9.bölüm

18 5 0
                                    

Evet kalp ondaydı. Ama o an Yağız'ın bana mektupta kalbin onun elinde olduğunu söylediği geldi. Umarım bu doğru bir bilgidir diye düşündüm. Mina bana dehşete düşmüş bir şekilde baktığı için bunu ona söylemek istedim. Ama onu umutlandırıp hayallerini suya düşüremezdim. Bu yüzden ona hiç bir şey söylememeye kara verdim. Ama ona söylemezsem ve tahminim doğru çıkarsa çok büyük bir azar işiteceğimi biliyordum. Tam bir şey söylemek için ağzımı aralamıştım ki kapı açıldı. Kapıdan sonra merdiven olduğu için gelen kişinin kim olduğunu göremiyordum. Ama bir kız olduğundan emindim. Fakat gelen kız yürümüyordu. Uçuyordu. Ayakları yere değmiyordu. O an gerçekten bir rüyada olmayı diledim. Ama dilemek hiç bir gerçeği değiştiremezdi. Asla değiştiremezdi. Israrla gerçeği görmek istemiyorduk. Ama bu gerçeği değiştirmezdi. Bunu kabullenmeliydik. Merdivenden inen kişi her saniye biraz daha yaklaşıyordu. Her bir basamak indiğinde sanki ayak sesi daha güçlü çıkıyordu. Sanki birine sinirliydi. Ama bir yandan mutluydu ve kibirliydi. Son basamağa geldiğinde artık saç rengini seçebiliyordum. Kumral saçları vardı. Saçları ortadan biraz daha uzundu. İyice bize yaklaştığında elinde bir şey tuttuğunu gördüm. Bir elini yana açmış, hiç bir parmağını kullanmadan, sadece avucunun içine koyulmuş bir şey ile yanımıza yaklaşıyordu. İyice bana yaklaşıp tam karşımda durdu. O an ayağa kalkmam gerektiğini ve omuzlarımı dikleştirmem gerektiğini hissettim. Belki de sadece güçsüz olmadığımı gösterme ihtiyacı duymuştum. Bundan ben bile emin değildim. Bu yüzden onun anlamamasını diledim. Karşımda durup bana sinsice gülümsediği anda onun kim olduğunu anlamıştım. Ama ona hiç benzemiyordu. Dış görünüşü, yüzü tamamen farklıydı. Bu sanki birini kontrolü altında gibi gözüken Melek'ti.

''Melek bu sen misin?''

Sadece güldü. Melek olsa asla böyle davranmazdı. Ona ne olmuştu böyle? İnanılmaz farklı gözüküyordu. Göz kapakları asla kullanmayacağı renkli farlar ile süslenmiş, dudağına mor bir ruj sürülmüştü. Sanki moda şovuna gider gibi gözüküyordu.

''Neden gülüyorsun?'' diye sordum hem merak hem de biraz sinirle. Şuan onu bir toz tanesine çevirmek istiyordum. 

''Neden mi gülüyorum? Çünkü benim adım Melek değil sersem. Melek öldü. Artık ben varım. Masal.''

Melek öldü demişti. Melek ölmüştü. O artık yaşamıyordu. Öyle biri yoktu. Ama neden kimse onu hatırlamıyordu? Ölen kişiler her zaman hatırlanırdı. Hayatımda hiç öldükten sonra unutulan birini görmemiştim. Ve duymamıştım.

''Yalan söylüyorsun!'' diye öne atılan bu sefer benden önce Eren oldu.

''Ölen kişiler unutulmaz.''

''Unutulmaz. Doğru. Çok zekisiniz çocuklar. Ama bu sorunu bu kadar çabuk çözemezsiniz. Fakat hızlı çözmeniz lazım. Çünkü..'' elindeki siyah kalbi kaldırdı.

''Aranızdan birini hayatı buna bağlı. değil mi?'' dudakları sinsice yukarı kıvrıldı. Bunu ona kim söylemiş olabilirdi? Ya da kendisi mi öğrenmişti? Bunu bilmek için bilmece çözmem gerekiyordu. Ama zaten eğer kalbin nasıl çalıştığını bulamazsam üç hafta içerisinde ölecektim. Ve bunu eminim kimse istemiyordu. En azından bir kaç kişi. Fakat eğer bir yolunu bulamazsam o bir kaç kişini bütün hayalleri suya düşecekti. Ama Eren zaten benim hayallerimi suya düşürmüştü. Böyle bir şeyi benden saklayarak bütün güvenimi yıkmıştı. Ama şuan bunu konuşacak durumda olmadığımız için bu konuyu hiç açmamıştık. İkimizde.

''Diyelim bu konuyu çözüp senden kalbi aldık. ne yapacağız?'' dedi Mina. sesinin ilk defa bu kadar meraklı bir edayla çıktığını duymuştum.

''Bunu yapabileceğinizi tahmin edebiliyorum. Ama unutmayın ki birisi iyileşirken birisi ölür. Dünyanın dengesi budur. Eğer sen iyileşeceksen birisi senin için ölmelidir.'' 

Sonra sonsuzluğa karıştı ve yok olup gitti.

Birisi iyileşirken birisi ölür





Çiçek


''Ne demek gidemezsin?!''

''Gidemezsin.'' Yüzünde ki sakin ifade iyice sinirimi bozmuştu. Sonra gülmeye başladı.

''Ne gülüyorsun? Komik bir şey söylemedim. Lütfen kendine gel Ayaz. Bu sen değilsin.''

''Buradan çıkarsan geri giremezsin. İyiliğin için söylüyorum Çiçek.''

''Hayır. Burayı yöneten sensin ve kuralları değiştirme yetkisine sahipsin. Sadece değiştirmiyorsun. Bu yapamayacağım bir şey değil.''

''Böyle bir kuralı değiştirirsem ne olacağını biliyorum Çiçek. herkes burayı terk edecek. Ve geri dönmeyecekler.''

''O zaman bir sınır koy. Örneğin beş gün gibi kısa bir süre. Bu süreyi geçenler buradan atılsın. Nasıl fikir?''

Benimle baş edemeyeceğini anlayarak bıkkınlıkla nefes verdi. Sonra başını salladı. Benimle baş edemeyeceğini oda biliyordu.

''Tamam kuralı değiştireceğim ama sadece iki gün.''

Bu cevap yüzümün asılmasına neden olmuştu. İki gün içerisinde bu bilgiyi Rüya'ya ulaştırmam lazımdı. Ulaştıramazsam her şeyi batıran ben olacaktım. Zaten bendim. 

''Tamam anlaştık.''

''Ama iki gün sonra işin bitmezse buraya bir daha giremezsin haberin olsun.''

''Tamam kabul ediyorum.''

''Bu arada ne zaman gideceksin?''

''İki gün sonra. Bir aksilik çıkmazsa.''

''Tamam. Bir sorun veya değişiklik olursa ban ilet lütfen.''

Bunu söylediği gibi arkamı dönüp gittim. Daha fazla bu konuşma ile alakalı bir şey duymak istemiyordum. Gayet haklıydım. İki gün içerinde buraya zar zor yerleşmiştim. nasıl bu sorunu iki gün içerisinde çözebilirdim? O an gidip daha fazla süre istemem gerekiyormuş gibi hissetim. Ama arkamı döndüğümde Ayaz çoktan kapısını kapatmış, içeri girmişti. O içeride ise onun kapısını çalmamız yasaktı. Çünkü o buranın başıydı. sanki çokta umurumdaydı. O an aklımda olan sadece o kehanetti. Ve inanılmaz bir şekilde bu balık hafızamla kehaneti unutmamış, hatta harflerine kadar hatırlıyordum. Bu çok yüksek ihtimal ile ejderhanın işiydi. Yolun ortasında öylece durup düşündüğümü fark edince hemen evime girdim. Arkamı dönüp kapıyı kapattım ve tekrar önümü döndüm. Ah.. Sanırım beklenmeyen bir misafirim vardı.


Selam! Bu bölüm sadece yüz kelime daha kısa. Bunun nedeni onuncu bölümün, yani tam yarısının çok uzun bir bölüm olması. yaklaşık beş bin kelime olacak. Bu nedenle biraz geç gelebilir. Ama en fazla 10 gün falan sürer. Hepinizi seviyorum byee^^

Rüyaların kabusu -Periler Diyarı 1.kitap-Where stories live. Discover now