyse sonraki bölümde görüşmek üzere 😋🤙🏼

Eski Aşıklar ~Chanmin~Where stories live. Discover now