11.BÖLÜM

34 14 4
                                    

Toprak'tan:

Akşam olmuştu ve Emir, Fatıma, Naz ve Ecrin bizim evdelerdi. Tabi bende vardım. Ailem hâlâ gelmediği için burada rahat eğlenebileceğimizi düşünüp bizim eve gelmiştik. Film izliyorduk ve aynı zamanda patlamış mısır yiyorduk. Ama ne yemek, beş mısırdan sadece biri ağzıma girebiliyordu. Diğerleri de üçü yere biri kucağıma düşüyordu.

Film bittiğinde saat neredeyse 22.00 olmuştu. Naz "önce şu yerleri toplayalım bence, sonra ne yapacağımıza karar veririz." Fatıma ve Ecrin'de ona katıldığını belirttiklerinde hepsi yerlerdeki mısırları topluyorlardı. Onlar yerleri toplarken ben yanımda duran yastığı aldın ve yanımda oturan Emir'in kafasına vurdum. Emir de bunu görmezden gelmeyip kendisi de bir yastık aldı ve o da benim kafama vurmaya başladı. Böylece yastık savaşına başlamış olduk. Ve bunu yaparken oldukça ses çıkarıyorduk.

Ecrin "Yeter artık durun!" Diye bağırdığında başka bir yastık aldım ve onun kafasına fırlattım. Ecrin ona fırlattığım yastığı aldı ve sert bir şekilde benim yüzüme fırlattı. Fatıma da yerdeki yastıklardan birini aldı ve Naz'a attı. Bu şekilde o da yastık savaşına girmiş oldu.

Kim kime yastık atıyor belli değildi hepimiz birbirimize girmiştik. Tam yastık savaşını bitireceğimiz sırada bir yastığın patlamasıyla hepimiz durduk. Fatıma "eyvah" dedi. Sonra hiçbirimiz birşey söylemeden yerleri toplamaya başladık.

Yaklaşık yarım saat sonra her yeri topladığımızda arkadaşlarıma döndüm ve "annemlere söyledim bu gece bizdesiniz." Dedim sonra "yani bizdesiniz değil mi?" Diye devam ettirdim. Emir "annemi arayıp haber vereyim bekleyin." Deyip boş bir odaya gitmişti. Annesi ünlü bir avukattı, yani çoğunlukla geceleri eve oldukça geç geliyordu. Babası ise boşanmaya karar verdikleri için ayrı eve çıkmıştı.

Emir annesiyle konuşurken Fatıma "bekleyin ben evden kutu oyunu alıp geleyim" deyip çıkmıştı. Birkaç dakika sonra Emir yanımıza geldiğinde "Evet kalıyorum" dedi.

Fatıma geri geldiğinde elinde üç tane kutu oyunu vardı. Ona "öldün zannettim bir an ne diye bu kadar geç gelirsin ki. Buradan başka ülkeye taşınırdım ben senin geldiğin sürede" "ne güzel oyun getirdim işte" demişti sinirli bir şekilde. "Aman be sanada laf demeye gelmiyor, bücür" kısa olduğu için ona hep böyle derdim. Ne kadar sinir olsada onu sinir etmek hoşuma gidiyordu. Daha doğrusu herkesi sinir etmek hoşuma gidiyordu. Garip bir kişiliğim vardı sanırım.

"Sana bana şöyle seslenme dedim kaç kere" "neden? Boyun kısa ve bu demem için geçerli bir sebep" "Benim boyum kısa değil tamam mı? Sadece senin boyun çok uzun" "Olabilir bana göre kısasın işte bücür" -boyu asla kısa değil sadece 1.58 -Fatıma bu sefer elindeki oyunlardan birini kafama fırlatmıştı. Tabi ıskalamıştı ama neyse. Fatıma tekrar ağzını açıp bana cevap vereceği sırada Emir "çocuk gibi davranmayın hadi ne oynayacağımızı seçelim" demişti.

Hepimiz yere oturduk ve önümüzde duran üç kutu oyununa baktık. Uno, monopoly ve tabu vardı. Naz "hangisini oynasak ki" dedi. Ben "gece uzun, hepsini oynayabiliriz bence" diye yanıtladım. Emir'in isteğiyle ilk önce uno dan başlamıştık. Kartları Emir dağıtıyordu. Kartların dağıtılması bitince Naz "of ya böyle şanssızlık olmaz ama" diye isyan etti. Bense ona küçümser bir bakış atıp "benimkiler çok iyi" dedim. Emirde kendisininkilerin çok iyi olduğunu söyledi. Ecrin ve  Fatıma ise bizimkiler idare eder demişlerdi.

Bir süre oynadıktan sonra Ecrin "ya hayır, ben kabul etmiyorum bu oyunu. Orada Naz ve Toprak birbirlerinin kartlarına bakıp hile yapıyorlar" dedi. Ben arkamda duran yastıklardan birini onun yüzüne fırlattım ve "Sen kes sesini, kaç saattir orada Fatımayla yardımlaşıyorsunuz hiç sesimizi çıkarmadık. Birşey demedik diye tepemize binme" dedim. O sırada Fatıma söze girip "peki hepimizin biriyle yardımlaşması ama Emirin kimseyle yardımlaşmamasına rağmen en çok  kartın onda olması," dedi.--uo da az olması gerekiyordu sanırım kazanmak için ama idare edin artık-

Ormanında KayboldumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin