11

353 36 25
                                    

"başlıyorum hazırsın değil mi?"

Taemin aynı şeyi 100. Kez sorduktan sonra Jungkook'a baktı.

"Taemin."

"Tamam herneyse"

Oturduğu yerde dikleşti. Nefes verdikten sonra başladı.

"Hastaneye çağırmıştı bizi. Normalde içeriye girilmesi yasak biliyorsun. Namjoon Hyung bir kaç kişiyle konuşt-"

Jungkook tıslar gibi;

"Beni ilgilendiren kısımlara gel artık Taemin"

"Aman be"

Viskisinden bir yudum alarak söze başladı.

"Anlatması kolay değil Jungkook. Bilmiyorsun. Onun o halini,yorgun şekilde bakışlarını.. hatırladıkça gerçekten, gerçekten çok kötü hissediyorum. Bize sürekli iyi olduğundan bahsediyordu ama yüzünden belliydi bir şeylerin iyi gitmediği."

Durmak istedi. Viskiden bir yudum daha alarak devam etmeye başladı.

"İlk cümlesi
'sadece ona iyi bakın, dayanamaz biliyorum. Bana öyle davrandığına da bakmayın siz. Beni çok seviyor. Sadece şu sıralar iyi değil o kadar' dedi. Yerinden doğruldugunu hatırlıyorum. Namjoon Hyung'a dönerken konuştu sonrasında"

Taemin Jungkook'a baktığında sessiz sessiz göz yaşı döktüğünü gördü.
Üzülmüştü.
Ama devam etti,bilmek isteyen kendisiydi.

" 'Hyung o çok narindir. Dışarıda bulup eve getirdiğimiz kuş ölünce bile iki gün etkisinden çıkamadı. Lütfen ona çok iyi bak. Sizi tersleyip istemediğini kesin söylecektir. Veya bunları hak ettim de diyebilir. Sen ne olursa olsun onun yanında ayrılma olur mu? Ona iyi bak. Kendisine zarar vermesine izin verme."

Artık ikisi de ağlıyordu. Taemin; o günü tekrardan hatırladığı için Jungkook, ona kötü hatta berbat davranmasına rağmen,ölmeden hemen önce bile Jimin, kendisini düşündüğü için daha çok nefret ediyordu kendinden.
Sanırım bunu hak ediyordu.
'Evet hak ediyorum'

"Sonra bana döndü. O zamanlar belki 6 veya 7 aydır arkadaştık. Bana 'senden aslında Nefret etmiyor Taemin. Sakın böyle düşünme. O çok kıskanç o kadar. Sana bokmuşsun gibi davranacaktır ama görmezden gel. Ve lütfen sende ona iyi bak. Biliyorum sizlerden böyle bişey istemem çok saçma. Ama gerçekten Jungkook böyle biri değil. Yani en azından Yoongi gelene kadar böyle biri değildi."

Önüne baktı bi süre Taemin.

"Anlıyor musun şimdi bizi?"

Dolu gözlerle baktı Jungkook.
Kısık sesle konuştu.

"Anlıyorum."

Biraz öyle oturdular. Hiç konuşmadılar. Ama Jungkook karşısındaki bu kişiye karşı biraz daha yumuşamıştı. Ondan nefret etmemişti hiçbir zaman. Sadece ısınmıyordu o kadar.

"Ben gitsem iyi olacak saat 7 olmak üzere"

Kafasını tamam anlamında salladı Taemin.
Jungkook kapıya doğru yürümüş, kabanını alıp dışarıya çıkacağı sırada,

"Jungkook"

Arkasını döndü.

"İstediğin zaman gelebilirsin bunu biliyorsun değil mi? Her zaman benimle konuşabilirsin"

Gülümsedi Jungkook.

"Biliyorum. Ve Taemin"

Heycanlanmıştı Taemin. Karşındaki bu adam onu dinlediği için mutlu olmuştu. Artık aralarında o soğukluk yoktu sanki

"Teşekkürler. Herşey için."

Taemin gülümseyip el salladı. Jungkook ise,
Evet
Oda gülümsemişti. Ama mezarlığa gidene kadar.

Bir kez daha nasıl aşağılık birisini olduğunu hatırladı.
Ölmesi gereken kişi Meleği değildi.
Ta kendisiydi.
Kendine göre

Boy meets evil 2/ {JiKook}Where stories live. Discover now