{☆《 22 》☆}

367 33 6
                                    

Wooyoung-

İçeri girdiğimizde San'ın kolunu bırakıp mutfağa yönelmiştim ki bıraktığım şekilde durduğunu gördüm geri arkama dönüp yüzüne baktım.

"Gidip duş al sonrada yatağına yat Çorbanı yapıp geliyorum"

"Haplar buzdolabının yanında" söylediğimi hiç umursamamış gibi hapların yerini söyledi ve hapşırdı.

"Biliyorum yerlerini, beni izlemeyi bırakıp banyoya gidecek misin sürükleyerek ben mi götüreyim?"

"Tamam giriyorum. Sende altına uzun bir şeyler giyin üşürsün"

Tamam diyerek geçiştirdiğimde gitmesi için yavaşça ittim. Hapşırarak gittiğinde üzerime baktım altımda ki kısa şort ve üzerimdeki tişörtle neden üşümediğimi anlamaya çalışıyordum.

***

Çorbayı hazırlayıp ilaçlarla birlikte tepsiye koymuştum. Suyu da alıp mutfaktan çıktığımda San'ın odasının kapalı kapısı önünde durdum.

"Choi, giyindin mi?"

Ses gelmeyince tekrar kapıyı tıkladım.

"San giriyorum bak"

Tekrar hiç bir ses gelmeyince içeri girdim. "Sa- uyudun mu" yatağının içinde, yorganı kafasına kadar çekmiş yatıyordu. Uyuya kalmıştı. Yaklaşıp yanına oturdum.

"Yakışıklım benim... özür dilerim. Ben sadece... beni bir daha görmek istemezsin diye düşünmüştüm"

Saçlarını geriye doğru çekip yüzünü okşadım.

"Sana beni bulursan senden gidemem demişti- San yanıyorsun sen!"

Ateşi çok yüksekti. Saçları ıslak olmasaydı duş aldığına inanmazdım.

"Böyle uyuyamazsın"

Kolundan tutup sasarken bir yandan bağırmaya devam ediyordum "Kalk! San! San kalk"

"Bıraksana beni üşüyorum"

Gözlerini açmadan mırıldandığında yüzünde acı çeken bir ifade vardı.

"Ateşin var" deyip üzerindeki yorganı aldım. "Böyle uyuyamazsın, aç gözlerini"

Koluna bir iki kere vurduğumda sitem ederek bağırdı "Ahh ne vuruyorsun oğlum ya! Üşüyorum diyorum sana"

Sonlara doğru ağlamaklı çıkan sesine aldırmamaya çalışarak, sesimin sert çıkmasını umarak "Havale mi geçirmek istiyorsun? Saçmalama!" Dedim.

"Neden zorluyorsun bırakta yatayım işte"

"Ölmek mi istiyorsun?" Diye sesimi yükselttiğimde yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirip "Hayır daha gencim bebeğim" dedi.

"Hah ölümün genci yaşlısı olmaz, neyse neyse şimdi sana bunu anlatamam zaten beni dinlediğini de pek sanmam ya"

Gözlerini açıp boş boş bana ve etrafa bakarken üzerindeki tişörtün eteklerinden tuttum "Üzerindekini de çıkartalım"

"Kollarımı kaldıracak halim yok"

"Biraz kendini kaldır ben çıkartayım"

Başını sallayıp doğruldu ve kendini bana doğru yaklaştırdı. Tişörtünü çıkarırdıktan sonra başını omzuma yasladı. Kollarıyla yan tarafıma tutunduğunda sarıldığını sanıyordum.

"Başım ağrıyor" diye mırıldandığında bana sarılmak için değilde yorgana uzanmak için yakınlaştığını anlamıştım.

"İyileştireceğim seni ama önce şu yorganı çekmeyi bırak"

Fratellastro [WOOSAN]Where stories live. Discover now