4

424 44 23
                                    

"Yine burdayım görüyorsun değil mi?"

"Kar yağıyor usul usul. Olsan beraber izlerdik. Sen kadar güzel olmazdı gerçi"

Dedi Jungkook, hergün her akşam saat 7'de uğrayıp en az 4-5 saat konuştuğu taşa bakarak.

" Sen yoksun, yeryüzünün en güzel şehiri boşaldı resmen."

Histerik şekilde güldü. Malboro paketinden bir dal sigara aldı eline. Yavaşça yakıp içmeye başladı.

"Olduğun yerde,yine en güzel sen gülüyorsundur. Biliyorum. Belki görmüyorum ama hissediyorum. Çünkü sen her zaman en güzel gülen kişiydin. Ve ben.. senin gülüşünü soldurdum."

Sigarasından bir nefes daha çekti.

"Seni anlatmak istiyorum. Herkese. Ama..
Benim seni anlatacak kelimelerim bitti. Ve sen öyle herkese anlatılmazsın."

Sanki jimin onu görüyormuş gibi, dolan gözlerini meleğinin görmesini istemiyormuş gibi kafasını sol tarafa çevirdi.

Gözlerini elinin tersiyle silerek devam etti konuşmasına;

"Bensiz'de mutlu ol dedin.
Yaşa ama nefes alma der gibi"

Sonra hiç konuşmadı Jungkook. Sakince sigarasını bitirdi. Biraz izledi mezar taşını. Buraya gelip saatlerce konuşmanın bir anlamı olmadığını, meleğinin onu hissetmediğini biliyordu.

"Sanırım.." dedi.

"Sanırım acıdan başka bir şey değilim"

lafını bitirdikden sonra kalktı, oturduğu yerden. Son kez Jiminin fotoğrafına baktı. Sağındaki siyah giyinmiş, siyah maskeli ve yine siyah şapkalı kişiyi fark etmişti. Pekte umrunda değildi.

Ne o? Yoksa Jimin ölmemişdi de onun, boş bir mezarın başında nasıl acı çektiğini mi izliyordu?

Ha ha ve ha.
Evet biz filimde değildik.
Çünkü ben Jeon Jungkook, Park Jimin'i ellerimle gömmüştüm.

Boy meets evil 2/ {JiKook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin