15. Hoşçakal

304 28 17
                                    

Hava kapalı yine. Hiç sevmiyorum şöyle havaları.

Bütün gün üstünden koca bir kamyon geçmiş gibiydi. Bu kadar çalışmak vücuduna zarar verdiği kadar kafasını dağıtıyordu.

Bir yıl geçmişti sanırsa. Tam olarak tarihi hatıtlayamıyordu. Hissettiği duygular taze duruyordu ama hayatında pek bir şey değişmemişti. En büyük fark, kendinden nefret etmesi için daha fazla sebebinin olmasaydı.

Kendi suçu değil, bunu biliyordu. Ona güvendiği için kızıyordu kendine.

Bazen Hyunjin'i özlüyordu. Ondan defalarca kez özür diledikten sonra hayatından çıkmıştı ama... Hala seviyordu arkadaşını. Eski günleri özlüyordu çoğu zaman. Ama artık Hyunjin'den haber bile alamıyordu. Belki de böylesi daha iyiydi?

Dostlarına veda edip yola koyuldu. Uzun süre sonra, şaşırtıcı şekilde boştu kafası. Akşam ne yiyeceğini düşünüyordu. Sakince girdi evine, her şey aynıydı, bir sene önceki gibi.

Düşündüğü yemeği hazırladı ve yemeye başladı. Yalnız yemek yemek her zaman berbat hissetiriyordu ama böylesi daha iyiydi ona göre.

Kapı çaldı.

Jeongin ve Felix bu saatte gelmezdi. Tavuk gibi erkenden uyurlardı hep. Bıkkın şekilde yürüdü ve kapıyı açmasıyla kapaması bir oldu. Fakat gelen kişi araya ayağını koyduğu için kilitlenmedi.

"Seungmin aç lütfen. Sadece konuşmak istiyorum."

"Siktir git Chris! Git yoksa polis çağırırım."

Dedikleri işe yaramadı tabii. Chan ondan daha güçlüydü, ittirip kapıyı açtı ve içeri girdi. Ardından kilitlendi kapı.

"Uzak dur benden! Niye geldin?"

Kapının önünden tek adım ileriye atmadan konuştu Chan.

"Özür dilemek için geldim... Bir de sana veda etmek için."

"Veda mı? Dalga mı geçiyorsun amına koyayım?"

"Bu farklı bir veda. Ben seni her zaman çok sevdim. Son nefesimi de öyle vereceğim Seungmin. Yaptığım her şey için özür dilerim ama buraya beni affetmen için gelmedim. Çünkü etmeyeceğini biliyorum."

Tiksintiyle dinliyordu onu. Chan'a karşı içinde kabaran öfke zorluyordu Seungmin'i. Gözünün önünden geçen binlerce iğrenç an vardı şuan aklında.

"Benden gerçekten nefret ediyor musun?"

"Ne sikik bir soru bu-"

"Cevapla lütfen. Hissettiğin şey öfke mi yoksa nefret mi?"

"Nefret etmeme ihtimalim var mı? Bence sen bunu merak etmedin. Kendini hatırlatmaya mı çalışıyorsun Chris? Seni unutup unutmadığımı görmek için mi geldin?"

"Biraz bile anlayış kalmadı mı içinde, benim için?"

"Kalmadı."

"Seni seviyorum. Bu yüzden... Kalbim parçalanıyor. Eğer içini rahatlatacaksa emin ol rahat nefes aldığım tek saniye yok."

"Güzel. Git şimdi, seni daha fazla görmek istemiyorum."

Kafa salladı ve çıkıp gitti. Seungmin ise tarif edilemez duygular yaşıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi karşısına çıkmıştı. Sırf kendini hatırlatmak için. Sanki unutabileceği bir şeymiş gibi.

Acı çekiyordu, bu iyi hissettirdi Seungmin'e. Ama içinde kötü hissetmesine sebep olan duygular da vardı. Yaşanamamış duygular.

Her şey farklı olabilirdi belki? Eğer o gün polisi arasaydım... Aramalıydım. Onun adını hiç öğrenmemeliydim.

---

Güzel sevgilime...

Sanırım bugün benim doğum günüm, bilmiyorum. Aslında doğum günümün ne zaman olduğunu unutalı çok oldu çünkü on yıldır kimse bana sormadı. Kimliğimde gerçek bir gün yerine ailemin öylesine yazdırdığı bir tarih vardı yalnızca. Bir yıl önce beraber kutladığımız ilk ve tek doğum günümün bugün olması da senin fikrindi. Çünkü sen 3 mayısta doğmuştun değil mi? Bunu unutmam imkansız.

Birkaç gün önce sana geldim. Saatlerce eve gelmeni bekledim kapıda, hava gerçekten soğuktu. Seni gördüm ama seslenemedim, yanına gelemedim hatta sen eve girdikten sonra bile uzun süre kapıya yanaşamadım. Hak etmiyordum bunu. Senin adını söylemek benim ağızıma yakışmıyor değil mi Seungmin?

Geldim çünkü yüzümü unutma istedim. Bana son bir kez bak ve benden nefret ettiğinden emin olayım istedim. Biliyorum bu aptallıktı. Benden nefret ettiğini tahmin etmek zor değil ama senin ağzından duymak istedim. Benden gerçekten nefret ettiğine inanmak istemedim. Ama bu önemli değil, sen benden nefret etsende ben seni çok seviyorum.
Bunu söylememden nefret ettiğini de biliyorum.

Nasıl yaptım bunu Seungmin? Nasıl sana ihanet edebildim? Nasıl dur demene rağmen durmadım? Nasıl bu kadar aşağılık davranabildim? Seni bu kadar severken, en ufak bir zarar göreceksin diye ödüm koparken bunları nasıl yapabildim sana?
O an hakkında kendimle ilgili pek bir şey hatırlamıyorum. Hafızamda sadece sen varsın ve bu kendimden daha çok nefret etmemi sağlıyor. Sadece korktuğumu hatırlıyorum. Seni benim yapmak istediğimi, hayatım boyunca benden kopamayacak biri olmanı istediğimi hatırlıyorum. Bencilce, değil mi?

Oysa sen çok güzelsin, bana ihtiyacın yok ama benim sana ihtiyacım var. Ben sana bağımlıyım ama sen bana bağımlı olamazsın.

Sana kendimle ilgili anlatmadığım çok şey var. Zamana bırakıyordum sadece. Kesinlikle anlatacağım diyordum. Birgün gelecek ve kendime sakladığım her şeyi anlatacağım sana. Benden tiksinmediğine emin olacağım.Ama gerçekte hiç anlatmak istemedim biliyor musun? Nasıl anlatabilirdim ki? Annemin benim gibi bir çocuğu olduğu gerçeğiyle yaşamaktansa ölmeyi seçtiğini nasıl anlatabilirdim sana? Kendimin en alçaltıcı en kötü en zayıf yerlerini senin kadar mükemmel birine nasıl anlatabilirdim? Benden nefret etmez miydin o zaman? Sana layık biri olmadığımı anlamaz mıydın?

Şimdi bakıyorum da bunların hiçbir önemi yokmuş. Anlatamadığım hiçbir şey benim kadar kötü değilmiş aslında. Ben hepsini hak etmişim.
Senin gibi birini üzebilecek kadar iğrenç bir insanmışım ben. Hayatım boyunca beni gerçekten seven tek kişiyi incittim. Özür dilerim Seungmin. Sinirini bozduğunu biliyorum. Beni affetmeyeceğini de biliyorum ama özür dilerim. Her gün acı çekiyorum. Her saniye seni düşünüyorum. İçimdeki boşluk hiç kapanmıyor. Aklımı kontrol edemiyorum. Sürekli sen varsın etrafımda. Lütfen delirdiğimi düşünme  sadece, gerçek kişiliğimle yüzleşmek benim için zor oldu. Sana zarar verecek kadar kötü biri olmak.

Seni seviyorum Seungmin. Seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum. O kadar çok seviyorum ki bu beni öldürüyor. Anlıyor musun Seungmin? Ne kadar kötü birisi olduğumu biliyorsun. Rezil hayatımı yaşarken yaptığım tek şeyin fahişelik ve dolandırıcılık olmadığını da biliyorsun. Seni gerçekten sevdiğimi de biliyorsun değil mi? Hiç bu kadar vicdan azabı çekmemiştim.

Bunu hak ediyorum. Yapayalnız kalmayı ve acı içinde kıvranmayı hak ediyorum. Seni hayattan bile daha çok seviyorum Seungmin. Beni unutma olur mu? Seni ne kadar çok sevdiğimi ve yaptığım her şey için ne kadar acı çektiğimi unutma sevgilim. Senin için acı çekmeye devam edeceğim. Özür dilerim Seungmin. Adını ağızıma aldığım için bile özür dilerim. Seni seviyorum, seni çok seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum... (+++)

2 Mayıs
Bang Christopher Chan

Bu mektup 3 Mayıs 20XX tarihinde İncheon Emniyet Müdürlüğünde görev yapan xxx xxx xxx isimli polis memuru tarafından ismi geçen Bang Christopher Chan adlı şahsın evinde bulunmuştur. Şahsın kendini öldürmek için (... )

Hoşçakal güzel sevgilim...

Lawliet / ChanMinWo Geschichten leben. Entdecke jetzt