10-ilk oyun

10.1K 637 99
                                    

Hic yazma hevesim yok

03.06.2023

"Görünür bir yerdeydim fakat onlar için görünmezdim."

...

Dünkü yaşanan olayda bana acımamaları hoşuma gitmişti. Barlas'ın beni de dinlemek istemesi benim için çok büyük bir şeydi ve bu yaptığını ömrüm boyunca unutamayacağımı biliyordum.

Kendimi sanırım biraz fazla güçsüz göstermiştim, konuşmamak hataydı. Ve ben biraz daha konuşmasaydım olacakları pek tahmin edemiyordum çünkü sinirlendiğimde gözüm dönüyordu.

Dün ben kendimi değil, çocukluğumu savunmuştum. 5 yaşındaki o küçük kız çocuğunu savunmuştum, 5 yaşında yaşamaması gereken birçok şeyi yaşamış o kızı savunmuştum ben aslında.

Karşımda duran gökyüzüne bakıyordum, bomboş gözlerle. Hava fazla aydınlıktı, ışıl ışıldı. Bana çok korkutucu gelirdi bu kadar aydınlık. Biraz daha bakmamak adına siyah perdemi çekerek kendimi karanlığa bıraktım.

Günün yeni yeni ağardığı saatlerde kalkardım genellikle, uyuyamazdım. Fakat dünün yorgunluğu yüzünden ilk defa saat 9'a kadar uyuyabilmiştim. Getirilen kutunun içinde telefonumda vardı ve bu sayede saati biliyordum.

Ayağa kalktım ve dolabı açtım, kıyafetim de yoktu burada. Eskiden dışarı çıkamadığım için alışverişlerimi internet üzerinden yapardım fakat şuan kıyafet konusu acildi. Bu da demek oluyordu ki bir alışveriş merkezine gidip oradan kendime birkaç parça almalıydım.

Dolabı kapattım ve çıkmak için kapıya yöneldim. İzin vereceklerini biliyordum çünkü bana bir şey olması hiçbirinin umrunda değildi. Aşağı ulaştığımda salona ilerledim, kimse yoktu fakat yemek odasından sesler geliyordu. Bu kez de adımlarımı yemek odasına çevirdim. Görünmeden içeri baktığımda gülüşerek kahvaltı yaptıklarını gördüm. Çağırmaya gerek duymamışlardı.

Bu aileye fazlaydım, bu aileden değildim ben. Sadece kan bağıydı aramızdaki ilişki, ne fazlası ne de azıydı. Daha fazla izlemek istemediğim için içeri daldım. Beni fark etmeleri zaman alsada sonunda dikkatleri üzerime toplamıştım. Hepsine baktıktan sonra gözlerimi Arslan'da durdurdum.

"Dışarı çıkacağım." Dedim sadece. Cevap vermek yerine kafasını sallamış ve yemeğine geri dönmüştü. Bende hızla odadan ayrılıp kapıya doğru ilerlemeye başladım.

Her adımımda korumalar daha dikkatle bakıyordu bana. Bakışları gerçekten çok garipti, ne olduğunu anlayamıyordum. "Efendim, izniniz var mı çıkmak için?" Dedi sonunda bir tanesi. Kafamı salladım ve çıkmak için kapıya yönelmiştim ki kolumdan tutuldum.

"O elini derhal çek üzerimden!" Dedim sertçe ona dönerek. Hızla elini çekip ellerini önünde birleştirdi. "Kusura bakmayın efendim fakat Arslan Bey'e daha sormadım. Birkaç dakika bekleyemez misiniz?"

Kafamı iki yana salladım, "Bekleyemem, izin verdi diyorum." Diyerek yürümeye devam ettim. Artık hayatımın sadece bir lafa bağlı olmasını istemiyordum, izine ne gerek vardı ki? Canım istedi mi çıkardım ve kimse de beni durduramazdı.

Buralarda alışveriş merkezi var mıydı, varsa neredeydi bilmiyorum. Her zaman yaptığımı yapıp sora sora öğrenmekten başka çarem de yoktu.

LAVİNWhere stories live. Discover now