23-Hayal

3.3K 359 278
                                    

Nasılsınız??
Yorum sınırı 250+
Oy sayısı 300+

Keyifli okumalar dilerim!

17.07.2023

"Yazmayı dahi bilmezken yazdığım bir hayalimi yaşıyordum..."
...

Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken bu kez korkuyu iliklerine kadar hisseden bendim, ama beni seçmemelerinden değil, kendimden korkuyordum. Eğer Ali'nin yanına dönersem, gerçekten Lavin'e dönüşürdüm. Her zaman kendimi kandırarak ben Lavin'im, derdim ve sanırım artık bu sadece bir kandırmadan ibaret olmayacaktı.

Eğer normal bir hayata sahip olsaydım şu an evi bana tercih etme ihtimalleri oldukça garip gelirdi. Ama ne normal bir hayatım vardı, ne de evi bana tercih etme ihtimalleri garip geliyordu.

Tam olarak şu an uyanıp, yaşanan her şeyin rüya olmasını anlamayı dilerdim. Tüm hayatımın, tüm yaşanmışlıklarımın.

Aklımda dönen düşünceleri bir kenara atıp Baran'a döndüğümde sadece gözlerime bakıyordu. Sadece o değil, tüm biyolojikler bana bakıyordu ve ben buna anlam veremiyordum.

Hepsinde gezdirdiğim bakışlarım Baran'da son bulduğunda, kollarımı göğsümde bağlayarak başımı hafif sağa yatırdım. Bu sessizliğin bozulmasını istiyordum ve sanırım bunu benden başka yapacak kimse yoktu. "Hadi ama Baran! Ben Aren dışında hepinizi harcadım, sıra sizde şimdi. Bu kadar zor olamaz, öyle değil mi?" Dedim küçümseyici bakışlarla süzerken. Dikkatle onu izlerken önce elleri yumruk oldu, sonra kendine zaman tanımak istercesine gözlerine kapattığında bu bekleyiş dayanılamaz olmuştu.

Bana bakmadığında Arslan'ın gözlerine dönmüştü bakışları. "Biricik anneciğimizi en çok seven sendin, öyle değil mi baba? Öyleyse onun eşyalarının yanmasından niye korkalım?" Dedi alayla. Arslan cevap vermediğinde devam etti. "Bizi bırakıp giden bir kadının eşyasını biz ne yapalım baba? O bize çok mu değer vermişte biz onun eşyalarını saklayalım?" İlk geldiğimde sorduğum soru geldi aklıma, annelerini sormuştum. Pars'ın bana çıkışmasının nedeni annesine karşı duyduğu nefret olmalıydı fakat şu an hiçbirinin gözleri bir duygu barındırmıyordu.

"Bir gerçeği söyleyeyim mi size? Hem seçmenizi de kolaylaştırır." Ali'nin sözleriyle bakışlar onu bulurken bu onun umurunda değildi, sadece Baran'daydı bakışları.
Baran merakla kafasını salladığında ise göz ucuyla bana bakarak alaylı bir gülüş sundu. "Annenizin sizi terk etmesinin nedeni," diyerek beni işaret ettiğinde bu sefer bakışların esiri ben olmuştum. "Kardeşim dediğiniz o kız." Ali'nin sözleri tüm umudumu yitirmeme yetmişti. Yalan olup olmadığını bilmiyordum ama yalan bile olsa onların bana inanacağını sanmıyordum.

Biyolojiklere döndüğümde hiçbirinin bana bakmadığını gördüm, Ali'nin yüzünü inceliyorlardı. "Yalan söylemediğin ne malum? Sana inanmamız için bir sebep ver bize." Dediklerinde nedensiz heyecanım yüzünden midem bulanmaya başlamıştı, bir an önce bitmeliydi bu işkence. "Babacığınıza sorun, fark ettiğinizi umaraktan söylüyorum ki birkaç gündür Aylin'in yanındaydı kendisi," dedi ve devam etti. "Pardon, unuttum annenizin ismini bilmediğinizi." 

Hangisi daha zordu? Annenin seni terk edip gitmesi mi, yoksa yanında olan annenin aslında çok uzakta olması mı?

Biyolojikler tepki vermemeye devam ederken canlarının yandığını görebiliyordum, Ege dışında. Eğer Ali doğru söylüyorsa, Ege annesini hiç görmemişti. Diğerleri az da olsa vakit geçirmiş olmalılardı, doğduklarında annelerinin kucağındalardı değil mi? Hatta birkaçının okuluna bile gitmişti belki anneleri. Bana ne olmuştu acaba? Ben doğar doğmaz mı terk edilmiştim?

LAVİNWhere stories live. Discover now