🌿9 "Görüşme"

105 46 121
                                    

Hamzanın suya atlarken taşa değdiğini ve sırtında sıyrık olduğunu öğrendiğimde geçmiş olsun diyerek evimize geçmiştik.

Sabah erken kalktığımda zilin sesine kalkmıştım. "Yahu açsanıza şu kapıyı!" homurdana homurdana adımlarımı kapıya çevirdim. Sabahun nurunda saat Allah bilir kaç kim yahu bu kapıyı bu kadar direten!

Kimse artık zili mili bırakıp tekmeye geçmiş olmalıydı. Şalımı düzeltip, ucuyla yüzümü kapadım. "Yahu ne var ne! Kırdınız kapıyı lan" kapıyı açtığımda karşımda siyah buketle Mert Ağabey duruyordu.

"Mert Ağabey?" Mert Ağabey, abimin askerlik arkadaşıydı. Eskiden sık sık görüşüp camilere sonrada kahve hanelere giderlerdi.

Fakat Mert Ağabey yurt dışına gitti gideli, abim eve kapanmıştı. Mert Ağabey elime gülü tutuşturduğu gibi içeri bi göz attı. "Rıdvan angutu evde mi bacım?" başımı olumlu olarak salladığımda kaş gözle içeri geçmek için izin istemişti Mert abi.

Köşeye çekildiğimde, elini cebine koymuş içeri girmişti. "Evlenip çokuk çocuğa karışmadı mı bu it daha? Yaşlandı paslandı lan!"

"Ula bana diyen mendebura bak!" abim çıkıp saçı başı dağınık halde, Mert abinin yanına gidip, yumruğu omzuna geçrdi. "Uyuyor muydunuz lan?"

"He senin yüzünden uyandık it" gülüşüp salona geçtiklerinde oflayarak odama geçtim. Üstüme bol bi abiye, lacivert başörtümü giydikten sonra, odadan çıkıp mutfağa gittim. Annem kahvaltılıkları hazırlıyordu.

Elime tutuşturduklarını, bende masaya götürüp koyuyordum. "Lan kaç yaşın oldu, evlenmeyeceğim diyorsun! Büyük lokma ye, büyük konuşma aslanım." dedi abim Mert abiye.

Bu hallerine kıkırdayıp mutfağa gittim. Derin nefes alıp çayları aldım ve yanlarına gidip, bardakları yerlerine koydum. En son Mert abinin bardağını, onun yanına koydum.

Kendi masamızıda, mutfakta kurmuştuk. "Gel otur kuzum" dedi annem. Oturup bi iştahla ağzıma attım patatesleri. Aklıma Hamza abi gelince boğazıma dizildi tüm patatesler. "O çiçekler ne Şeyma?" dedi annem sehpadaki çiçekleri göstererek.

"Mert abi getirdi?" annem gözünü kocaman açıp ağzına biraz menemen atıp kalktı. "Kızım bu buraya konurmu?" annem vazo çıkarıp masaya koydu içine su dokdurup ardından çiçekleride içine koydum.

"Ay ne güzel bu" dedi annem çiçekleri koklayarak. Oturup yemek yemeye devam edecekken telefonu çaldı. "Hayda! Kim bu?" dedi annem telefonu eline alarak. Gülümseyip açtı telefonu ve kulağına götürdü. "Aleykum selam Gülcemal'im" annem ile Gülcemal abla çok iyi anlaşıyordu. Ezrayı hatırladım bi an.. Nede çok özlemişim.

Daha okadar zaman var ki.. Salak kız konuşupta mı iyi etti sanki! Keşke bize misafir gelselerdi. Beraber kız gecesi yapardık. Ona aldığım çarşafları gösterirdim. "Olur vallahi! O zaman şey yapalım ben hazırlanayım birazdan çıkarım " kaşım hafif havalanırken başımı sallayıp fısıldadım. "Nereye?" annem işaret parmağını uzatıp bi dakika der gibi gözüme gözüme soktu.

"Vallahi bilmiyorum ki. Şeymanın yarın kursu var İn şaa Allah ders çalışması gerek. Ama şey yaparım ya getiririm erken döner bizimki" nereye yahu bana sormadan etmeden Allah aşkına ya! Görüştükten sonra annem bardağındaki çayı bitirip masayı toplamaya başladı.

"Yahu noluyo nereye anne?" annem bulaşıkları makinaya koyarak konuştu. "Cehizinin eksiklerini tamamlamaya" dedi annem. Oflayarak ayağa kalktım. "Anne evlenmesem olur mu?" annem bi hışımda sinirle bana döndü. "Olmaz!"

Göz devirip ayaklandım ve mutfaktan çıktım. Salona gittiğimde erkekler ciddi konu konuşuyorlardı. Babam gitmişti galiba, ortalıkta yoktu çünkü.

HamuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin