9. BÖLÜM

39 13 10
                                    

Ecrin'den:

Hepimiz siparişlerimizi vermiştik ve yemeklerimizin gelmesini bekliyorduk.
Tabi yemeklerimizin gelmesini beklerken can sıkıntısından boş boş etrafıma bakınıyordum. Boş boş bakınırken aklına kesinlikle hiçbirşey getirmiyorsun, öyle mi? Tabi öyle ne düşünebilirim ki. Tabi canım yani hiç o orman yeşili diye adlandırdığın gözleri de düşünmüyorsun. Hiçbir şey düşünmüyorum dedim ya canım, Allah Allah.

'Boş boş' etrafıma bakarken gözüm kapıdan giren iki kişiye takıldı. Berkay ve Tuana. Tuana oldukça süslenmiş fazlasıyla mini bir elbise ve fazla abartılı bir makyaj yapmıştı. Ve ayrıca parfümü ta oturduğum yere kadar geliyordu. Berkay'sa gündelik rahat kıyafetler tercih etmiş görünüyordu.

İkisi birlikte hemen dibimizdeki bir masaya oturdular ve şansa bak ki bu oturdukları masa hemen benim karşıma yani direkt gözlerimin kapsama alanına giriyordu. Oturdukları masada Berkayın bize arkası dönüktü ki zaten büyük ihtimalle bizim burada olduğumuzu fark bile etmemişti. Ama tuanayla bir kaç kez göz göze gelmiştik ve her seferinde omuz silkerek gözlerini kaçırıyordu bense ona sadece göz deviriyordum.

Yemeklerimiz geldiğinde başımı yemeğe gömdüm ve çaktırmadan onlara bakmaya çalıştım. Onların konuştukları buradan direkt olarak duyuluyordu. Bu iyi birşey miydi yoksa kötü birşey miydi bilmiyordum çünkü Tuananın Berkayın ağzının içine düşecekmiş gibi konuşma stili her an onun saçlarına yapışmama sebep olabilirdi. İyi yanı ise her konuştuklarını duyuyordum bundan iyisi mi vardı?

Bir kulağım onlarda diğer kulağımla ise yemek yiyordum kulağınla yemek mi yiyordun? "Kulağımla yemek mi yiyorum?" "Ne?" "Ne ne?" "Kulağınla yemek mi yiyorsun?" "Kulağımla yemek mi yiyorum?" "Öyle dedin az önce" "ben onu sesli mi söyledim?" Toprakla garip bir diyaloğun içine girmiştik Naz bize gülerek bakıyordu Fatma ise beni anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

"Sessiz mi söyleyecektin?" "Yoo yani iç sesimle konuşuyordum da" "iç sesinle mi konuşuyordun?" "Evet, kulağınla yemek yiyorsun dedi bana" ben mi dedim? Cık cık cık, gücendim. Neden iftira atıyorsun sen dedin kulağımla yemek yiyorum diye. Biraz susar mısın lütfen.

"İç sesin kulağınla yemek yiyorsun mu dedi?" Derin bir nefes aldım ve "Toprak, n'olur bu konuşmayı burada bitirelim çünkü konuştukça daha da çıkmaz bir hal alıyor" o da naz gibi ufak bir kahkaha attı ve "peki tamam" dedi.

O sırada fatıma koluma dokundu ve ona dönmemi sağladı "efendim?" Diye sordum "gerçekten iyi misin?" Dedi gözleriyle hemen karşı masamızı işaret ederken. Bir süre onlara baktım sonra tekrar fatımaya döndüm ve "Bilmiyorum, her an o tuana denen geri zekâlının saçlarına yapışabilirim"
Toprak"istersen gidelim buradan" "yoo gerek yok onlar yüzünden biz neden gidelim ki? Hem bekleyin birşey konuşacaklar şimdi onu dinleyecektim ben" birşey diyecektim ama küstüm konuşmuyorum ben seninle. Sus bencede senin yüzünden rezil oldum. Birşey daha diyecektim ama yine sana küs olduğum geldi aklıma.

İkisi de yemeklerini bitirince berkay "asıl konuya gelebiliriz bence" dedi
berkay sözüne devam edecekken tuana onun sözüne devam etmesine izin vermeden "Evet seninle sevgili olurum!" Diye bağırmıştı. -sırf bana inat olsun diye bağırdığına adım kadar emindim-

Berkay "ne saçmalıyorsun Tuana, ne sevgili olması ben buraya seninle olan arkadaşlığımı bitirmeye geldim" (Bir insan arkadaşlığını bitirmek için neden yemeğe çıkar diye sormuyoruz yda söylenmiyoruz çünkü kitap bu mantıklı olmasına gerek yok)

Hepimiz pür dikkat onları dinlediğimiz için aynı anda kahkaha atmaya başladık. Naz gülerken aynı anda "geri zekâlı" diye fısıldamıştı.

Tuananın attığımız kahkahaların ona olduğunu anladığına kalıbımı basabilirdim. Çünkü gülerken oldukça sesli gülüyorduk.

Ormanında KayboldumWhere stories live. Discover now