bölüm 38

2.1K 121 48
                                    

Eren'den devam

Yazdığın notu elimde yuvarlayıp bir kenara attım yavaşça yerimden kalktım hem sırtımın hem de kalçamın ağrısıyla banyoya gittim sırtım ağrıyor her yerime su değdirmiştim üzerimi değiştirip kahvaltı masasına geçip oturdum yine baş köşeye elinde eksik olmayan kahvesiyle oturmuştu gözleri bendeydi iyi yaptığım tek şey önümdeki kahvaltılıklara bakmaktı canım yemek istemiyordu

"Eğer bakışman bittiyse yiyebilirsin"

"Canım yemek istemiyor"

"Ben de zaten canının isteyip istemediğini sormadım ye dedim deli etme beni"

Çatala elime alıp salatalık attım ağzıma sonra çatalı elimden bırakıp "yiğit i görmek istiyorum"

Önündeki telefonla oynuyordu soruma dahi cevap vermedi "yiğit'i istiyorum duyuyor musun"

Telefonu kapatıp yavaşça masaya koydu gözlerini kapatıp geri açtı. "bir hafta sana Yiğit yok buradasın bir hafta"

"Ne diyorsun sen ya ne demek bir hafta buradayız"

"Sence sen kolay bir ceza ile yırtacağını mı sandın" ne kolay mı demişti o dünkü yaptıkları kolay mıydı yani

"Sırtın berbat durumda bu kolay ceza mıydı diğer yaptığını saymıyorum bile beni oğlum ile cezalandıramazsın"

"Kes sesini eğer daha da üstelersen bir hafta daha eklenecek şimdi zıkkımlan"

"O zaman Yiğit ile konuşayım bensiz duruyor mu bilmiyorum bile"

"Merak etmeni gerektirecek bir durum yok Berk ve Batu ilgileniyor ben de gideceğim şimdi ve sen burada kalacaksın"

Ayağa kalkıp çıkıp gitti ağlamayacaktım bu sefer oğlum için yapacaktım fiziksel acıya dayanırdım ama yiğitsiz olmaz yapamam dışarıya çimenle oturup karşı tarafımda olan dipsiz bir orman vardı şehirden bayağı uzaktı biliyordu gidemeyeceğimi o yüzden kapıyı kilitlememişti bile aslına kaçsam yine kaçardım ama artık Yiğit vardı Ben olmadan hayattan tat tuz alamazdım...

Berk'ten devam

Dün olan şeyden sonra kendimi lavabodan dışarıya atıp yiğit'in odasının içindeki bazaya yattım sabah Yiğit ve batu'nun sesleri ile uyanmıştım ama gözümü açamıyorum lan Batu mu gözlerimi pörtletip yerimden doğruldum Yiğit beşikte Batu da onu güldürüyordu bu kareyi görünce gülmeme engel olamamış ve kahkaha atmıştım çünkü Batu köpek sesi çıkartıp yiğit'i gıdıklıyordu arkasını dönüp gözlerini üzerime dikti

"Ne o arkadaşlarını taklidini mi yapar oldun" günü unutmuş ve hiç yaşanmamış gibi yapacaktım yüzüne sert maskesini anında kamufle etmiş yanıma gelmişti nasıl aniden yüz ifadesi değişiyordu

"Düzgün konuş olmayayım elime"

"Ay çok korktum"

"Bir zahmet kork" gözümü devirdim yiğit'i kucağıma aldım

"Dayıcığım senin bu amcan var ya"

"Ee ne varmış amcasında lafının devamını getir"

"Bir şey yok". Yiğit ile birlikte aşağıya inmeye başladık tabii kuyruğumuz da biz de geliyordu olmazsa olmaz

Eren saatlerce bahçede hem oturdu hem ağladı alazın bu tavırları onu çok korkutuyordu tedavi bile olmuyordu artık mutlu olmak istiyordu hava kararmak üzereydi bahçeye BMW M8 ile giriş yapan alazla oturduğu yerden kalktı arabadan çıkıp eren'e doğru yaklaştı

"Ne işin var senin dışarıda"

"Hava almaya çıktım o da mı suç"

"Yürü geç içeri" Emir cümlesi ile konuşması eren'i sinir ediyordu ama korktuğundan bir şey diyemiyordu Alaz elindeki poşetleri masaya bırakmış ceketini çıkartıyordu

"Onların içinde yemek var çıkar atıştıralım" dede ne kadar canı istemese de sadece alaz'ın yanında yemiş gibi yapacaktı

Eren'den devam

Yemeği yedikten sonra Alaz çalışma odasına çıktı dizi izlemekten artık sıkılmıştım yiğit'i mi özledim Bir hafta nasıl dayanacaktım Yiğit duracak mıydı eğer alaz'a ısrar edersem süreyi bir hafta daha uzatırdı kesin Of Allah'ım yukarıya çıkıp yatağa yattım tabii ki sırtıma son anda yatağa koymadan yan şekilde yattım...

Alaz'da devam

Bir sürü ihale dosyası ile ilgilenmekten sırtım tutulmuştu saate baktığımda gecenin ikisi olduğunu anlamak zor değildi bilgisayarı falan kapatıp odaya geçtim koca yatak küçücük bedeni ele geçirmişti yanına gidip kendime yer açtım onu da kollarımın arasına aldım elim sırtına gelince mırıltılar çıkarmaya başladı canı acımıştı üzülmüş müydüm dibine kadar ama bana karşı gelmemesini öğrenmiş olması gerekirdi saçlarına kafama koyup o kokusuyla uykuya daldım

Berk'ten sabah

Lanet telefonun çalması ile gözlerimi açtım Mert arıyordu Of bu da artık baydı haa

"Efendim Mert... Tamam akşam 8.00'de orada olurum... Görüşürüz"

Telefonu kapattım yanıma baktım Yiğit uyuyordu onun yanındaki şahısla uyuyordu dün gece tek başıma uyutamadığım için batu'yu çağırmıştım sonra da uyuyakalmıştık ikisi de çok tatlı uyuyordu Yiğit kolunu batu'nun ağzına koymuş bacakları bana doğru uzatmıştı aynı Eren gibiydi o da bütün yatağı kaplarda yine içime karabasan girdi eren'i çok özlemiştim aynı şekil Yiğit de çok huysuzlanıyordu batuya deyip alazı aramasını isteyecektim yataktan kalkıp şu iki bebeği uyandırsam iyi olacaktı saat öğlen olmuştu

"Batu kalk Batu ştt kime diyorum ya lan kalksana "

Oha kış uykusuna yattı sanki Ayas sehpada duran bir bardak suyu kafasından aşağı dökmem bile yataktan fırlaması bir oldu gülmekten karnım ağrımıştı

" Uyuyan prensimiz kalktı sonunda"
Üzerindeki tişörtü çıkarmış kırmızı rengi gören boğa gibi olmuştu sanırım birazcık sinir olmuştu üzerime bir hızla geldi hangi ara geldi hangi ara sırtımı dolaba yapıştı anlamadım

"Böyle insan mı uyandırılır amınakoyayim"

"Ne yapayım o kadar seslendim kalkmadın"

"Hadi ya koluma falan dokundun mu"

"Yok niye dokunayım"

"Uykum ağır olduğu için olabilir mi aptal "

"Neyse ne uyandın sonuç olarak " yanından geçip gideceğim sıra kolumu tuttu

"Yok öyle hemen kaçıp gitmek evet uyandım ama bu yaptığından öyle kolay kurtulamazsın"

"Ne demek istiyorsun"

"Bir dersi hak ettin diyorum" yine o yumuşak dolgun dudaklarını dudaklarıma hapsetti yavaş başlayan öpücüğü sert olmaya başladı daha fazla kendimi tutamayıp bende karşılık vermiştim ellerini hemen yerini aldı bir eli belimi kavrarken diğeri boynumu tutuyordu sonunda ayrıldığımız da bir öpücük kondurdu dudaklarını çekti ama hala çok yakındık ne konuşuyorduk ne çekiliyorduk bir süre sonra konuşmak için dudaklarını araladı

"Ben... Ben özür dilerim Bir anda kendimi kaybettim dün içinde özür dilerim Bir daha asla olmayacak" sonra da kapının kapanma sesi gelmişti Ben olayları daha idrak edememiş bir daha olmayacak kelimesine kafam allak bullak olmuştu neden kendimi berbat hissediyordum şu anda ben de ona karşılık vermiştim sahi ben neden karşılık vermiştim ki bu adamın yanında salak oluyordum kalbim depar atıyordu itiraf etmem gerekirse ondan hoşlanıyorum...

ESİR "GAY"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin