🌺 11 'Kâbus' 🌺

986 80 38
                                    

🎉Selamın aleyküm mümin kardeşlerim!🎉

⭐Aşağıda da küçük, minik, mini minnacık bir yıldız var. Onu da parlatırsanız mutlu olur.🌟

••••••••••••••••••••••

İlk işime az daha geç kalıyordum! Ve hayır tabii ki de kalmadım!

Arabamı park edip koşarak içeri girdim. Güvenliğe verdikleri kartı gösterince arkadaşına seslenip beni bir yere götürmesini istemişti.

Adam, "Şuradan ileri giderseniz Hülya hanımı bulursunuz efendim." deyince başımı eğdim ve "Teşekkür ederim." diyerek oraya yöneldim.

Hülya hanım etrafta gezinirken beni görmüş ve gülümseyerek yanıma gelmişti. "Hoş geldin canım! Şimdi seni İsmail amcanın yanına götüreceğim ve bu hafta onunla ilgileceksin. Yarın geldiğinde beni görmeden onun yanına gidebilirsin." deyince onaylamak için başımı salladım.

Beni İsmail amcanın yanına götürüp gitmişti. Girince elini öpüp, "Merhaba efendim, ben Ayda. Sizinle ilgilenmek için görevlendirildim." dediğimde adam burun kıvırmıştı.

"Bu yaşıma gelmişim, ne resmi çizeceğim ben!? Benim keyfim yerindeydi!"

Şaşkınlıkla ona bakakaldım. "Ama efendim, kesinlikle seveceksiniz."

"Ne anlarım ben resimden!?"

"Pekala! O zaman gözlerinizi kapatın... Lütfen."

Derin nefes alıp sabır dilendi ve gözlerini kapattı. "Ee kapattım ne oldu şimdi!?"

Onunla beraber bende sabır dilendim ve yanındaki sandalyeye oturarak gözlerimi kapattım.

"Şimdi düşünün... Nerede olmak isterdiniz?"

"Sen aynı zamanda psikolog musun?" diye sorunca gözlerimi açmıştım. O zaten çoktan açmıştı gözlerini. NE HUYSUZ BİR ADAMDI!

"Hayır efendim. Sadece nasıl resim çizeceğimi sizin belirlemenizi istiyorum. Belki de sizin düşündüğünüz yeri çizerim ve sadece hayalinizde kalmaz, somut olarak karşınızda olur. Hatta tam karşınıza asabilirim!" dediğim zaman biraz olsun yumuşamıştı.

"İyi o zaman... Kapattım gözlerimi."

Anlatmaya başlamadan önce bende kapatmıştım.

"Çimenlik bir alan olsun böyle ağaçlar var, ortadan bir dere geçsin... Ağacın birinde bir salıncak. Şehirden, insanlardan uzakta bir yer. Küçük bir kulübe de olsun ağaçların arasında... Ve onu da çiz." deyince gözlerimi araladım.

Titreyen elleriyle bana bir fotoğraf uzatıyordu. Fotoğraf yıpranmış ve siyah beyazdı. "Eşiniz mi?"

"Yok kızım!" Tabii arada laf sokmadan duramazsın!

"Eşinizin ten rengini, göz ve saç rengini söyler misiniz?"

Dudağında küçücük bir gülümseme oldu. "Teni bembeyazdı. En küçük rüzgar çıktığında yanakları pembe pembe olurdu. Saçları kömür karası, gözleri gök mavisiydi... O çok güzeldi. Çok severdim ben onu."

Gözünden akan yaşı benim görmemem için öbür tarafına dönüp sildi. Sonra da gözlerini kapıya dikmişti. "Ayaz Bey oğlum!"

Manolya'm -𝓽𝓮𝔁𝓽𝓲𝓷𝓰-Where stories live. Discover now