4.bölüm

24 8 0
                                    

İnsanların beni duyması umrumda değildi.Çiçek,en yakın arkadaşım beni bırakıp gitmişti.Odaya kimse gelmemişti.Zaten istediğim buydu.Yalnızdım.Artık yapayalnızdım.Koşarak odama gittim ve kapıyı sertçe kapattım.Beni üzen Çiçek'in gitmesi değil,o Ayaz dene adamdı.Ya rüya perisi değilse.Ya onu kandırmaya çalışıyorsa?Kapımın çalmasıyla düşünmeyi bırakmam gerekti.Güçsüz sesimle

''Gel''dedim.Güçsüz olmak bu hayatta en nefret ettiğim şeydi.

''Eğer ağlamayı bırakırsan gelicem.''

Bu cümle bir süre ağzımın açık kalmasına sebep oldu.

''Gelebilirsin.''Sesim şaşkınlıktan dolayı biraz da olsa düzelmiş,ağlamam geçmişti.

''geliyorum bak.''

''Lan gel dedim ya''

Kapı birden açıldı.Ama garip olan şey kapıda kimse yoktu.Ama bir ses duyduğuma emindim.Hatta ya Eren'in ya da Berk'in sesi olduğuna emindim.Bir anda duvarlar üstüme gelmeye başladı.Sanki duvarlar konuşuyor,aynı şeyi haykırıyorlardı

''Gücünü kaybedecek,her şeyi mahvedeceksin

Herkesin kalbini kırıp,kendinden uzaklaştıracaksın.

Ama en önemlisi kendini kıracaksın.''



Terler içinde uyandığımda ne olduğunu anlayamadım.Kabus görmüştüm.Evet.Kabus görmüştüm.Kendimi bunun sadece bir hayal olduğuna,kabus görmediğime inandırmaya çalıştım.Ama bu gerçeği değiştiremezdi.Gerçekten kabus görmüştüm.Bunun bir nedeni olmalıydı.Birisi buna sebep olmuş olmalıydı.Bende diğer kabus görenler gibi ölecek miydim?Ama ölürsem...Krallık yıkılır ve soyumuz yok olurdu.Çünkü ben bu şatonun gelecekteki varisiydim.Ölemezdim.Acele bir şekilde yataktan çıktım.Çok hızlı bir şekilde kalktığım için başım dönmüştü.Belkide hastalanmak üzere olduğum içindir.Üstümde pijamalarım vardı.Hemen dolabımın önüne geçip her zaman giydiklerimden birini giydim.Üstünde Yeşil bir kelebek vardı.







Kahvaltı salonuna indiğimde,herkes yemeğe başlamak için benim gelmemi bekliyorlardı.Hemen benim için ayırtılmış,tam Eren'in yanındaki   sandalyeye yerleştim.Gözlerimin altı mosmordu.Bu,beni Eren'in endişeli bakışlarına maruz bırakmıştı.

''Konuşmak ister misin Rüya?''

Evet anlamında ayağa kalktım ve  yemek odasının öbür,masaya uzak olan tarafına geçtik.

''İğrenç görünüyorsun,iyi misin?''

''....''

''Hadi ama bana anlatabilirsin,biliyorsun ben sana güveniyorum,sende bana güvenebilirsin''

''Eren...Ben bugün kabus gördüm.''Bunu söylerken sesim titriyordu.

''Rüya sadece beni kandırıyorsun değil mi?''

''Ama bir kehanet gördüm.Kehanet sanki bana bir mesay veriyor gibiydi.Korkuyorum.''

''Korkuyorum'' kelimesini söylediğim gibi bana sarıldı.Sanki yıllardır aradığı bir şeyi bulmuş gibi sarıldı.











Mina ve Melek(Melek'in ağızdan)

Zindanlar iğrenç kokuyordu.Başımızda bir sürü muhafız bekliyordu.Çantamda ki kalbi korumak için elimden geleni yapıyordum.Muhafızlar sürekli çantama şüpheli bir şekilde bakıyor,aralarında konuşuyorlardı.Muhafızlardan sarı saçlı olan.Daha doğrusu muhafız olduğunu düşündüğüm.

''O çantada ne var?''

''Seni ilgilendirmez!''diye tısladı Mina.

''O çantayı kontrol etmemiz lazım.''Bunu söylerken sesi normal ve düz bir tonda çıkmıştı.

Rüyaların kabusu -Periler Diyarı 1.kitap-Where stories live. Discover now