🌿8 "Hastane?"

102 46 88
                                    

Herkese hayırlı günler nasılsınız?

Umarım iyisinizdir!

İyi okumalar o zaman💖

Hamza abi: iyi misiniz?

Şeyma hanım: Elhamdulillah, daha iyi olamazdım.

Hamza abi: dalga geçmeyin.

Şeyma hanım: Allah aşkına ya! Hamza abi sence nasıl olabilirim? Az daha ölüyordum senin yüzünden.

Hamza abi: İkinci eş konusunu açan sizdiniz bacım.

Şeyma hanım: hay şu dilim kopsaymış!

Hamza abi: kendinize hakaret etmeyin

Şeyma hanım: tabiki emriniz olur efendim.

Hamza abi: Allah'ım sen bana sabır ver!

Şeyma hanım: Hamza abi acaba, içinizde ikinci bi şahıs mı oturuyor?

Hamza abi: Euzubillah! Estağfurullah! Cinli olduğumu mu diyorsunuz?

Şeyma hanım: hayır! Tam olarakta bunu diyorum.

Hamza abi: anlayamadım?

Şeyma hanım: bi yumuşak bi kabasınız anlamaya aklım ermiyor.

Hamza abi: evlenirsek daha soğuk olacağım bilesiniz.

Şeyma hanım: neden yasak ilişki ok, ama helal nope mi?

Hamza abi: haşa. Fakat ben seni sevemem. Rabbim boşanmak için evlenenleride lanetliyor bilesin.

Şeyma hanım: nerden baksam gene suç benim..

Hamza abi: eh onu camide "başkasına söz verdim!" diye sıçrayıp, bana bakmadan önce diyecektin bacım.

Şeyma hanım: aman iyi kapat kapat. Şüphelenicekler
(Gönder..)

Hapşurduğumda herkes bana baktı. "Elhamdulillah.."

Hepsi gülümseyince bende güldüm. Hamzaya baktığımda, önce herkese sonra bana garip, soğuk bakışlar attı. "Eh o zaman Şeyma kızımız toparlasın. Sonra size uygun olduğunuzda Rabbimin izniyle gelip kızınızı isteriz"

Babam Hamza'ya baktı "tamam o zaman in şaa Allah. Biz yavaştan kalkalım" babam kalkınca Gülcemal hanım kalkıp annemle benim yanıma geldi. "Biraz daha otursanız?"

"Yok bacım biz eve geçelim in şaa Allah" Gülcemal abla iç çekip buruk bi şekilde gülümsedi ve başıyla onayladı.

Ben hiç oyalanmadan kapının önüne geçip, eğilip oturdum tek dizimin üstüne ve ayakkabımı giydim. Kalktığımda, küçük Safiye eteğimden tutuyordu. Kucağıma alıp tonton yanağını öptüm. Babam, abim ve annemde gelince, Gülcemal abla Safiyeyi elimden aldı. "El salla bakayım yengene" dediği ile başımı aşağı eğdim.

Bakışım Hamzayı bulduğunda, o hiç memnun değildi bu durumdan. Annemler çıkınca, ben Gülcemal ablaya yaklaştım. "Abla.. Nolur konuş annemle! Ben evlenemem Hamza abiyle.." Gülcemal abla hayretle bi bana baktı, ardından Hamza'ya. "Bi kusuru mu oldu oğlumun?" dedi sinirle Hamza'ya bakarak.

"Benim oldu... Yaptıklarımdan sonra, yüzüne dahi bakamam. Ben bi ömür ızdırap çekmek istemiyorum, Gülcemal abla!" Gülcemal abla dudaklarını birbirine bastırıp, başını salladı. "Kızım Hamza katı, kaba çocuktur."

Hamzaya baktım göz ucuyla, ardından, hemen önüme döndüm ve başımı salladım. "Doğru"

Gülümseyip baş örtüsünü çekiştiren Safiyenin elini tuttu "evlilikten önce, her erkek böyle. Zamanla yumuşar."

"İn şaa Allah... Bu arada ne Hamza beni, nede ben Hamza'yı seviyorum " dedim. "Nasıl yani?"

"Evlendirileceğim çocuğun sevdiği vardı. Ve zamanında onu çok sevmiştim. O ise bana, yapmadığını bırakmamıştı"

Gülcemal abla başını salladı. Ümit kesmeyerek gülümsedi "Allah'tan ümit kesilmez kızım belki Hamza seni sever?" umutsuzca Gülcemal ablaya bakarak. "Esselamu aleykum" dedim.

Son bir kez bana sarıldı, bende, selamını alıp çıktım. Bahçelerinden çıkınca, babam kornaya bastı. Gülüp koşarak, arabanın yanına gittim. Arka kapıyı açıp bindiğimde, annem bana döndü. "Ne konuştunuz?"

"Hiç öylesine vedalaştık" hıhı deyip, annem camdan baktı. Gülümseyip, anneme sarıldım. Sıcak kolu ile, beni sarmalayıp alnımdan öptü. "Şimdi Gelin olucak ya, bi iki yıla, unutur bizi anaa! Adımız dahi anılmaz." abim ön koltuktan, bize bakarak seslendi.

Yumruğumu başına geçirdim, sahte sinirle. "Ne diyon la Angut! Ben, nasıl sizi unutayım? Özellikle, senin gibi hayırsızı" abim homurdanıp önüne döndü. Bende başımı cama yaslayıp, gözümü kapattım.

He sahi... Hamza, bana yumuşak davranır mıydı? Evlenince, yumuşar mıydı? Tövbe! Banane Hamza dan. Başımı iki yana sallayıp, uyumaya çalıştım.

***

Başım okadar ağrıyordu ki. Neden herkes bu kadar, sesli konuşmak zorundaydı yahu. Herkes bağırışıyor, bir şeyler söylüyordu. Bi tek ben anlamıyordum ne dediklerini.

Bedenimde öyle sıcaklık vardı ki, dudaklarım kurak çöller gibiydi sanki. "Su..." dedim. Ama duymadılar sanki. "Su.." herkes susmuştu. Sonra tekrar konuşup, koşuşturuyorlardı.

Ayak sesleri beynime işliyor, sanki beynimin duvarlarını, minik yaratıklar çekiçle, parçalamaya çalışıyor lar gibiydi. Koşmasınlardı. Dursunlardı, dil açıp yalvarmak ister insan. Ama bir güç, buna engel olurmuş gibiydi.

Delirecek derece başım ağrıyordu. Ağladığımı hissediyordum. Ama elimden ne gelir ki?

Allahım nolur yardım et. Derin nefes alıp veriyordum, sanki son nefeslerim gibiydi. Biri beni kaldırmıştı yerimden. Boynumun arkaya düşmesiyle anlamıştım. Bedenimin yandığını hissediyor, fakat beden denilen şeyi hissedemiyordum.

Ölüyor muydum Allah'ım? Vuslat vakti miydi? O an nefesimin kesildiğini hissettim. "Eşhedu enne İlahe İllallah ve Eşhedu enne Muhammeden Abduhû va Resuluhu.." dilimden bunlar dökülürken. Beyaz ışıklar sönmüş, sesler susmuş, bir huzur bulmuştu bedenim.

Serin bir rüzgar esiyordu sanki. Tüm bedenimi serinleten. Tebessüm ettim. Gözüm kapalıydı biliyorum fakat, anneannemi gördüm. Yanıma geldi ve gülümsedi.

Elimi uzattığımı hissettim. Fakat elimi tutmadı, başını iki yana salladı ve "henüz değil Şeyma'm, vuslat vakti gelmedi" dediğinde gözümü kör edecek bi, ışık hissettim.

Gözümü hafif açtığımda az maz etraf biliniyordu. Bembeyaz bi odadaydım. "Öldümmü?" dedim etrafıma bakınarak. Yavaşça herşey belirginleşince, hastanede olduğumu, koluma serum taktıklarını ve ölmediğimi anladım.

Annemler dışarda doktorla konuşuyorlardı. Herşeyi rahatça duyuyordum. "Hafif soğuk algınlığı dışında, denize düşerken büyük ihtimalle pis mikropları yutmuş olabilir. Dolayısıyla buda ateşinin kalkmasına sebeptir" telefonup sehpadaydı. Elimi uzatıp telefonu almak istediğimde kaydığımı hissettim.

Yanlışlıkla perdeyi tuttuğumda art arda, perdenin kırılıp düşme sesini duydum. Hayretle karşımdaki şahısa baktım.

Tişörtünü daha adam akıllı giyinemeyen Hamza ise, benden daha şaşkındı.

Bi anda olabildiğince sert çığlık attım.

HamuşWhere stories live. Discover now