🌿 29 "Mutluluk zamanı"

26 6 2
                                    

Mekandan ayrıldığımızda, Hamzaya dikkatle baktım. Daha demin içerde ne kadar laf sarf etmişti. Bende konuştum ama pek içime sinmedi konuşmam daha çok susup Hamza'yı dinlemiştim. Gerçekten Hamzayı seçerek doğru karar aldığımı bir kez daha hatırlattı bana.

Evet güzel şeyler olmamıştı tatlı günlerimiz yoktu ama olurdu, olucaktı dimi? Olabilirdi artık. Benden daha ne kadar çok şey saklıyor bilmiyorum daha ne kadar çok şey öğreneceğim onun hakkında bunuda bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey var, ne olursa olsun Rabbimin izniyle onu bırakmayacağım. Telefonumdan gelen ses ile Hamza bana döndü "açsana telefonu" dediğinde çantamdan kurcalayıp telefonu çıkardım. Bu sırada arabanın önündeydik.

Ahsen arıyordu. "Şeyma..." diye mırıldandı. Sesi hiç iyi gelmiyordu, belliydi bir şeyler olmuştu. "Ahsen iyi misin?" Hamza bana ufak bi bakış attı çatık kaşları ile. "Şeyma karakoldayız gelebilir misin? Hamza abi ile"

Hemen arabanın ön koltuğuna bindiğimde Hamzada şoför koltuğuna bindi. "Noldu Ahsen orda ne işin var senin?" dediğimde burnunu çekti. Ağlamıştı.

"Mert Nihatı dövdü" gözümü kocaman açtım "konum at geliyoruz" dedim ve selamlaşıp kapattım. Hamza bana döndü. "Mert abi Nihatı dövmüş karakoldalar" dediğimde Hamza hemen telefonu çıkardı. "Banada yazmamış lan bu" dedi ve sinirle telefonu geri cebine koydu.

Konum geldiğinde açıp Hamzaya gösterdim. "Biliyorum ben burayı" deyip hemen arabayı çalıştırdı. Bir kaç dakikaya karakola vardığımızda, Ahsen içerde oturuyordu öylece polisler ise Mert abi ile konuşuyorlardı.

"Ahsen" dediğimde Ahsen hemen başını kaldırıp bana baktı ardından koşup yanıma geldi ve sarıldı. "Şeyma iyiki geldin" Ahsenin omzundan patpatlayıp Polisin sözlerine kulak verdim. "Elinizde delil var mı diyorum beyfendi? Kuru lafla şiddet elbisesi giydiremeyiz buna. Ayrıca Ahsen hanımda bize bedenindeki izleri göstermek istemiyor nasıl olacak bu?"

"Lan kadın kapalı kapalı sanamı açıp gösterecek bedenini! Kadın polis istiyoruz biz ona gösteririz." dedi Mert abi bağırarak. Polis gözlerini devirip ofladı. Araya Hamza girdi. "Benim kardeşim yalan söylemez polis bey"

"Bide bu çıktı, çattık ya! İki kuru lafla biz milleti mi hapse atıcaz açtırmayın ağzımı. Nihat beyi hapise atamayız sizin lafınızla. Hele şu tipiniz.." dediğinde Mert abi dayanamayıp gene lafa daldı "ne varmış lan tipimizde!"

"Çok sinirli" dediğimde Ahsen başıyla onayladı. Tam o anda polis çat diye Mert abinin bileğine kelepçeyi takmaz mı? "Göz altına alıyorum seni. İnsana şiddet ve polise hakaretten." yok artık daha neler! Dalga mı geçiyor bunlar?

Tam o anda içeri Ahsenin annesi ve babası girdi. "Ahsen kızım? İyimisin?" dedi Ahsenin annesi koşup ona sarılarak. Babası ise polislerin yanına gitti. "Bırakın çocuğu Nihat'ın ailesi şikayeti geri çekiyor." Ahsen hayretle babasına baktı. Mert abide şaşırmıştı. "Kanıt?" buda iyice Kanıt bekcisi çıktı. Polis olmasa alnının ortasına çakılacak tip yani!

Hamza sabır dileyip köşeye çekildi. Nihat abinin ailesi arayınca polis aile ile konuştu ve ikide bir emin misiniz şikayeti çekmek istediğinize deyip durdu. Çok meraklı galiba bu Mert abiyi içeri tıkmaya!

"Serbestsin. Ama ilk hatanda hapisi boylarsın genç" deyip kelepçeyi çıkarınca. Mert abi ayağını sinirle yere vurup dışarı çıktı. "Olaylar çok çabuk gelişiyor Ahsen. Acaba bi yerlere gidip konuşsakmı?" dediğimde başıyla onayladı.

Ahsenin ailesi Hamza Mertin yanındayken biz yakınlıktaki parka gidecektik. Bunun için önce Hamzadan izin almıştım. Malum ne zaman ondan izinsiz bi yere gitsem başıma bela açıyordum. Bi banka oturduk. Ahsen gökyüzündeki hilali izleyerek konuşmaya başladı. "Çok uzun süre olmadı ama 2 haftadır hattta daha da fazla olabilir her eve geldiğinde işten illa bir şeye kızar ve sinirini benden çıkarır"

HamuşWhere stories live. Discover now