🌿4 "tövbe"

128 59 79
                                    

Canım: kanka hazırlan dışarıya çıkalım hadi.

Şeymo: iyi hissetmiyorum kendimi açıl başımdan Ezra.

Canım: ya of gene ne oldu!

Şeymo: annem 3 hafta seninle görüşme yasası koydu. Seninle, sizinle. Kısaca herkesle tüm arkadaşlarımla. Dışarı çıkamam yani.

Canım: derdin bu olsun be kankam tek derdin bu olsun! Ben konuşurum biricik halamla! O beni dinler!

Şeymo: Ezra yapma etme vallahi senin iyiliğin için diyorum dinlemicek o.

Canım: ya off ama şey ettin ha!

Canım: en fazla iki üç azar işitirim sonrası herşey okey;)

Şeymo: aman iyi sen bilirsin! Demedi deme.

*yarım saat sonra*

Şeymo: ee Ezra ne oldu ne dedi anam?

Canım: şey.. Şeyma...

Şeymo: he Ezra anlat dökül be oldu!

Canım: biraz kızdı annen.. Banada yasak koyuldu dışarı çıkamam. Ama 2 ay dediğin ne ki! Su gibi gelip su gibi geçer. Sanki 2 gün gibi!

Şeymo: Ezra 3 hafta cezalıyım aptal 3 hafta! 2 ay değil.

Canım: kanka...

Şeymo: ney?

Canım: ben onu 2 aya çıkarmış olabilirim..

Şeymo: Allah belanı versin ya!

Telefonu kapatıp oflaya puflaya odamdan çıktım. "Abiii!" bi oyana bi bu yana sallanarak salona gittim. Abim Kur'an okuyordu. Salona girip geçip koltukta arkasında oturdum. Bitirince bana döndü başını belirli belirsiz sallayarak.

"Abi yardım et ya konuş şu annemle lütfen!" kaşlarını havalandırıp gözünü kapayıp açtı. "Kusura bakma ama Şeyma sen bu sefer cidden hak ettin. Hamza hele iyi etmiş dayanmış. Ben onun yerinde olsam gebertirdim o herifi. O kim be henim kardeşime sataşsın" sinirle doğrulup ayağa kalktım. E celalleniyorum artık bende yani!

"Seninde başına öyle şey gelse il gelip yardım dileneceğin şahıs ben olurdum be!" abim afallayıp başını iki yana salladı kurani kerimi kapatıp arkasını bana döndü. Kuranı dolaba koyup yanıma geldi. "Şeyma ben ne senden küçükken, ne senin yaşındayken, ne senden büyükken, nede şimdi.. Ben asla öyle haltlar etmedim. Etmemde in şaa Allah."

Ofladığımda elimi tutup beni koltuğa oturttu ve tek dizinin üstünde oturup başını yana eğdi. "Şeymam, doğulduğunda tertemiz masum olan, gül kokulu, biricik kardeşim. Gel etme erkenken dön şu yoldan tövbe et. Bak yediğin haltlar sade şeyler değil şeyme yemin ederim, Vallahi de, billahide, tillahi de, Rabbim affeder. Sen özür dile gerçekten yaptıklarına pişman ol. Bak şeymam sen o baş örtüsünü neden takıyorsun. Namazı neden kılıyor, orucu neden tutuyorsun? İnsanları memnun etmek için mi? Yoksa yaradılış sebebin olan biricik Rabbini memnun etmek için mi?"

Başımı aşağı eğdim. Bıkmıştım artık bu sohbetlerden sinirle ayağa kalktım. "Eh yeter ama hergün aynı şey. Bıktım artık ya siz beni bu baş örtüsü için mi seviyorsunuz? Çıkarırım onuda baş örtüsü için seviyorsanız hiç sevmeyin beni!" abim sinirle bi hışımda ayağa kalkıp tek elini kaldırdı. Gözümü kapattım bana vuracak korkusuyla. Gözümü hafif araladığımda işaret parmağını yukarı tutuyordu.

HamuşWhere stories live. Discover now