7

386 38 8
                                    

".. bana en son ne zaman mutlu olduğumu sordu jimin."

Sol gözünden akan yaşı silerek devam etti.

"Ben en çok seninle mutluydum."

Sigarasını içmeye devam ederken, o adamı gördü yine Jungkook. Siyah bir şapka, siyah bir şemsiye ve de siyah bir maske. Siyahların kralı gibiydi.
Evet.
Tam olarak öyleydi.

Başını tekrar taşa çevirdiğinde bir süre sustu. Acıyan kalbini görmezden gelmeye çalışıyordu. Ama bu o kadar da kolay değildi.
Karşısından öyle güzel gülen Jimin varken..
Park Jimin, ölüm gibi gülüyordu.

"Bir fotoğraf karesinde unutulmalıydık.
İşte o zaman hep mutlu kalırdık"

Kafasını kaldırıp az önce baktığı yere baktığında, o adamı görememişti.
Ona siyahların kralı adını vermişti Jungkook.

O adamı önemsediği yoktu. Sadece garipti. Belki de oda vicdan azabı çektiği için hergün burdaydı.
Yoksa değil miydi?

Jungkook buraya her geldiğinde etrafa pek bakmazdı. Belki de yeni birisi değildir.

Sigarasından son bir duman daha alıp, izmariti yere atarak, parmak uçlarıyla ezdi. Biraz jimine baktı, biraz da Asla yaşanmayacak olan o eski, güzel anılara.

Eskiler güzeldi, ama bir daha asla yaşanmayacaktı.

O sırada mesaj geldi Jungkook'a.

*3 yeni mesaj

Namjoon Hyung

Taemin evde yok

Ve bende 1 gece yetecek kadar beyaz

şarap var

Hemen mesajın üstüne tıklayıp cevap verdi.

Jungkook

1 saate orda olurum

Namjoon Hyung

Mezarlıktasın değil mi?

Jungkook

Evet

Namjoon Hyung

Tamam

Hızlı gel

Tek başıma ağlamak istemiyorum

Jungkook

Tamam

Hemen geliyorum

(Görüldü)

Cevap verdikten sonra önündeki beyaz taşa yaklaştı. Tam meleğinin dudağına denk gelecek şekilde öptü.
En çokta meleğini öpmeyi özlemişti.
Ha birde, cennet gibi kokan boynunu.

Boy meets evil 2/ {JiKook}Where stories live. Discover now