6.BÖLÜM

58 17 45
                                    

Ecrin'den:

En sonunda otobüse binmiştik ve yola çıkalı daha on onbeş dakika falan oluyordu.
Bindik bineli onunla hiç konuşmamıştım ki zaten ben ona bakmaya bile korkuyordum o yüzden kolumu pencereye yaslamış başımı da koluma yaslamış dışarıyı izliyordum. O ise ne yapıyor hiç bir fikrim yoktu.

Fatıma ve Toprak hemen arkamızda oturdukları için onların konuştuklarını duyabiliyordum. Sanırım yine canları sıkılmış ve kendilerince vlog gibi birşey çekiyorlardı. Fatıma"Toprak şarkı söylesene" dedi. Bu benim içinde iyi olmuştu çünkü burada gerginlikten ve can sıkıntısından ölebilirdim. "Peki, ne söyleyeyim?" Fatıma bir süre bir şey söylemedi düşünüyordu sanırım. "Küçük civcivim söyle olur mu?" "Olur."

Toprak önce boğazını temizledi ve söylemeye başladı."Her veda edişimde düşünürüm, seni bi' daha görememek var. Keşke kimsesiz kalsak, her yerde biz olsak. Ama yinede seninleyken dünya bile dar..."

Toprak söylemeye devam ederken başımı yavaşca Berkay'a doğru çevirdim.-İnanın bunu neden yaptım bilmiyorum.- başını koltuğa yaslamış uyuyordu. Onun bu halini görünce sebebsizce -belki de bir sebebi vardır fakat varsa bile ben bunu bilmiyorum.- gülümsedim.

"Yine seni düşünürken yağmur çiseledi nefesim ellerine hasret kalmış besbelli.
Yine seni düşünürken yağmur çiseledi
Nefesim ellerine hasret kalmış besbelli."

Şarkının nakarat kısmını Fatıma ile beraber söylediler.

"Küçük civcivim, güzel kızım, dünyam benim
Bunun adı aşksa eğer, bu aşk yalnızca sana değer..."

Berkay'ı izlerken şarkının bittiğini bile fark etmemiş olmalıyım ki kulak zarımı patlatacak şekilde yüksek çıkan alkış sesleriyle kendime geldim. Tüm otobüs Fatıma ile Toprağı dinlemişti ve şu anda onları alkışlıyorlardı. Bense umarım Berkay uyanmaz diye umarak direkt ona bakıyordum. O ise uykusu hafif olmalı ki hemen uyanmıştı ve uyanır uyanmaz gözleri hemen beni bulmuştu. Benim de ona baktığımı görünce bana gülümsedi ve ben başımı hemen pencereye doğru çevirdim.

Pencereden dışarı bakarken kalbimin sakinleşmesini umuyordum. Ama o sakinleşmek bilmiyordu. Alkış sesleri hala susmamıştı iyi ki de susmamıştı çünkü o alkış sesleri olmasa kalbimin sesinin dışarıdan duyulacağına adım kadar emindim.

....

Hâlâ bana mı bakıyordu acaba? Gözümün ucuyla baksam fark eder miydi baktığımı? Hayır riske atmamam lazımdı. Hayır bakmayacaktım. Gözlerim benden istemsizce hareket ediyordu. Etmemesi lazımdı, ama ediyordu işte ne yaparsın. Hem ben bakmıyordum ki gözlerim bakıyordu.

Evet gözlerim benden istemsizce hareket etmişti ve şu an ona bakıyordum o ise nereye bakıyordu bilmiyordum çünkü onu tamamen görebilmek için gözlerimin hareketi yeterli olmamıştı başımı da o tarafa çevirmem gerekiyordu. Ama çevirmeyecektim. Tabi.. inşAllah çevirmeyecektim yani.

Ama maalesef başımda benden istemsizce hareket etti ve sonunda onu görebildim. Şükürler olsun ki bana bakmıyordu. Ama başka bir yöne bakıyordu. Bende onun baktığı yöne doğru bakınca Tuana ve yanında adını bilmediğim bir çocuğun şakalaştıklarını gördüm. Bu sefer isteyerek başımı Berkay'a çevirdim. Pür dikkat onları izliyordu. Başımı tekrar Tuana ve yanındaki çocuğa çevirdim oldukça samimi görünüyorlardı.

Tabi ya. Ne bekliyordum ki zaten. Onun bana bakmasını falan mı? Onun sevgilisi vardı ne diye bana baksındı ki?

Dolmuş olan gözlerimi umursamadan Berkaya hayal kırıklığıyla baktım. Tabii ki fark etmedi bile. Sonrasında başımı tekrardan pencereye çevirdim ve dışarıyı izlemeye devam ettim.

Ormanında KayboldumWhere stories live. Discover now